AĞAÇ KÜLTÜ VE TAHTA MEZARLAR

Ağaç inancı birçok doğa inançlarının barındırdığı animizimde, ağaçların saygı gösterilmesi gereken bir ruha sahip oldukları ve ağaçlara gösterilen saygı, bereketi etkilediğine inanmaktan kaynaklanan bir kült'tür.

İnsanlık tarihinin hemen her döneminde ağaç kültü, değişik coğrafyalarda yaygın olarak varlığını korumuş, Türk din tarihinde yer-su inanışları içerisinde ifade edilen bu kült, Türk toplumlarında, özelliklerinden hiçbir şey yitirmeden yaşamıştır. Ağaç, kült olarak Türklerin dışında da değişik coğrafyalarda ve hatta ilahi dinlerin etkili olduğu alanlarda bile varlığını sürdürmüştür.

“Hayat Ağacı” kültü, bütün dünya kültürlerinde olduğu gibi Türk kültüründe de en yaygın inançlardan biridir. Ağaç kültüyle ilgili bütün inançların kökeninde hayat ağacının bulunduğu düşünülmektedir.

Türk kültüründe kara ağaç, meşe, ardıç, alıç, davun, dut, incir gibi bazı ağaçlar kutsal sayılıp dua, dilek, hastalık, şükür vb amaçlarla ziyaret edilmektedir. Ziyaret esnasında çaput bağlama, dilek yazıp iliştirme, toprak alıp yeme, taş alıp vucüda sürme biçiminde uygulamalar görülmektedir.

Türk mitolojisi ve inanışlarında ağaç oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Ağacın yerin dibine kadar inen kökleri, yeryüzündeki gövdesi ve gökyüzüne kadar uzanan dal ve yaprakları ile olduğu kadar mevsimden mevsime kendini yenilemesi, bereket ve sonsuzluğu temsil etmesi ve daha pek çok özelliği nedeniyle eski Türklerden günümüze kadar ulaşarak kültürel kodlarımızda önemli bir yer edinmiştir. Anadolu'da söylenilen “Bir dikili ağacın olsun” sözü ağaca verilen önemin işaretidir.

Ağaç türlerinin her birinin yapısı ise diğerlerinden farklıdır. Her ağacın özelliği birbirinden ayrı ama meşe ağacının özellikleri ve gücü özeldir. Meşe ağacı için tanrısallığı simgeler denir.

Şamanist Türklerin en kutsal bildikleri ağaç, kayın ağacıdır. Kutsal sayıldığı için de “Bay Kayın” denilen bu ağaç, bütün şaman ayinlerinde yer alır. Ağaç motifi olan kayın, Altaylarda şaman ayinlerinde, doğum, düğün ve bayramlarda önemli unsurdur. Altay şamanlarının inancına göre, insanlar yaratıldıkları zaman ilk kayın ağacı da Umay Ana ile beraber yere inmiştir.

Göktürk ve Uygurlar hatta Osmanlılar, ağacı hükümdarlık simgesi ve ata ruhlarının makamı saymışlardır.

Türk insanı ağacın oluşumu ile kendi hayatının tabii seyri arasında bir benzerlik olduğunu keşfetmiş ve yaşadığı her coğrafyada kutlu mekânlarla ağaçlar arasında bir ilişki kurmuştur. Bu inanışın bir sonucu olarak en eski devirlerden günümüze dek Türk toplulukları arasında mabetlerin çevrelerine ve mezarların yanlarına ağaç dikmenin kutsal bir görev olduğuna inanılmıştır. Ancak ağacın bizzat maddi varlığının değil, sahip olduğu bir takım özellikler ve temsil ettiği gücün bir sonucu olarak kutsal kabul edildiğini söyleyebiliriz.

Eski Türklerden gelen hayat ağacı motifi Osmanlı mezarlıklarında da kendini göstermektedir. Bu durum aynı zamanda kültürün devamlılığını göstermesi bakımından da son derece önemlidir.

Türk halkı zengin bir kültürel belleğe sahiptir. Şamanizm etkisinde oluşmuş olan birtakım mitik inanışlar İslamiyet’e geçişle birlikte yok olmamış, İslami anlayışla harmanlanarak zenginlik kazanmıştır.

Şaman inançlarına göre ölünün gömüldüğü yere ağaç parçaları, tahta ile işaretleme yapılışı hem mezar yerini belirlemek, hem de ağacın kutsallığını vurgulamak amacıyladır.

Eskiden ormanlık alanlarda mezar taşları yerine ağaç parçaları konur, ve ölenle ilgili işaretlemeler yapılışının izleri, Anadolu’daki arkeolojik araştırmalarda birçok mezarda ağaç kalıntılarına rastlanılmasıdır.

Hunlar mezarların dış kısmını taş ve toprakla çeşitlendirmiştir. Göktürkler, Hunlar'dan farklı bir şekilde mezarların üzerine ev yaparak çeşitli süslemeler ve resimler çizmiştir. Kumanlar mezarların üzerine yüzü doğuya dönmüş insan heykeli dikmişlerdir.

Mezarlıklar bir milletin tapu senedi konumundadır. Geçmişle kurulan bağın en önemli ayaklarından olan mezarlıklar üzerlerinde yer alan işaret, sembol ve yazılarla döneminin kültür, sanat, inanç ve sosyolojik yapısı hakkında önemli ipuçları barındırarak kültürel devamlılığı sağlamaktadır.

Orta Asya’da o dönemki inançlarda annenin dünyaya “kayın” ağacı ile getirildiğine inanılmış, “kayın” sözcüğü “kadın” sözcüğünün eski hali olarak kabul görmüştür. Kayın ağacı kam törenlerinde hayat ağacı olarak sembolize edilmiştir.

Hayat ağacı inancında, ölmüş ruhlar, yeri ve göğü bağlayan ağaç ile “öbür tarafa” gönderilmektedir. Cenazelerde ağaçtan yapılan tabut bu düşünceyi senbolize etmektedir.

Günümüzde ölümleri veya öbür tarafa gitmeyi anlatırken kullanılan “Tahtalı köy” ifadesi de buradan gelmektedir.

Türk kültüründe 'tahtalıköy' sözü ev şekline benzeyen tahta mezarlıklar için söylenmiştir. Orta Asya'da ağaç mezarların yapılışı, kötü ruhların tahtadan uzak durduklarına inanıldığındandır. Bu gelenekten günümüzde kalan ritüel, vefat eden birisi defnedilirken kötü ruhlar yaklaşmasın diye baş ve ayak bölümüne tahtalar dikilmesidir.

Dünyadan göçmeyi, öbür tarafa gitmeyi ifade eden, "ölümü" anlatan tahtalı köy sözünün çıkışıyla ilgili halk anlatılarını kanıtlayan gerçek Tahta Mezarlar Tokat’ın Niksar ilçesinde görenleri hayrete düşürmektedir.

Türklerin Orta Asya’dan getirdikleri kültürel bir miras olarak kabul edilen gelenek korunmaya çalışılmaktadır.

Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Büyükyurt köyünde, Orta Asya kökenli tahta mezar geleneği günümüze kadar yaşatılmıştır. Köydeki 25 mezardan geriye kalan beş mezar, Türklerin Orta Asya’dan getirdikleri kültürel bir miras olarak saklanmaktadır.

Eski Türk inançlarına göre, kötü ruhların tahtadan uzak durduğuna inanıldığı için mezarlar ev şeklinde yapılarak cenaze anıtı işlevi görmüştür. Bu durumun, “Tahtalıköyü boyladı” deyiminin kaynağı olduğu düşünülmektedir.

Tarih araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, “Günümüzde ‘tahtalıköyü boyladı’ ifadesini ölen biri için kullanırız. Bu deyim, Türklerin Orta Asya’dan getirdiği tahta mezar geleneğine dayanır. Eski Türkler, mezarları ev benzeri yapılar olarak inşa eder ve kötü ruhların tahtadan uzak durduğuna inanırlardı. Tahtalıköy deyimi de buradan gelir.” diye açıklamada bulunmuştur.

Kültür Bakanlığı, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi ve Tokat Valiliği önemli bir kültürel kalıntı ola tahta mezarları koruma altına almalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları