19 Mayıs’a asıl neden öfkeliler?
Türkiye her yıl 19 Mayıs’ta coşarken, Yunanistan öfke duyuyor.
19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal ve arkadaşları Samsun’a çıktılar. Bu çıkış, istiklâlin de ilk adımıydı.
İstiklâle giden yol açılırken her defasında hatırlatırım. Mustafa Kemal, Nutuk’ta önce Osmanlı sahasının manzara-i umûmiyesini verir.
Manzara-i umûmuyede şu satırları okuyacağız:
“Bundan başka, memleketin her tarafında, anâsır-ı Hristiyaniye hafî, celî, hususî emel ve maksatlarının temin-i istihsâline, devletin bir an evvel çökmesine sarf-ı mesaî ediyorlar.
Bilâhare elde edilen mevsuk malûmât ve vesâik ile teeyyüd etti, ki İstanbul Rum Patrikhânesi’nde teşekkül eden “Mavri Mira” heyeti vilâyetler dâhilinde çeteler teşkil ve idare etmek, mitingler ve propagandalar yaptırmakla meşgul. Yunan salîb-i ahmeri, resmî Muhacirîn Komisyonu; “Mavri Mira” heyetinin teshîl-i mesaisine hâdim. “Mavri Mira” heyeti tarafından idare olunan Rum mekteplerinin izci teşkilâtları, yirmi yaşını mütecâviz gençler de dâhil olmak üzere her yerde ikmâl olunuyor.
Ermeni patriği (Zaven) Efendi de, “Mavri Mira” heyetiyle hem-fikir olarak çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor.
Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşekkül etmiş ve İstanbul’daki merkeze merbût “Pontus Cemiyeti” suhûletle ve muvaffakiyetle çalışıyor.” (Nutuk, 1927 baskısı, s. 6)
Osmanlı Devleti varken, kimse Osmanlı Devleti’ni yıkalım diye yola çıkmıyor; ülkeyi istilâdan kurtaralım, diye yola çıkıyor. (Böyle diyorum ama, baştan planlanmış bir “kurtarma” fikri var mıydı? Herhâlde vardı. Yoksa bu kadar hazırlıklı Samsun’a çıkılmazdı.)
M. Kemal Samsun’a resmî bir vazifeyle gidiyor.
Samsun'da Rum ve Türk halkı karşı karşıya. Pontus’u diriltmek isteyen Rum kesim, dışarıdan aldığı destekle teşkilâtlanıyor ve çete savaşlarını başlatıyor. Türklerde de Topal Osman ve başka çeteler ortaya çıkıyor. Karşılıklı şiddetli çatışmalar ve karşılıklı acımasız öldürmeler...
Yakın zamanda Rumlardan bir örneği vermiştim. Bir mağaraya sığınan Rum aileler, ses çıkarmasınlar, yerleri belli olmasın diye, söz dinleyemeyecek 2 yaşından küçük yavrularını boğuyorlar.
Yunanistan’da geçmişte mübadeleyle göçen birçok insanla konuştum. Onlar göç sırasında hayatlarını yitirenlerin acıklı hikâyelerini anlatmışlardı ama, böylesine insanı irkilten hâdiseden bahsetmemişlerdi. Başka kaynaklarda anlatılıyor. O kaynaklara girmeyeceğim.
***
İşte bu çatışmaların sonlandırılması için Osmanlı Hükûmeti tarafından Mustafa Kemal görevlendiriliyor ve kendisine 9. Ordu Müfettişliği veriliyor.
Yunanlılar, hazır İzmir’i işgal etmişken, içlere doğru ilerlerken, Samsun’a Trabzon’a ve daha ötesine ulaşmak isterken, Mustafa Kemal ve arkadaşları Samsun’a çıkışla başlattıkları harekâtla önümüzü kestiler diyorlar aslında.
Bizim Dışişleri Bakanlığı’nın bazı Yunan kesimlerin densizliğine, düşmanlığına karşı bir açıklaması var. Açıklama veriliyor ama neden böyle açıklama yapma gereği duyulduğu tam belirtilmiyor. Sadece Pontus sevdasından bahsediliyor:
“19 Mayıs 1919 tarihinde Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde başlatılan Kurtuluş Savaşımızı hayali ithamlarla karalamayı amaçlayan bu açıklamaları külliyen reddediyoruz. Yunan ordusunun, dönemin emperyalist güçlerinden aldığı destekle işgal ettiği Anadolu topraklarında sayısız mezalim gerçekleştirdiği tarihi bir hakikatken, bugün Yunan siyasetinin geçmişi tersten okumaya yönelik mesnetsiz çabalarının hiçbir hükmü yoktur. Anadolu’daki Yunan mezalimi, Müttefik Devletler Tahkikat Komisyonu raporlarına yansıdığı gibi, Lozan Barış Antlaşması’nın 59. maddesinde de kayıt altına alınmış ve Yunanistan, savaş hukukunu ihlal etmesinden ötürü tazminat ödemeye mahkum edilmiştir. Yunanistan’ın topraklarımız üzerindeki “Megali Idea” emellerinin uzantısı olarak ortaya çıkan Pontusçuluk faaliyetleri, Milletimizin kararlı mücadelesiyle ilelebet akamete uğratılmıştır.”
***
Defalarca bu köşede yazdım. Yunanlılarla, Ermenilerle iç içeydik. Din dışında bir farkımız yoktu. Mutat ifadeyle “dış güçler” kışkırttılar, Yunanlılar, Ermeniler kıpırdandılar. Ve tarafların gördüğü zararın tarifi yok!
Mutlaka barış sağlanmalı, mutlaka birbirimizi anlamalıyız. Aynı coğrafyadayız. Onlar bizden, biz onlardan çok şey aldık, çok şey öğrendik.
Vurguluyorum... Birbirimizi anlamak şart. Barış şart.
***
Dışişleri’nin açıklamasında “Anadolu’daki Yunan mezalimi, Müttefik Devletler Tahkikat Komisyonu raporlarına yansıdığı”ndan bahsediliyor. Rapor önümde.
O rapora ve Pontus meselesine gireceğiz.
‘Ermeni Kilisesi ve Türkler’
İç tenkit ‘düşmanlık’ mı?!
‘Bildiriler’le nereye varılır?
İllâ Anayasa değişsin diye oyalanmayalım
Devlet Bahçeli asıl ne demek istedi?
PKK ile ‘ilişkiler’e yeni kapı açılırken...
‘Osmanlı Son Dönemi ve Erken Cumhuriyet Dönemi Kadın Tarihi’
Birilerinin İslâmı mı, hepimizin İslâmı mı?
Kur’ân meallerinin kontrolü mü bütün mesele?!
Bırakın saçmalamayı... Adımız da Türk, soyadımız da Türk!









