Âşık Edebiyatı Gelenekleri İçinde Tokatlı Âşıkların Yeri ve Önemi yazılarımın dördüncüsünde “âşık karşılaşmaları”na değinmek istiyorum.

Âşık karşılaşmaları - Resim : 1

Âşıkların doğaçtan, karşılıklı olarak, belli bir kural çerçevesinde söyleşmelerine yaygın olarak âşık karşılaşmaları denmekle beraber deyişme, atışma, karşıberi, kovalama adları da verilmektedir. Âşık karşılaşmaları, âşıkların dinleyenler karşısında, bir birini iğneleyici fakat mizah çerçevesi içinde söyleşmeleridir.

Âşık Karşılaşmaları Tokatlı âşıkların olmazsa olmazı arasındadır. Emrah kolundaki âşıkların hemen hemen hepsinin atışmanın önemli simaları arasında sayıldığı görülmektedir.

Benim ayak verip atıştırdığım Davut Sularî ve Turhallı Kul Semaî’nin:

Kul Semaî:

Nice âşık sadık yollarda gezmiş

Kul Semaî türlü dallarda gezmiş

Mecnun Leyla için çöllerde gezmiş

Leyla diye Mevla bulanlar gördüm

Davut Sularî

Herkes bulamazmış gani Mevla’yı

Her kul keşfedemez Davut Sularî

Defteri kudrette gerçek dünyayı

Ama çoğu yolda kalanlar gördüm

biçimindeki atışması sadece biridir.

Karşılaşma, âşıkların rakibine üstün gelmek için soru cevaplı tarzı seçmesi yahut dar ayakla onu mat etmenin yollarını aramasıdır. Âşık karşılaşmaları, âşıkların seçiciler karşısında sazlı sözlü diyaloglarla karşılaşmalarıdır. Geleneğin uygulanması genellikle:

  1. Hoş geldiniz

A.Canlandırma

B. Atışma

C. Ayak açma

D. Taşlama - takılma

  1. Soru - cevap (Atışmalı çözümlü muamma
  2. ç. Lebdeğmez (Dudak değmez)
  3. Barışma - Övme ve uğurlama sistemi içinde yapılmaktadır.
  4. Hoş geldiniz

Âşıklar genellikle dinleyicilerle merhabalaşmak için sazla:

Hisse alın Çırakman’ın sözünden

Zerre kaçmaz ariflerin gözünden

Kemal Atatürk’ün aydır izinden

Bugün bize hoş geldiniz erenler

gibi hoşgeldiniz, safa geldiniz, merhaba vb. rediflere bağlı ayaklarla şiirler söyler. Birkaç âşık ise birer ikişer dörtlükle hoş geldiniz faslı yapar.

  1. Canlandırma

Dinleyenleri saz-söz ortamının havasına sokmak için âşıklar hem ustalarını anmak, anılarını canlı tutmak için usta malı şiirler okurlar, hem de kendi deyişlerinden, güzellemelerinden parçalar söylerler. Hoş geldiniz ve canlandırma dediğimiz bölümler bir nevi giriş bölümü olup yapılacak atışma ile ilgili değildir. Atışma yapacak âşıkları tanıtma bölümüdür.

  1. Atışma

Âşıklık geleneği içinde en çok hüner isteyen, büyük ustalık gerektiren bir bölümdür. Her âşık atışma yapamaz. atışma yapacak âşık irticalen şiir söyleme gücüne sahip olmalıdır. Atışmada atışmanın değişik biçimleri de diyebileceğimiz taşlama, lebdeğmez, muamma, biçimlerinden ustalıklarına göre biri çerçevesinde atıştıkları gibi ikisi veya üçü çerçevesinde de atışırlar. Hepsini birden uygulama mecburiyeti yoktur.

  1. Ayak Açma

Geleneğe göre en yaşlı olan âşık, ya da orada bulunan bir usta âşık düz ayak ya da geniş ayak denilen uyağı sağlayacak kelimelerin bol olduğu bir ayakla deyişmeyi açar. Konu ve dörtlük sayısında bir sınırlama söz konusu değildir.

Zaten usta âşıklar tarafından yapıldığı için bir nevi gösteri tarzında yapılan rahat bir söyleşi bölümüdür.

  1. Taşlama - Takılma

Bu bölüm, âşıkların bazen ayak açıp söyleşerek bir birlerini denedikleri, bazen de yarışma gereği verilen bir ayak üzerine kıyasıya atıştıkları bölümdür.

Taşlamada âşıklar toplumun ya da bir birlerinin kusurlarını ve çirkin yanlarını bir birlerine takılarak karşılıklı birer dörtlükle mizahi bir hava içinde dile getirirler.

Birbirlerine ne kadar ağır söz söylemiş olurlarsa olsunlar sonunda atışma tatlıya bağlanılarak bitirilir.

XIX. yüzyılın usta âşıklarında Zileli Âşık Ceyhunî ile Çorumlu Âşık Kadri’nin buraya beş dörtlüğünü aldığımız tamamı 25 dörtlükten oluşan atışmaları taşlama-takılmanın güzel örneklerinden biri olarak bilinir..

