Adana Mutabakatı Bize ne getirebilir

Adana Mutabakatı'ndan ilk bahseden Rusya'nın "tek adam"ı Putin.

Beşşâr'ın çıkarına bir hesabı olmasa Putin, Moskova'da bu yılın ilk görüşmesinde  R. T. Erdoğan'a bu mutabakatı hatırlatır mı?

R. T. Erdoğan da günlük üç-beş konuşmasından birinde "Adana Mutabakatı'nın üzerinde ısrarla durulması gerektiğini" söyledi.

AK Parti döneminde, Suriye'yle 49 antlaşma imzalanmış. Bunlardan biri Adana Mutabakatı'nı geliştirme gayesi güdüyor. O zamanki Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile, Suriye'nin "değişmez" Dışişleri Bakanı Velid Muallim arasında, 21 Aralık 2010'da, Ankara'da imzalanıyor. Antlaşmanın başlığı: "Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği".

O zamanlar Beşşâr'la R. T. Erdoğan'ın arasında su sızmıyordu. Birbirlerine ailecek gelip gidiyorlardı!

İlk iktidara geldiğinde, Beşşâr'ın konuşmalarına bakarak biraz umut taşıyordum. Ortadoğu'da Batılı manada bir demokrasiden bahsedemeyiz ama bir "hürriyet" kapısı aralanır, diye düşünüyordum.

Handikap şurada... Suriye bir mezhep curcunası ve Beşşâr Alevî (Bizdeki gibi değil; Nusayrî, Dürzî, İsmailî...) destekli... Ülkede Sünnî nüfus Alevî nüfustan çok fazla... Yüzde 74. Tenakuz burada... Demokratik bir seçimde ister istemez Beşşâr düşecek, bir Sünnî başa gelecek. Ama bu tip ülkelerde önceden yapılan "demokratik" anayasalarda, mezhep farkları dikkate alınıyor. Lübnan örneğinde olduğu gibi... Lübnan'da Hristiyan Cumhurbaşkanı, Müslüman Başbakan seçimleri yapılır. Suriye için bir anayasa hazırlanması tartışılıyor. Başı Rusya ve İran çektiği müddetçe hakkaniyetli anayasanın hazırlanması mümkün görünmüyor. Türkiye ne kadar bastırırsa bastırsın, güç Rusya'da ve İran'da.

Adana Mutabakatı'nın PKK ile bağı var. PKK Suriye'de yuvalanmış ve bütün saldırılarını Suriye'den ve Suriye'nin hâkimiyetindeki Lübnan'da Bekaa vadisinden yönetiliyordu. Abdullah Öcalan'ı koruyan da Beşşâr'ın babası Hafız Esad'dı. Hafız'ın derdi Hatay'dı. Acaba PKK'yle Türkiye'yi yıpratır, Hatay'a el atabilir miyim? (Hafız'ın, diplomatlarımızı katleden ASALA'ya da her türlü desteği verdiği yaygın söylentidir.)

Arap ülkelerinin çoğunda, haritalarda, Hatay ili Suriye'de gösterilir. (Bir Arap ülkesinde böyle bir haritayı gördüğümde burnumdan solumaya başlamıştım!) Barzanî'nin haritalarında da Güneydoğu'muzun "Barzanistan" içinde gösterildiğini biliyorsunuz!

Ne zamandır Rumlar Karadeniz bölgesinde içe doğru 13 vilâyetimizi Pontus ülkesi ilan ettiler. Ege'de adalar bir bir gidiyor zaten. Unutmayalım; Rusya'nın ve ABD'nin koruyup kolladığı Ermenistan da pusuda!

Adana Mutabakatı 18-20 Ekim 1998 toplantısında sağlanıyor. "Özel Güvenlik Toplantısı" olarak bahsedilir.

O zamanki cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Hafız'a, ya PKK'yı ülkenden atarsın, ya savaş açarız, demişti. Hatta zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Atilla Ateş, 16 Eylül 1998'de, Hatay'da bir konuşma yapmış ve Türkiye'nin tavrını net ortaya koymuştu.

Baktılar pabuç pahalı, araya yine İran (Muhammed Hatemi, İslâm Konferansı Örgütü Dönem Başkanı) giriyor, hatta Mısır (Hüsnü Mübarek) giriyor. Suriye bu mutabakatla Türkiye'nin güvenlik kaygılarını gidermeyi taahhüt ediyor.

Şimdi soru şu: Türkiye bu mutabakattan kendince ne anladı ve Putin, hâliyle İran Beşşâr'ı bu mutabakata göre nasıl ayakta tutacak?

 

Yazarın Diğer Yazıları