Annelerine hediye verir gibi
Türk adı bin yıl sonra yeniden devlet adı oldu. Bu isim Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başkanlığında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından tercih edildi. Gün geldi paralara Bozkurt resmi kondu. Atatürk’ün emri ile yaptırılan Ergenekon’dan çıkış temalı tabloya Bozkurt resmi çizildi. Sonra “sarışın bir kurt”a benzeyen lider vefat etti ve Türk çağdaşlaşma hamlesinin içindeki “milliyetçi cevher” kadroları, programları, sembolleri ve ruhu ile yok sayıldı.
“Muasır medeniyetler seviyesinin üzerine” çıkma yani çağdaşlaşma hamlesinin ufku daraltılarak içe dönüldü. Çağdaşlaşma (uygarlık) hamlesinin, köy ve köylülük, tarım toplumu üretim biçimleri üzerine kurulamayacağı aşikâr iken hedef şaşırtıldı. Sanayileşme durduruldu, fabrikalar yenilenmedi. Çağdaşlığın temeli sayılan köylüye lastik pabuç ve iyi tabaklanmamış kokan kösele ayakkabılar giydirildi. Genetiği değiştirilmiş buğday ekmekleri yedirildi. Sadeyağı tu kaka edilip palm yağından yapılan sağlık düşmanı yağlara mahkûm edildi. Bunlar yapılırken Tanzimat alafrangalılığı ve züppeliğinden kalma “Biz adam olamayız” aşağılaması bütün gücü ile devreye sokuldu. Devleti Aliye’nin kozmopolit yapısı içinde Batı ile temasları, iyi eğitimli olmaları ve Türk evlatları cephede düşmanla vuruşurken siyasi-ticari kazanımlar elde den “gayritürk” ve “gayrimüslim” olup “Türklük Ülküsü”nden tamamen uzak ve hatta Türklükten ve İslam’dan gizli gizli nefret eden ekalliyet, “Kurucu Ülkü”yü değiştirip dönüştürerek tamamen tarih sahnesinden silme yarışına girdi.
Bugün hâlâ ülke içinde bir kanser mikrobu gibi dolaşan “ekalliyet artıkları”, 1900’lere göre çok daha donanımlı, çok daha tecrübeli ve hatta nerdeyse yıkılmaz bir güce sahip emperyalist devletlerin ajansları gibi çalışmakta, değişen şartlara göre, gazete, radyo, televizyon, sosyal medya üzerinden Türk ve Türklüğe ait hangi değer varsa onu değersizleştirme yarışında en önde koşmaktadırlar.
Millî futbolcu Merih Demiral’ın Avusturya’ya attığı ikinci golden sonra sahada Bozkurt işareti yapması üzerine başta Filistin’de kasaplık yapan katil askerlerin hamisi Almanyalı siyasetçiler ve onların ajanslığını yapanlar hücuma kalktı. Hayret etmediğim gibi, meşhur atasözümüzü tekrarlıyorum: “İt ürür, kervan yürür.”
Bozkurt, Oğuz Han’a, “Ay ay Oğuz! Rum’a sefer edecekmişsin, sana yol göstereyim!” diye ünlediği günden beri daima Türk milletinin kutlu sembolü olagelmiştir. Bozkurt üstelik bir Hakanlar soyunun, Aşina sülalesinin de atası kabul edilir. İlk Türk devletinin “kut işaretidir”.
Bu sebeple Türk çocukları savaşa giderken Bozkurt işareti yapar, şehit olacağı içine doğup video çekerken bozkurt işareti yapar, futbolda üst üste iki altın gol attıktan sonra bozkurt işareti yapar. Evet, “Anadolu Tosunu”, “kaba saba herifler” gibi sözlerle aşağılanmaya çalışılan bu Türk gençleri vatanları için gol atarlar, can verirler; annelerine hediye verir gibi… Almanyalılarla, Hollandalılarla aynı düşünenler ise öfkelerini yenemeyerek kin, nefret, iftira atacaklar.
//////////////////////////
Kuvayı Milliye’den
++++++++++
Düşündü birdenbire kayalardaki adam
kaynakları ve yolları düşman elinde kalan bütün nehirleri
Kim bilir onlar ne kadar büyük
ne kadar uzundular?
Birçoğunun adını bilmiyordu
yalnız, Yunan'dan önce ve Seferberlikten evvel
geçerdi Gediz'in sularını başı dönerek.
Dağlarda tek
tek
ateşler yanıyordu
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar: "Üç" dediler,
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.
Nazım Hikme