20-25 yıl içinde CHP’de genel başkanlık yapan ne Deniz Baykal ne Kemal Kılıçdaroğlu iktidar yolunda Özgür Özel kadar iddialı olamamışlardı.

*

“Geliyoruz geleceğiz” deniliyordu ya, hepsi o kadardı.

İddiasız…

Erdoğan’ın sözlerine cevap yetiştirme zorunluluğunu hisseden bir genel başkanlık anlayışı vardı.

*

Partileriyle ilgili millete güven vermeyen…

Onları heyecanlandırmayan…

Sıradan vatandaşı dahi “Altarnatif yok ki kime oy vereceğiz!” dedirtme noktasına getirmişken, Sayın Özel -ister kabul edilsin ister edilmesin- CHP’de yeni bir soluk…

Yeni bir heyecan…

Yeni bir bakış açısı…

Ve hiç kuşkusuz yeni bir söylem ve eylem modelleri ortaya koydu ve partisini yerelde iktidar yaparak ilk meyvesini de aldı.

*

Özgür Özel -görünen o ki- yerelde iktidar yaptığı gibi bu sefer de genelde iktidar olduğunda Türkiye’de yeni bir dönem başlatacak gibi görünüyor.

*

Görünüyor da CHP içinde siyaset ağaları biraz olsun iktidar yolculuğundaki CHP’nin genel başkanına köstek olacaklarına destek oluverseler…

Üst üste kurultaylar yaptırmasalar…

“Ben, mutlaka o partinin içinde olmalıyım” demeseler hani!

*

“Bu sefer de uzaktan bir izleyelim bakalım, düşüncemizi sorarlarsa söyleriz.” diyerek partilerine karşı aidiyet duygusunu devam ettirseler, inanın şimdiye kadar anketlerde alınan tahmini sonuçların çok üzerinde bir oranla iddiasını sürdürecek de “İlla da ben olmalıyım!” anlayışı, sanki işi biraz zora sokuyor gibi geliyor bana.

*

En başta da eski Genel Başkan Kemal Kaılıçdaroğlu’nun tavır ve yaklaşımları öyle…

CHP İstanbul Kayyım İl Başkanı Gürsel Tekin’in tavır ve yaklaşımları da öyle.

*

Elbette bugün her iki insana da hak veren…

Onları haklı bulan ve destekleyenler olacaktır. İnanın ki ileride Kemal Kılıçdaroğlu da Gürsel Tekin de ‘Keşke!’ diyeceklerdir.

*

Hele de Kemal Kılıçdaroğlu.

Geçmişte kendisini destekleyen çok yazılar yazdım. Onu çok sevdiğim için değil, doğru şeyler yaptığı için.

Bugün ise 13 yıl genel başkanlığını yaptığı partisine yanlış yapıyor.

*

AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın kendisini küçük düşüren ifadelerini manşetine taşıyan Sabah gazetesine röportaj vermesi olacak şey değil.

Bunu Kemal Kılıçdaroğlu gibi birinin, o gazeteye muhtaç kalması Erdoğan ve onun partililerince asla hoş karşılanmayacağı gibi kendisini seven insanların antipatisini kazanarak, CHP içerisinde müthiş bir ivme kaybetti.

Oysa o, Ankara-İstanbul arasındaki 450 kilometre yolu ‘Hak, Hukuk ve Adalet’ anlayışıyla arkasına on binleri katarak yürüyüp giden CHP’nin bir sayın genel başkanı, üstelik de delegelerin tercihine saygı duymayarak koltuğu kaybetmesiyle partisine karşı bu kadar sırt çevirmesi…

Konuşması gereken yerde konuşmaması, susması gereken yerde susmaması anlaşılır gibi değil.

Ha, bir de anlamadığım bir şey var!

Dün kendisine, “Bay bay Kemal” diyerek kendisini önemsizleştirme konuşmaları yapan AKP Genel Başkanı Erdoğan, bugün kendisine “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu” diyor !

Niye acaba!

*

Bu kadar çabuk nasıl unutulur ki bilmezler ki bugünlerin yarınları da var!..