Aşağıdaki iki fotoğraf bana o kadar çok şey anlattı!

Düşünsenize!..

Birileri altı aydır tutuklanıyor, ancak iddia odur ki ortada delil yok!

Ve sevenler birbirlerinden ayrı!

*

Tarih 19 Mart 2025.

Günün sabaha çalan alacakaranlık bir vakti!

Onlarca polis!

Her ne kadar ortada büyük bir vukuat varmış izlenimi verilmek istense de sadece aşka olan tutkunluğun bedeliydi belki de bu tutuklama.

İstanbul aşkına…

İstanbulluları sevme aşkına dair.

*

Ama gelin görün ki görünmeyen bir el, İstanbul emini İmamoğlu’nu, sorgulamak üzere tutuklu yargılanmasına karar veriyor.

Oysa ortada o kadar çok emsal de varken, İstanbul emini tutuksuz değil de o görünmeyen el, onu görünür bir şekilde tutuklu tutarken, bu milletin onu daha çok sahiplenmesine neden oluyor.

Daha doğrusu olmuş.

*

Ve 12.09.2025 günü o kişi, o görünmez elin her türlü çabasına rağmen, hâkim iddianamedeki suçlamanın özetini okuması sırasında araya girerek:

“Anlattığınız hiçbir şeyin benimle alakası yok sayın hâkimim.” diyor.

Ve devam ediyor:

“Ben dinlemekten rahatsız değilim, ama umarım diplomaya sahip olmayan şahıs da dinliyordur.” diyerek, kendisini o noktaya getiren görünmez ele mi gönderme yapıyor ne!?

*

Her neyse!..

Benim anlatmak istediğim, üzerinde durmak istediğim bu değil.

Neden değil?

Çünkü İstanbul eminini Ekrem İmamoğlu, o kadar rahat ki suçlu olmadığından emin.

İstanbulluların, hatta ülkenin yarıdan fazlası da onun suçsuzluğundan emin görünüyor.

Anketler o yönde.

*

Ve benim esas anlatmak istediğim şey bunlar değil.

Hâkim İddianameyi okur, İmamoğlu, savunmasını yapar ve bir sonuç ortaya çıkar.

Ne çıkar bilmem, ancak benim sizinle paylaşmak istediğim esas mesele ‘Aşağıdaki iki fotoğraf’.

İnanın bana o fotoğraflar, aşkın tutuklu halini ne de güzel anlatıyor.

Özlemi…

Bekleyişi…

Ve kavuşmayı!

*

İstanbul eminin gözlerinin içine baktığımda, yüreğinin özlemini duyduğu ‘Gönlünün Sultanı’na nasıl da özlemle, hasretle ve olabildiğince masum bir şekilde bakıyor.

Aşkın kavuşmaya isteği ve çabası;

5-004.jpg

…Ve direnme sonrası aşkın birleşme hali;

4-005.jpg

Ve bence bu fotoğraflar:

“Hiç merak etme ‘Gönlümün Sultanı’, bunların hepsi de geçecek” der gibi.

*

Aşk engel tanımaz derlerdi de inanmazdım.

Mahkeme salonunda bile olsa, çarpan yürekler, fırsatını bulduğu anda birbirlerine dokunabiliyormuş meğer!

Ve bu dokunuş, nasıl da her iki yüreği yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen capcanlı ve bir o kadar da umudu taptaze tutabiliyormuş.

Bu fotoğraflar bana bunu anlattı.

Aşkın tutuklu halinin bile insanı nasıl heyecanlandırdığını…

Birbirlerinden vazgeçmeyişlerini…

Her şeye rağmen birbirlerine daha sıkı sarılışlarını…

*

Ne yapalım, insanın adaleti elbette şaşar ya, ya her şeyden haberdar olanın adaletinin ben şu ana kadar şaştığını hiç görmedim.

*

Emin olun aşk galip gelecek…

Çünkü aşk lekesizdir.

Her türlü kötülük sırıtır onda.

O nedenle yüreğinde aşkı taşıyan hiçbir insan, -ama insan- ona ihanet edemez.

Bedelini öder…

Çilesini çeker…

Ama aşkına ihanet etmez, edemez!

Bu eşidir…

Bu İstanbul’dur fark etmez.

*

Hem aşkı bilmeyenler, ne bilsin aşkın insana neler yaptırabileceğini…

Ama bilenler bilir!