Artık Savcı ve Hâkim yan yana oturmayacak mı?

Artık Savcı ve Hâkim yan yana oturmayacak mı?

Ülkedeki sıkıntıların temelinde 2018''den beri yürütülen "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi" olduğunda hemfikir olan muhalefet partileri, bu sistemin yerine "güçlendirilmiş parlamenter sistemi" getirmeyi istediklerini, bir araya geldikleri ilk günden beri dile getiriyorlardı. Nihayetinde dün, üzerinde mutabık kaldıkları anayasa değişikliği teklifini kamuoyuyla paylaştılar.

Genel değerlendirme

Yazıyı hazırladığım dün öğlen saatlerinde değişiklik metni henüz yeni yayınlandığı için tamamını detaylı inceleme fırsatı bulamadım ancak dikkatimi çeken noktalardan birini özellikle inceleyerek, genel olarak metne değineceğim.

Hemen belirteyim; açıklanan değişikliklerin hepsinin bir "yenilik" olduğunu söylemek güç. Hatta "halihazırda zaten anayasada bunu sağlayan düzenleme var ya da bu zaten temel bir hukuk ilkesi, tekrar yazmaya gerek yoktu" diyeceğimiz değişiklikler de var. Kanaatimce, bazı konulara anayasada daha açık bir dille yer verilmesi halinde, uygulamadan kaynaklı birtakım sıkıntıların önüne geçileceği düşülmüş ve detaylı bir düzenleme yoluna gidilmiş. Açıkçası, bu açıklığa bir itirazım yok.

Eksikler var mı? Elbette vardır. Bu açıdan değişiklik metni genişletilebilir. Ancak bu tarz anayasa değişikliği metinlerinin kamuoyuna açıklanması ve böylece tartışma ortamı yaratılarak açıkların tespit edilmesi, zaten arzu ettiğimiz demokratik yönetim anlayışının yansımasıdır.

Ayrıca anayasa değişikliğine dair detaylı bir çalışmanın açıklanmış olması, altılı masanın üretken olduğunun göstergesi olması açısından da ülkeyi birlikte yönetmeye talip altılı muhalefetin yönetimdeki ilkelerini göstermesi açısından da önemli.

Öne çıkan noktalar

Yasama bağışıklığının güçlendirilmesi ve bu kapsamda dokunulmazlıkların kaldırılması için üye tam yasının salt çoğunluğunun gerekli kılınması; seçilmiş yerel yöneticilerin yargı kararı olmaksızın görevden uzaklaştırılamaması; seçim barajının yüzde 3''e düşürülmesi; bütçenin, meclisin devredilmez denetim aracı kılınması; cumhurbaşkanın bir dönem ve 7 yıl için seçilmesi, partisiyle ilişiğinin kesilmesi, veto yetkisinin kaldırılması; yürütmenin görev olarak tanımlanması; hayvan haklarının anayasallaştırılması vb. yasama, yürütme ve temel hürriyetlere yönelik pek çok hususta üzerinde konuşulacak düzenlemeler var.

Yargı alanı, sanıyorum hepsinden daha fazla değişikliğe uğramış, yargı bağımsızlığını sağlama amacının özellikle üzerinde durulmuş.

Hakim ve savcıların emeklilik yaşının 65''ten 70''e çıkarılması; hâkimlik ve savcılık meslekleri arasında geçişin ancak istemle gerçekleştirilmesi; Anayasa Mahkemesi''nin yapısına dair değişiklikler; Anayasa Mahkemesi''ne bireysel başvurunun kapsamının genişletilmesi; bireysel başvuru sırasında anayasaya aykırılık tespit edilmesi halinde bunun da karara bağlanabilecek olması, yargı alanında dikkat çeken değişikliklerden.

Halihazırda anayasanın yasama bölümünde düzenlenen Yüksek Seçim Kurulu, yüksek yargı kurulunu düzenleyen maddeler arasına alınması ve aldığı kararların itiraz denetimine tabi olması, seçim güvenliği açısından önemlidir. Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarına dair verdiği kararların AYM bireysel başvurularına konu olabilecek olması da keza yine YSK üzerindeki denetimi arttıracaktır.

Savunma, iddia ve yargı makamları

Bir avukat olarak, savcılık makamının savunma makamıyla eşit statüye kavuşturulacak olması, yargı alanında yapılmak istenen değişikliklerde hukuk adına memnun olduğum düzenlemelerden biri oldu.

Zira, silahların eşitliği ilkesi gereğince, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülüklerde taraflar arasında eşitliğin tam olarak sağlanması ve kurulan dengenin yargılamanın tamamında korunması gereklidir (İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, Del court/Belçika Kararı 1970, Monnel ve Morris Kararı 1988).

Bu ilkenin eksiksiz uygulanmasıyla kurulacak yargısal denge, hakkaniyete uygun yargılamayı sağlayacak olan temel unsurdur.

Özetle, adil yargılanma hakkı açısından önemli bir değişikliğin gerçekleştirilmek istendiği söylenebilir.

Bu değişikliği tamamlayacak şekilde, Türkiye Barolar Birliği''nin özerliğinin sağlanacak olması ve çoklu baro sistemine son verilecek olması da yine yargının üç ayağından biri olan savunmaya gerekli ehemmiyetin sonunda gösterilmiş olması açısından önemlidir. 

Son olarak, yine bu değişiklikleri tamamlayıcı bir düzenleme, Hakimler ve Savcılar Kurulu''nun ayrılacak olmasıdır.

Hakimin yan tarafındaki kürsüde oturan savcı görüntüsüyle mahkemelerdeki oturma düzenine dahi yansıyan, iddia ve yargılama makamlarının birlikteliğinin son bulacak olması adalet sistemi adına sevindirici bir gelişmedir.

Ayrıca düzenlenecek olan Hakimler Kuruluna, yürütme figürü olarak Adalet Bakanı ve yardımcısının başkanlık etmeyecek olması, yargı bağımsızlığını şüphesiz ki geliştirici bir rol oynayacaktır.

Önümüzdeki günlerde, muhalefetin kamuoyuna açıkladığı bu metin üzerinde durmaya devam edeceğiz…

Yazarın Diğer Yazıları