‘1915 Tehciri ve Ermeni Meselesi’

Nisan ayına girince her kesim “Ermeni” der ama bir kesim “soykırım” der, bir kesim “tehcir” der.

“Soykırım” diyenler, “Türk”ü suçlamak için her yolu denerler. İçimizdeki entel-sol takılanla art niyetlilerin payandalarıdır. “Hepimiz Ermeni’yiz” onların sloganıdır. Akılları sıra empati kuruyorlar. Bilmiyorum yine 24 Nisan’da yollara dökülecekler mi?

Bir taraf da “Ne soykırımı! Ermeni de bizim tebaamızdı, Ermeni de bizimle eşitti. Tehcirden bahsedilebiliriz ancak...” der.

Bir türlü ortak noktaya gelinmez, birlik üzerinde durulmaz, şartların Türkleri, Ermenileri nasıl karşı karşıya getirdiği hiç düşünülmez.

Ermenicilik güdenler, geçmişin sıkıntılarıyla yaşamayı şartlarına uygun görenler, dünyayı ayağa kaldırabilirlerse, belki Türkleri sarsarak intikam alacakları hesaba içine girerler.

Geçmişte “acı” olmadığını söylemeyiz. Elbette istenmeyen şeyler olmuştur. Ama “acı”ya kim ve niçin sürüklemiştir?

Geçmişte Kudüs’te Türkiye’den göçürtülen Ermenilerle görüşmek istemiştim. Yine bir Ermeni bana “Görüşme. Tatsızlık çıkar.” demeye gelen sözler etmişti. Hâliyle görüşememiştim.

Kin yüreklerinde bir ateş!

***

Türkiye’nin en eski, en uzun ömürlü dergisi, Türk Ocakları’nın aylık yayın organı Türk Yurdu dergisinin son sayısı “1915 Tehciri ve Ermeni Meselesi -Diaspora, Propaganda ve Kimlik İnşası-” başlığıyla özel sayı olarak çıktı. (Nisan 2025, Yıl: 114, S. 452)

İlim adamlarımız 15 makalede Ermeni meselesini çok yönlü ele alıyorlar.

Türk Yurdu dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Ayşegül Büşra Paksoy, 1915 Ermeni tehciri üzerinde dururken Ermeni tehcirinin 110. seneidevriyesine hasrettiğimiz bu sayıda meseleyi yüzlerce yıl geriye götürerek, dünü ve bugününü mukayese etmeye çalıştık.” diyor ve devam ediyor:

“Esasen Türk-Ermeni husumetinin tarihi çok eski değildir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Ermeniler, neredeyse 19. asra kadar devlet için bir problem olmamışlardı. Osmanlı'nın gözünde onlar ‘millet-i sadıka’ idi. Ayrıca Ermeniler gerek zanaat hayatında gerekse ticarette Osmanlı Devleti için lüzumlu, önemli bir unsurdu. Peki hâl böyleyken, bugünkü kanlı bıçaklı husumet neden ileri gelmiştir? Gelinen noktanın kaynağı olarak gösterilen Ermeni tehciri yahut maksatlı bir şekilde ifade edilen sözde ‘Ermeni soykırımı’ bugünkü vaziyetin esas sebebi olarak gösterilir. Şunu gönül rahatlığıyla ifade edebiliriz ki, bu husumetin ortaya çıkışında Türklerin en ufak bir dahli yoktur. Zira Türkler Ermenilere bir kötülük yapma meylinde olsalardı, bunu çok kuvvetli oldukları zamanda yapabilirlerdi ve kimseden de en ufak bir itiraz gelemezdi. Lakin yapmadılar. Ermenilerin canlarını, namuslarını korumayı kendileri için bir vazife bildiler.”

Ayşegül Büşra Paksoy, “kin”in bugüne taşınması üzerinde duruyor:

Karabağ'ı otuz yıl boyunca işgal ederek Azerbaycan'ı tahrik edip, sonra da kendi mahvına sebep olması pek akıl kârı değildi ama Ermenistan'ı savaşa sürükleyip binlerce askerinin kaybına yol açan, neredeyse ordusunu eriten Paşinyan isimli zat, savaştan sonra seçimle tekrar Ermenistan'ın başına getirildi. Bu da Türk husumetinin Ermenistan'da nasıl bir göz kararması ve şuur kapanmasına yol açtığını göstermektedir. Diasporanın tahrikleri ve yalan bir hafıza inşası gayreti olmasa, bu mesele sadece Ermenistan'la sınırlı kalsa, belki daha mantıklı düşüneceklerdi. Ama bir taraftan diaspora Ermenileri, diğer taraftan Taşnaksutyun, Hınçak gibi tedhiş örgütlerinin bugünkü temsilcileri meseleyi kaşımakta, âdeta Ermenilerin sözcüleri gibi davranmaktadırlar...”

