AKP, "öfke dili" yüzünden kaybetti!

Tekrarlanacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için Tayyip Erdoğan'ın 39 ilçede miting yapacağı söyleniyordu. Gerçi bu yönde bir açıklama yoktu ama haberin kaynağı AKP idi.

39 miting yapmak için zaman da kalmadı. 11 gün içinde 39 miting olmaz zaten... Yine de birkaç miting yapılabilir ama Hürriyet'te Abdülkadir Selvi, "Erdoğan'ın sahaya inmesi düşünülmüyormuş" diye yazdı.

***

Yeni Şafak'ta Mehmet Acet ise "İstanbul seçimlerine dair son kulisler" başlıklı yazısında, "23 Haziran'da yenilenecek olan İstanbul seçimleri için görevlendirilen AKP'nin önde gelen isimlerinden biri"nin ifadelerine yer verdi ve aralarındaki konuşmayı şöyle nakletti:

-Hareket noktamız şu şekilde: Bu seçimi kazanırsa Binali Bey kazanacak. Kaybederse yine o kaybedecek. CHP, İstanbul seçimlerini Cumhurbaşkanımız ile bir yarışa dönüştürmeye çalışıyor. Tayyip Erdoğan'a kaybettirme üzerine bir strateji izliyorlar. Buna izin vermeyeceğiz.

-Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan topa girmeyecek mi? Meselâ 39 ilçede tek tek miting yapacağı söyleniyordu...

-Bizden böyle bir açıklama duydunuz mu?

***

Erdoğan'ın sahaya inmemesinin asıl sebebi nedir peki?

31 Mart seçimleri analiz edildikçe ortaya çıktı ki ekonomik çöküş dışında AKP'nin İstanbul ve Ankara'yı kaybetmesinin önemli sebeplerinden biri, Erdoğan'ın "Cehape zihniyeti" diyerek, muhalefeti terör örgütleri ile bir tutmaya dayalı beka söylemidir. Buna karşılık, Ankara'da Mansur Yavaş, ağırbaşlı bir çizgi izledi ve kendisine yakıştırılan iddialar üzerinde konuşurken bile üslubunu bozmadı. İstanbul'da Ekrem İmamoğlu ise Türkiye siyasetinde hemen hemen hiç rastlanmayan, örneği olmayan bir "sevgi dili" geliştirdi. Bu dili bilinçli olarak kullandığını da söyledi ama zaten kişiliği de buna yatkındı ve Beylikdüzü'nde bu üslupla siyaset yapmış ve kazanmıştı. Bu üslubu biraz da kooperatif başkanlığı yaptığı yıllarda, itiraz eden üyeleri ikna etmeye çalışırken geliştirmiş ve sonunda herkesi ev sahibi yapmış, belediye başkanı olarak da herkesi mutlu etmişti.

Kullandığı dile "çözüm dili" demesinin arka planında böyle bir geçmiş var.

Anlaşılıyor ki, birileri Erdoğan'a gerçeği söylemiş ve AKP'nin, "öfke dili" yüzünden kaybettiğini, buna karşılık Ekrem İmamoğlu'nun yediden yetmişe herkese umut verdiğini bilimsel verilerle ortaya koymuş... Erdoğan da acı gerçeği kabul etmiş...

***

Bu arada DW Türkçe muhabirleri Burcu Karakaş ve Engin Karaman, Maltepe ve Üsküdar'da AKP ve CHP'nin seçim çalışmalarını takip ederken AKP İstanbul Milletvekili İsmet Uçma'nın AKP Maltepe İlçe binasında yaptığı açıklamayı kaydettti.  Uçma, Ekrem İmamoğlu'nun sloganı "Her şey çok güzel olacak" üzerinde durdu ve şöyle dedi:

"Bir çocuğun araç peşine düşerek ortaya attığı bir slogan var. O slogan etrafında boğulup duruyoruz, dikkat ederseniz. Siz niye slogan üretemiyorsunuz, biliyor musunuz? Slogan üretmek için bir insanın duygusunun ve meselesinin olması gerekir. Az biraz galiba, duygularımız yıprandı herhalde, meselelerimiz farklılaştı. Mahalleden taşındınız, lütfen geri gelin."

***

Sonuç olarak şunu söylemek mümkün: Erdoğan da çok sayıda insanı mutlu etti ama onlar şimdi elde ettiklerini koruma derdine düştü. Öfke dilinden onlar da korkuyor!

Asıl metal yorgunluğu Tayyip Erdoğan'dadır. Geniş halk kitleleri, kutuplaştırmaya, ötekileştirmeye hatta muhalefeti terörle özdeşleştirmeye dayalı Erdoğan'ın öfke dilinin ülkeyi iyi bir yere doğru götürmediğini görüyor. Bu his, AKP'ye oy veren seçmenler arasında da dalga dalga yayıldı. Üslup bu şekilde devam ederse AKP'nin çöküşü hızlanır. Üslubun düzelmesi ise çöküşü sadece geciktirir. Çünkü 17 yıllık icraatıyla AKP, Türkiye'ye gerçekten beka sorunu yaşatıyor. Sadece Suriye politikası bile Türkiye'nin nereye götürüldüğünü gösteriyor!

 

Yazarın Diğer Yazıları