Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT

Evren Devrim ZELYUT

AKP ile ekonomide 1854 kâbusu yaşanacak!

AKP ile ekonomide 1854 kâbusu yaşanacak!

Osmanlı Devleti''nin son zamanları ile AKP yönetimi arasında ciddi benzerlikler var. Her iki dönemde de tarım ihmal edildi. Buna bağlı olarak üretim düştü ve fiyatlar yükseldi. Yüksek vergilerle halk canından bezdi. Yurtiçi pazarlar ithal mallarla doldu ve cari açık devlet kasasında para bırakmadı. Eğitim sisteminin bozulması ile ekonomiye gerekli kalifiye işgücü sağlanamadı. Bu nedenle firmalar teknoloji gerektiren işler yapamadı ve dış rekabette yetersiz kaldılar.

Osmanlı''da ekonominin bel kemiği olan tarım sistemini Saray''a yakın yandaşlar işlemez hale getirmişti. Has, Zeamet ve Tımar arazilerinden yandaşlar kendilerine Arpalık denilen kârlı arazileri alıp devlet hazinesini zor duruma düşürmüşlerdi. Bugünün yandaş müteahhitlerinin garantili projeleri ve partizanlara aynı anda verilen 3-5 maaşlar da aynı etkiyi yapmaktadır. Osmanlı''da Saray''ın lüks harcamaları da bütçeyi vuruyordu. Ne tesadüf bugün de onlarca uçak ve binlerce makam arabası gelir gider dengesini bozmuştur.

Kanuni döneminde o zamanın medreselerinden pozitif bilimlerin çıkarılması ile eğitim sistemi yokuş aşağı giderek, hurafe ve yobazlıktan başka bir şeye kafası çalışmayan insanlar yetiştirmeye başlamıştı. Bu da önce orduyu, sonra ekonomiyi vurmuş, Avrupa ve Rusya ile rekabette geri kalınmıştı.

Bu işlerin sonunda ne olur? Devlet maliyesi gelir ve gider dengesini nasıl sağlar? İhracat yapılacak ki kasa dolsun, ülkede vatandaş çalışacak, kazanacak ki vergi ödesin, işte bu iki kanaldan gelen paralarla devlet maliyesi dönsün…

Osmanlı son zamanlarında bırakın ihracatı kendisine yetecek buğdayı üretemedi. Kafasına taktığı fesi bile Avrupa''dan aldı. İşin sonunda 1854 yılında Kırım Savaşı sonrası İngiltere''den 3 milyon sterlin borç alındı. Teminat olarak Mısır Hidivliği gelirleri bırakıldı. Bu borcu diğer borçlar takip etti ve 1854-1875 yılları arasında ABD TÜFE verisi ile yapılan hesaplara göre Osmanlı Devleti tam 21 milyar dolar borca girdi. Bu borçlar Düyûn-ı Umûmiye denilen devleti ortadan kaldırarak gelirlerini denetleyen bir idareye kadar götürdü. Mali bağımsızlık bittikten kısa bir süre sonra devlette tarihe karıştı. Zira maliyesi çökmüş bir yapıyı dünya üzerinde kimse yaşatmaz, elinde ne varsa alırlar…

AKP''nin yaptığı işler bu döneme neden benziyor iki veri ile size ispat edeyim,

Türkiye''de tarım bitti. Bitmedi diyorsanız gıda fiyatları neden roket gibi yukarı gidiyor? Bitmedi diyorsanız neden buğdayı Rusya''dan, mercimeği Kanada''dan alıyoruz? Piyasa ithal mallarla dolu değil mi? Sanayide neyi üretirken dışarıdan yarı mamul almıyoruz söyler misiniz? Bir örnek verin bunun yarı mamulü Türkiye''de üretiliyor deyin… Bir tane çıksa da koskoca sanayi tek malla dönmüyor farkındasınız değil mi?

Üretimden kopmuş bir ekonomi, Saray''ın ve yandaşların lüks harcamaları ile iyice bozulan maliye dengesini nasıl sağlar? Devlet çarkı nasıl döner? Borçla…

Sonsuza kadar borç alınıyor mu? Alınmadığını Osmanlıda gördük. AKP geldiğinde 2003 itibari ile devletin iç ve dış borç stoku 283 milyar TL idi. Bu rakam,

2013 yılında 586 milyar TL,

2018 yılında 1 trilyon 67 milyar TL oldu.

Yani Cumhuriyet kurulduktan AKP''li 2003 yılına kadar alınan borç 283 milyar TL, Cumhuriyet kurulduktan 2018''e kadar 1 trilyon 67 milyar TL olmuş.

2018 yılında tek adam yönetimi ile ekonomi uçacak, kaçacaktı, ne oldu?

2019 yılında borç 1 trilyon 329 milyar TL''ye,

2020 yılında borç 1 trilyon 812 milyar TL''ye,

2021 yılında borç 2 trilyon 747 milyar TL''ye,

2022 Şubat ayında 2 trilyon 947 milyar TL''ye uçtu.

Evet, uçtu ama borç uçtu…

Şimdi bana şunu diyebilirsiniz, Türkiye Cumhuriyeti''nde eğitimli nüfus var, girişimciler var, montaj ve dışa bağlı da olsa sanayi var, bu nedenle çöküş gerçekleşmez. Evet buna katılıyorum ama AKP ve onun mevcut modeli devam ederse Cumhuriyetimiz nereye kadar dayanır?

AKP yarın yokmuş gibi çılgınca borçlanıyor. Ancak düşünce yapısı, ekonomiye bakış açısı Türkiye''yi bir Alman, Çin, Japon ekonomisi yapacak şekilde değil. Sürekli borçla çarkı döndürerek yarattığı oligarşiye kaynak aktarımı yapıyor.

AKP ekonomi modeli ile maliye çöküşe gidiyor. Neden derseniz maliyeyi besleyen iki kaynak vardır. Birincisi vergiler, ikincisi ülkenin ihracat gelirleridir. AKP modeli dış açık verdiği ölçüde maliye nasıl denge bulacaktır?

Ticaret Bakanlığı sitesine girin, orada istatistiklerde aylara göre dış ticarete bakın, hangi ay fazla vermişiz? Listede denge komple eksi. Dış ticaret dengesine bakınca,

2016 yılında -52 milyar dolar,

2017 yılında -74 milyar dolar,

2018 yılında -53 milyar dolar,

2019 yılında -29 milyar dolar,

2020 yılında -49 milyar dolar,

2021 yılında -46 milyar dolar,

2022 ocak-şubat ayında -18 milyar dolar olduğunu görüyoruz.

Borç jet gibi artıyor, açık kapanmıyor, bir taraftan bütçeyi oligarklar kemiriyor, sizce de Osmanlı''nın son dönemi gibi değil mi?

Bu kötü gidişten kurtulmak mümkün çünkü yukarıda saydığım, Cumhuriyeti Osmanlıdan ayıran farklar var. Ancak bu farkları çalıştırmak ve devletin kasasını doldurmak için yeni yönetim kadrolarına, yeni kurallara, yeni kurumlara ihtiyacımız var. Bizi borca gömen AKP yönetimi ile bu işi devam ettiremeyiz.

Bu bağlamda 2023 seçimleri Türkiye Cumhuriyeti için bir beka meselesidir. Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaksa, vatandaşları refaha kavuşacaksa mevcut dışa bağlı üretim sistemini değiştirmeli, yüksek teknoloji üretimine dayalı yeni bir ekonomik model kurmalıdır. Rekabetçi ve verimliliğe dayanan bu model ancak eğitim ve hukuk reformları ile yaşama geçebilir. Bu reformları ise ancak yeni bir kadro yapabilir.

Artık karar sizin… 2023 seçimlerinde Cumhuriyetin, şirketinizin ve ailenizin sonunu siz belirleyeceksiniz…

Yazarın Diğer Yazıları