***

Osmanlı arşivlerine en vâkıf ilim adamlarımızdan Prof. Dr. Yusuf Sarınay, “Ermeni Tehcirinin [Sevk ve İskân] Sebepleri” başlıklı makalesinde, olanları ayrıntılı ele aldıktan sonra “tehcir”in sebepleri üzerinde duruyor:

“Tehcir, yukarıda anlatılan tarihi süreç için­de Ermeni örgütlerinin çıkardıkları isyanların ve yaptıkları katliamların I. Dünya Savaşı için­de artması ve düşman ordularıyla giriştikleri iş birliğine karşı geçici bir tedbir olarak alınmıştır. Dolayısıyla yok etme amaçlı önceden karar ver­me, kararı uygulamak amacıyla planlar yapma, gerekli teşkilatlanmanın oluşturulması ve niha­yet hazırlıkların tamamlanarak sevk ve iskâna başlanılması söz konusu olmamıştır. Bu sebeple yapılan tehcir planlanmış siyasî bir amaca yöne­lik değil, tamamen askerî sebeplerle ve güvenlik endişesiyle alınmıştır. Ermenilerin, tehcir edil­mesinde dönemin büyük devletlerinin politi­kalarının da önemli rol oynadığını vurgulamak gerekir.”

Ermenileri tehcir eden (göçürten) İttihat ve Terakki ile Ermenilerin en militan grubu Taşnaklarla başlangıçta sıkı bir bağları olduğunu biliyor musunuz?

Prof. Dr. Necla Günay, “İttihat ve Terakki ile Taşnaksutyun İttifakı ve Türk-Ermeni İlişkileri” başlıkla makalesinin “Giriş”inde önemli bir noktaya işaret eter:

19. yüzyılın ikinci yarısından sonra klasik dönemde uygulanan Osmanlı Millet Sistemi, yerini Tanzimat reformlarına bıraktı ve Osmanlı Devleti hızlı bir değişime uğradı. Batı'nın örnek alındığı bu değişim sürecinde; devleti yönetim anlayışı, eğitim sistemi, adalet mekanizması Batı kurumlan örnek alınarak dönüştürüldü. Ancak eski kurumlardan bazılarının da devam etmesine izin verildi. Bu hızlı değişimin en önemli sebebi bütün unsurların eşitliğini sağla­mak, yeni bir rejim modeliyle yönetimde temsil edilmelerinin önünü açmak ve böylece Osmanlı Devleti'nin dağılmasını önlemekti. Bu düşünce ilk defa Genç Osmanlılar Cemiyeti'nin kuru­cuları olan Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi, Şinasi gibi aydınlar tarafından dile getirilmişti. Osmanlıcı fikirleriyle tanınan bu aydınlar, Os­manlı Devleti'nde bütün unsurların yönetime katılmasıyla devletin kötü durumunun düze­leceğine, Arap ve Ermeni ayrılıkçılar arasında hızla yayılan milliyetçilik eğiliminin önüne ge­çileceğine inanıyorlardı.”

Dünya şartları artık farklıydı ve tarih evrilmişti. En ufak unsurlar bile “birlik” için değil; “benlik” kıyasıya vuruşuyorlardı.

***

Prof. Dr. Ömer Turan, “Bir Ermeni İhtilalcinin Kaleminden Birinci Dünya Savaşı’nda Ermenilerin Ruslara Hizmetleri” başlıklı makalesinde, Ruslardan “bağımsızlık” için medet uman Ermenilerin nasıl bir oyuna geldiklerin inceliyor:

“Pastırmacıyan'a göre, Ruslar bu savaşta Er­menileri kullanıp kenara attılar. Daha önce de­ğinildiği gibi, Ermenilerin sempatisini kazan­mak için onlara boş vaatlerde bulunurlarken, aynı zamanda Ermeni kuvvetlerini Kafkas cep­hesinden uzaklaştırdılar, daha doğrusu sadece adi Ermeni taburunu burada bıraktılar. Söz konusu Ermeni kuvvetleri Rusların başarısı için olağanüstü bir çaba harcadılar. Ancak bu emek görmezden gelindi. Ruslar Erzurum'u işgal et­tikten, yani Ermenilere ihtiyaçları kalmadıktan sonra Ermeni gönüllü taburlarını dağıttılar.”

Türk Yurdu’nun sayısı “1915 Tehciri ve Ermeni Meselesi -Diaspora, Propaganda ve Kimlik İnşası-” başlığıyla çıkan bu özel sayıyı “Hepimiz Ermeni’yiz” diyenler de okumalı. İtirazları varsa, buyursunlar yazsınlar diyeceğim ama, onların maksatları farklı. İtiraz edebileceklerini sanmıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları