2026 yılı… ABD yine sahnede. Irak, Suriye ve Lübnan için 357 milyon dolarlık fon talep ediyor. Sözde gerekçe mi? IŞİD’in kalıcı yenilgisi. Müslüman coğrafyaların hafızası ise çok iyi bilir ki, bu fonlar hiçbir zaman “barış” için gönderilmez. Her zaman yeni bir işgal biçimi, yeni bir vesayet düzeni için gönderilir.

Irak’a ayrılan 212 milyon dolar, F-16 sistemlerinden Hellfire füzelerine, Kürt güçlerine sağlanan zırhlı araçlardan terörle mücadele ekipmanına kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Peşmerge maaş desteği programının son bulması da cabası. Yani “size artık maaş yok, sadece silah göndereceğiz” diyorlar. Modern sömürgecilik işte budur: maaşı kes, silah ver, sonra birbirine kırdır.

Suriye’ye 130 milyon dolar ayrılıyor. Demokratik Suriye Güçleri (SDF), Suriye Özgür Ordusu (SFA), iç güvenlik birimleri… Kısaca parçalanmış bir ülkeyi daha da paramparça edecek her türlü fon mevcut. Al-Hol kampındaki on binlerce IŞİD’li tutuklunun insanca yaşamasından bahseden yok, raporda bile tek dertleri var: Kaçmasınlar. Ölürlerse sorun yok, yeter ki kaçmasınlar.

Ve Lübnan… İlk kez fon sağlanacak. 15 milyon dolar. Hafif silahlar, zırhlı araçlar, eğitim, maaş desteği… Düşünün; yüz yıllarca Osmanlı idaresinde istikrarla yaşamış Lübnan, şimdi maaşını bile Pentagon’dan alıyor. Bu nasıl bir bağımsızlık?

ABD raporu son cümlesinde şunu açıkça söylüyor:

“Bu fon sağlanmazsa IŞİD yeniden güçlenir, tutuklular kaçar, ABD’nin güvenliği tehlikeye girer.”

Mesele bu işte. Hiçbir cümlelerinde Iraklıların, Suriyelilerin, Lübnanlıların güvenliğinden bahsetmiyorlar. Hiçbirinde Müslümanların onuru, refahı, geleceği yok. Hepsi Amerikan ulusal güvenliği için.

Ve işin acı tarafı şu: Eğer trilyon dolarlık işgaller, milyar dolarlık fonlar hâlâ IŞİD’i bitiremediyse, belki de IŞİD bitmesin diye bu fonlar veriliyordur. Çünkü IŞİD olduğu sürece, ABD Ortadoğu’da kalmaya, üsler açmaya, petrol bölgelerini kontrol etmeye devam eder.

Bu fon, IŞİD’i bitirmek için değil, Müslüman coğrafyaları bitirmeye devam etmek için ayrılıyor. Tıpkı Afganistan’da, Libya’da, Somali’de olduğu gibi…

İlk başladığı yıllarda bu bütçe, her iki ülkede İŞİD le mücadele paylaştırılmak üzere neredeyse 1.5 milyar dolarları buluyordu.

Bu miktar her yıl azaldı ve zaten normali de buydu. Neticede neredeyse bir düzenli ordu kurulmuştu o paralarla, şimdi o paralar IŞID e karşı diye kurulan orduların kendini idamesi için yeter de artar görünüyor.

Zaten çok kısa süre önce bölgeye yapılan ziyaretler ve bu ziyaretlerde yapılan bir çok satış ile ABD bu desteklerinin finansmanlarından çok daha fazlasını çıkarmış durumda idi. Yani aslında bölgede bir grup devlet ABD den mühimmat alarak kendisini bölgedeki diğer devletlere karşı koruyor. Hemen her biri de silah ve mühimmatlarını aynı yerden alıyor mecburen.

Bu durumda, kendilerini korumuş oluyorlar tamam da tam olarak kimden koruyorlar diye bakmak gerekiyor sanırım. İŞİD den mi gerçekten? Oysa İŞİD bitti diye biliyorduk biz. Hatta o derece bitti ki şimdi İŞİD ile ortaklık yapan bile kalmadı bölgede diye biliyorduk.

Demek ki yanılmışız, eğer ABD tarafından bölgeye verilen ve alınması zorunlu yardımlar olmazsa yeniden hepimizin korkulu rüyası olabilirlermiş. Alınan bu zorunlu yardımlara rağmen yıllardır devam eden eğit donat faaliyetleri de bir türlü bitmiyor işte aynı sebeple.

İŞİD her an geri gelebilir diyen ABD, İŞİD’le mücadele için ülkelere silah satan ABD bu silahlardan alınan paralarla eğit donata da ufak bir bütçe ayırarak oradaki insanları silahlandıran da ABD.

Aslına bakarsanız çok daha sert yazılar yazıldı bu konularda defalarca ABD nin bu tavrını da bilmeyen yoktu. Durum hep parası olan kuralı koyar, kuralı koyan paranın gerisini de alır şeklinde cereyan etti. Ama nedense Ortadoğu coğrafyasının insanı günübirlik yaşamayı tercih etti hep.

Nasıl olsa her türlü kavga için bir bahane ve potansiyel var, bu kavgaları destekleyecek ve sebeplendirecek güçler de hep var. O zaman geriye zaten sadece eğitmek ve donatmak kalıyor sanırım. Sonrasında herkes her konuda herkesle yeniden masaya oturabilir, değil mi?