Ceyhunî:

Bir âşık-ı sâdık bulursa eşin

Söz ister hamından bervech-i peşin

Yazın çalışmayan tembelin kışın

Boş kalır torbası Âşık Kadriyâ

Ceyhunî:

Tekellüm etmesi değildir ehven

Hasmını hapseder söz söyler iken

Gelen âşıkların sen imişsin sen

Püsküllü belâsı Âşık Kadriyâ

Ceyhunî:

Aşkın başka mevzûuna girelim

Hemen gonca güllerini derelim

Artık tekellüme hitam verelim

Derdimin devâsı Âşık Kadriyâ

Kadrî:

Bir muamma demiş bu yolun eri

İki şey görünmez bulunmaz yeri

Biri sâdık dosttur hem dahi biri

Kartal yumurtası Âşık Ceyhunî

Kadri:

Biz de bilmiyoruz acep neyledik

Meclisi güldürdük şâdan eyledik

Gerçi biraz sû-i edep söyledik

Terk ettik esâsı Âşık Ceyhunî

Bütün atışmaların sonu burada olduğu gibi tatlılığa bağlanır.

  1. Soru - cevap (Atışmalı çözümlü muamma)

Soru - cevaplı bu deyişmede âşıklardan biri diğerine soru sorar. İkinci âşık soru soran âşığın açtığı ayağa bağlı kalarak sorulan sorunun doğru cevabını taşıyan bir dörtlük söylemek zorundadır.

Ayak açan âşığın soruları bitip hepsi doğru olarak cevaplanmışsa ikinci âşık yeni bir ayak açarak bu defa o karşısındakine sorular sorar. Sorulara gereği gibi cevap veremeyen âşık bağlandı sayılır ve bağlanan âşığa tutuk âşık denirdi. Soru cevap şeklinde karşılıklı söyleyişe dayanan ve kısaca muamma adı ile de ifade edilen atışmanın bu biçimi “Askı” denilen ve âşıklık geleneği içinde ayrı bir uygulanış biçimi olan “Muamma” ile karıştırılmaktadır. İddialı âşıklar arasında yapılan atışmalar sonunda saz bırakma (usta âşığa sazını verme) önemli bir gelenektir.

ç. Lebdeğmez (Dudak değmez)

Âşıkların ustalıklarını sergilemek için bir nevi söz hüneri olarak baş vurdukları bir biçimdir. İçinde (B,P,M,V,F) dudak ve diş-dudak sesleri bulunmadan söylenilen şiir demektir. Atışmanın en zor biçimi olup âşıkların dudakları arasına iğne koyarak yarıştıkları zor bir atışma türüdür.

Bu atışmada âşıklar verilen bir ayak üzerine ya karşılıklı birer dörtlükle atışır ya da verilen bir ayak üzerine karşılıklı birer şiir söyleyerek atışırlar. Yaygın olarak kullanılan biçimi karşılıklı dörtlükler söyleyerek yapılan lebdeğmez atışması biçimidir.

Tokat yöresinde yetişen 20. Yüzyılın en usta âşıklarından Semaî ve Selmanî de bu biçimin en iyi örneklerini vermişlerdir. Samaî ve Selmanî’nin leb-değmez atışması şu şekildedir.

Semaî

Dinle şu sözleri ey âşık kardaş

Seninle yürüyek didara karşı

Hakikat yolunda olursak yoldaş

Gidenler ulaşır settara karşı

Semaî

O sırrı esrara erenler anlar

Tarikat yoluna girenler anlar

Canını Hünkâr’a verenler anlar

Âşık aşkla gider Haydar’a karşı

Semaî

Yolcu değil isen yola yazıktır

Aşlı değil isen dala yazıktır

Hayallarsa âşık kola yazıktır

Yönün dönderirse duvara karşı

Selmanî

Dinlendi sözlerin ey âşık haldaş

Gidilir Hazreti Hünkâr’a karşı

Onlardır cihana ol nuri nakkaş

Erdinse o sırrı esrara karşı

Selmanî

Sırrı esrar insanlarda gizlidir

Gönülden gönüle yollar izlidir

Katreye inenler süt denizlidir

İdrak eden kullar serdara karşı

Selmanî

Hasan can deyince can cana döner

Cananı görünce kan kana döner

Âşık olan nârı külhana döner

Halil donun giyer gülzara karşı

Lebdeğmez ikiden fazla âşıklar tarafından da yapılmaktadır.

  1. Barışma (övme ve uğurlama)

Atışma geleneğinde âşıklar ustalık göstermek ve karşılarındakini mat etmek için ağır hitaplarda bulunup kırıcı olabilmektedirler. Söz gelimi bazan dinleyenlere de sataşıldığı olmaktadır.

Bu nedenle yarışmanın sonunda yarışan âşıklar güzelleme ve övücü dörtlüklerle bir birini övüp arada kırgınlık bırakmaz. Yine, dinleme nezaketini gösterenlere hoş bir iki dörtlük söyleyerek bir nevi barışıp, övüp uğurlarlar. Bu nedenle atışma sonunda söylenen uğurlama deyişlerine barışma - övme ve uğurlama denir.