Atatürk kendisine Peygamber yakıştırması yapılınca neler yaşandı

Atatürk kendisine Peygamber yakıştırması yapılınca neler yaşandı

23 Ağustos 1925 günü Çankırı’yı ziyaret ediyordu.
Kalecik’in Çandır Hanı'na geldiğinde dönemin Çankırı Valisi Cemil Bey ve kentin milletvekilleri Talat Onay, Ziya İsfendiyaroğlu ve Rıfat Ünür Beyler, Çankırı Belediye Başkanı Cemal Bey ve Çankırı'nın ileri gelenleri tarafından karşılandı...

Şapka Kanununun yasallaşmasına birkaç ay kalmıştı. Ziyareti sırasında Panama şapkası tercih etmişti. Kendisini karşılayan Çankırı heyetine “Karşılamada niçin şapka giymediniz?" diye sordu ve ekledi:

“Kastamonu dönüşümde sizleri şapkalarınızla görmek isterim...”

Kastamonu’ya geçti, yine şapkasıyla ziyaretini tamamlayarak Çankırı’ya doğru yola koyuldu. Çankırı ileri gelenleri ve devlet adamları o memleketlerine dönene kadar heyecandan ne yapacağını bilemedi.

Cumhuriyetin ilk Çankırı Müftüsü Ata Efendi’de o kişilerden biriydi.

Öğretmen olan Nami Efendi (Çankırı’nın Cumhuriyet dönemi 2. Müftüsü) de telaşlıydı....

Çankırı heyeti hızlıca Ankara’dan bulunabildiği kadar acil şapka temini için bir ekip görevlendirmişti. Ekip, Ankara Samanpazarı Çıkrıkçılar Yokuşunun gayri Müslim esnafından Panama'sından, Kanada'sına bakmadan bulduğu bütün şapkaları satın alıp hemen Çankırı’ya döndü...

31 Ağustos 1925 Saat: 17 suları...

Atatürk kente geldiğinde kendisini karşılayan memurların ve esnafların başında Ankara’dan alel acele alınan ve eğreti duran şapkalar vardı. Müftü Ata Efendi de sarığını çıkartıp başına Panama modeli şapka takmıştı. O görüntü Atatürk’ün dikkatini çekti. Müftüye dönüp seslendi:

- Müftü Efendi ben din adamları için bu istekte bulunmamıştım!

Halkla selamlaştı, Çankırı Ortaokulu’na (Taş Mektep) geçti. Okula geldiğinde genç ve ateşli olduğu için Çankırılılar adına "hoş geldiniz" konuşması yapmak üzere seçilen Veteriner Tahsin Nahit Uygur kürsüye çıktı. Atatürk’e iltifat; önce patavatsızlığa, ardında da hezeyana dönüştü:

- Aziz Atam; Senin fikirlerine itimat ediyor ve yaşatıyoruz. Bu itimadımız o kadar yüksek ve sınırsızdır ki; işaret ettiğin her hedefe bütün mevcudiyetimizle korkmadan, çekinmeden yürürüz! Çünkü siz Peygamberlerin bile yapamadıklarını yaptınız!

Atatürk’ün öfkeden yüzü gerildi. Sesini yükselterek konuştu:

- Bendeniz bir beşerim (insan), oysa Peygamberleri Allah seçer.

Siniri yatışmamıştı. Konuşmanın yapıldığı yerden ayrıldı ve binaya girerken bu kez Vali Cemil Bey’e dönerek sesini yükseltti:

- Kim çıkardı bu densizi kürsüye? Hadsizlik bu! dedi ve sesinin tonunu daha da yükselterek emir verdi:

- Gönderin derhal bu adamı buradan!

Tahsin Nahit (Uygur)’un yol açtığı sıkıntıdan Belediye başkanı ve milletvekilleri de nasibini alacaktı. Atatürk’ün öfkesi dinmek bilmiyordu. Bu kez Belediye Başkanı Cemal beyin üzerindeki açık renkteki elbiseyi beğenmedi, milletvekillerine de "Niye smokininiz yok?" diye yükseldi.

26 yaşındaki Tahsin Nahit Bey valinin talimatıyla anında ortadan kayboldu. (Çankırı Kütüphane memuru İsmail Vehbi Beyin oğlu olan Tahsin Nahit Uygur, Çankırı Türk Ocağı'nın kurucuları arasında yer alacaktı. Memuriyetini Çankırı dışında sürdüren Tahsin Nahit Uygur 14 Nisan 1954’de Demokrat Parti’den 10. Devre Çankırı milletvekili olarak TBMM’e girdi.)

Yazarın Diğer Yazıları