Demek ki tepeden tırnağa iyi değiliz…

Samimi değiliz…

Birbirimize güvenimiz yok…

Hatta kendimiz, kendimize bile güvenemiyoruz.

*

Sahi ne ara biz böyle olduk.

Bu kadar huzursuz ve bir o kadar da birbirlerine güvenmeyen bir toplum olup çıktık.

*

Komşuluk ilişkileri bıçak kesiği gibi kesildi ve yalnızlaştık.

Annenin, babanın evlatlar üzerinde etkisi kalmadı…

Babaanne ve anneannelerin…

Büyükbabaların… dedelerin zaten esamesi okunmuyor artık.

*

Oysa ellerimizde ne büyük tecrübe…

Ne büyük yaşanmışlıklar…

Doğruların ve yanlışların belki de milyonlarca kez hayatın deneyimlenmişlerini yaşamış olan bu insanların, görüşleri dahi alınmıyor.

Eskiden evlatlar anne babalarından çekinirlerdi, onların yanında konuşmazlardı ya, şimdi anne-babalar çocuklarından çekiniyorlar ve onların yanında konuşmuyorlar, konuşamıyorlar.

*

Biz öyle mi olmalıydık?

Zamanın değişimi, insanlar üzerinde hep olumsuzluk mikrobu mu salgılıyor da bir türlü huzurla tanışamıyoruz?

*

Söyler misiniz neden böyle oluyor?

Ben günümüzde var olanlara ve hayatın doğal akışının nasıl da bozulduğuna bakıyorum.

Doğallık kalmadı.

Akış ise durağanlığa dönüştü.

*

Şimdi ben bütün bunların öncelikle birinci müsebbibi günümüzde iktidardır desem bana kızacaksınız!

Demesem, ben kendime kızacağım.

Arada kaldım gitti.

*

Ve nasıl oluyor, nasıl başarıyorlar bilmiyorum, İzlanda diye bir ülke üstelik de 17 kez dünyanın en huzurlu ülkesi seçilebiliyor.

Anlıyorum ki kim neyi istiyorsa onun peşinden koşuyor.

*

Ve anlıyorum ki huzuru isteyenler huzuru yakalayabiliyorlarmış!

Kargaşayı isteyenler kargaşayı…

Yalanı-dolanı isteyenler, yalanı-dolanı başarıyor ve yaşıyorlarmış.

*

Ne var ki İzlanda diye bir ülkeyi yönetenler, sanırım en fazla ülkesinin huzurlu olmasını istemişler!

Enerjisini…

Aklını…

Ahlâkını…

İletişimini…

Ve çabasını bunun üzerine yoğunlaştırmış ve 17 kez huzur ipini göğüslemiş.

*

Düşünüyorum da benim ülkemde 23 yıl iktidarda olan AKP, son 15 yılında bir kere bile insanının ve ülkenin mutluluğunu, huzurunu sağlamayı elde etmiş midir, ben bilmiyorum?

Böyle bir başarıyı yakalamış mıdır?

Onu da bilmiyorum.

*

Söylem kışkırtıcı.

Aşağılayıcı.

Küçük düşürücü.

Ve suçlayıcı.

Söyler misiniz Allah aşkına bu nedir?

Böylesi insanların kendisi ne kadar huzurlu olabilir ki onların yönettiği ülkede de huzur olsun.

Olmuyor işte, olamıyor!

*

163 ülkenin yer aldığı 2025 huzur araştırma endeksinde Türkiye, kaçıncı sıradaymış?

İlk onda?

İlk ellide?

İlk yüzde değiliz.

Maalesef 163 ülke arasında 146. sıradaymışız!

*

Nasıl?

Sen ne dersen de…

Kendini nerede görürsen gör.

İstediğin kadar dinden…

İmandan…

Kardeşlikten…

Dostluktan söz ededur…

Ekonomin yoluna girdiğini söyle…

İstediğin kadar ‘Aynı bağın gülleriyiz” deyiver.

Değilmişiz işte!

Olamıyormuşuz işte!

Buna cevaz verilemiyormuş işte!

Huzur ortamını sağlamak en çok da iktidarın elindeyken, tercihini huzursuzluktan yana kullanıyormuş işte, ben ne yapabilirim ki?
*

Ne diyelim ki?

Söz başka gönül başka!

Söz başka icraat başka!

*

Huzurun matematiği senin dediğin, gördüğün gibi demiyor, görmüyor?

Baksanıza, Filistin dahi sıralamada Türkiye’nin bir sıra üstündeymiş.

Bizden -az da olsa- daha huzurluymuş

Ah bu dış güçlerin gözü kör olsun!