Atatürk yeniçeri kıyafetini neden giydi, kıyafeti kim verdi, katıldığı baloda neler yaşandı?

Atatürk yeniçeri kıyafetini neden giydi, kıyafeti kim verdi, katıldığı baloda neler yaşandı?

 

 

 

Atatürk, 27 Ekim 1913 günü Sofya''da askeri ateşe olarak göreve başlamıştı.
Gümülcine Milletvekili İsmail Hakkı Kavalalı Bulgaristan Parlamentosundaki Türk vekillerden biriydi ve Atatürk’ün yakın dostuydu. Bu nedenle iki dost sık sık görüşme fırsatı bulurdu...

2. Meşrutiyet’ten sonra Osmanlı Devleti’nin gerek iç, gerekse dış siyasetinde meydana gelen bir dizi hataların sonucunda girilen Balkan Savaşı’ndan yenilgiyle çıkılması, Türkleri maddi-manevi bakımdan büyük bir hüsrana uğrattığı gibi millî gururun da zedelenmesine yol açmıştı.

İkinci Balkan Savaşı’nın ardından 29 Eylül 1913 tarihinde Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında imzalanan İstanbul Barış Anlaşması’ndan sonra Sofya Elçiliğine Ali Fethi Okyar, Askerî Ataşeliğine de 27 Ekim 1913 günü Kurmay Binbaşı Atatürk atanmıştı.

Atatürk Sofya''da, Askeri ateşe iken...

1914 yılı başları...

Günleri sıkıcı geçiyordu.
Dost olduğu Madam Hilda Christianus adındaki kadın arkadaşının pansiyonunda ikamet ediyordu. Madam Hilda, Avusturyalı bir ailenin; Güstaw Christianus’un kızıydı.23 Ocak 1914 günü kendisine, arkasında, “Hakikatli ve pek nazik Madam Hilda’ya” yazan bir fotoğrafını armağan etti…
(Madam Hilda, 1961 yılında 70 yaşlarında iken Atatürk hakkında şunları söyleyecekti: “O, bir dâhi idi. Mustafa Kemal gibi bir kimse yeryüzüne bir daha gelmedi. Çok enteresan, çok mühim, büyük bir insandı o!)

İki gün sonra İstanbul’da çok değer verdiği kadın arkadaşına; Madam Corinne’ye, Fransızca mektup yazdı:

“...Benim ihtiraslarım var, hem de pek büyükleri; fakat bu ihtiraslar, yüksek yerler işgal etmek veya büyük paralar elde etmek gibi maddî emellerin tatminiyle ilgili değil. Ben bu ihtirasların gerçekleşmesini vatanıma büyük faydaları dokunacak, bana da liyakatle yapılmış bir vazifenin canlı iç rahatlığını verecek büyük bir fikrin başarısında arıyorum. Bütün hayatımın ilkesi bu olmuştur. Ona çok genç yaşımda sahip oldum ve son nefesime kadar da onu korumaktan geri kalmayacağım”

Bulgar ordusundaki gelişmeler hakkında Türk Genelkurmay Başkanlığı’na raporlar gönderiyordu.

Geçim sıkıntısı ciddiydi. İmparatorluğun hazinesi kısıtlıydı. Maaşların ödenmesinde güçlük çekiliyordu. Genel Kurmay Başkanlığı’na bir mektup gönderdi:

“Sofya’ya gelişim gününden bugüne kadar ödeneklerimin düzensiz ödenmesi yüzünden, her bakımdan büyük güçlükler içinde kaldım” dedi

.16 Şubat 1914 günkü raporunda, “Burada, sosyal yaşamımın da bilgi toplamama pek büyük etkisi bulunduğunu açıklamak gereksizdir. Şimdiye kadar ödeneklerimin gönderilmesindeki düzensizlik, herhangi bir otelin üçüncü katında bir odaya bağlı kalmak, gerekenlerle gerektiği gibi ilişkilerde bulunmaya engel olmaktadır. Bu nedenle önceki isteklerimin göz önüne alınması uygun olur” diye yazarak, dikkat çekti.

Mart ayının ilk günü yarbaylığa terfi etti.
Balkan Devletleri’nin siyasi durumu, siyasî amaçları ve ilişkileri hakkında Genelkurmay Başkanlığına sunduğu raporlar sıklaştı.

İtibarlı, tanınan bir subaydı. Kendisine 11 Mart 1914 günü Fransız hükümeti tarafından Şövalye Rütbesi’nden “Légion d’honneur” (Şeref nişanı) verildi.

1914 yılının Mayıs ayıydı...

Ülkesinin itibarını kendi itibarından önde görüyordu.
Bulgar Dışişleri Bakanlığı, Askeri Kulüpte, kostümlü bir balo tertip etmiş, ülkede bulunan yabancı devlet temsilcileri de davet edilmişti.

Türk vekil İsmail Hakkı Bey’e gelen davetiye eline ulaştığında Atatürk de yanındaydı. Birden gözlerinin içi parladı. Ve İsmail Bey’e dönerek,

- İsmail, sen Bulgar trenlerinde parasız seyahat ediyorsun. İstanbul’a git. Bana bir Yeniçeri ağası kostümü getir, dedi. Genelkurmay Başkanı Enver Paşa''ya da mektup yazdı.

“Bir ataşemiliterin memuriyet şerefine uygun bir yer tutabilmek ve demirbaş eşya alabilmek için Nezaretçe para gönderilmesi…”

İsmail Hakkı Bey, hemen İstanbul’a gitti. Yanında sadece Enver Paşa''nın değil, okul yıllarından arkadaşı Kazım Özalp için de bir mektup vardı. Mektubu yazan Atatürk''tü...

Kazım Özalp, İstanbul Merkez Komutan Yardımcısıydı.
Atatürk yeniçeri kıyafetinin temin edilmesi için bir mektup yazmıştı. Baloda göze batacak bir tesir bırakmayı ve o bahaneyle eski Türklerin zaferlerinden bahsetmek fırsatı çıkacağını düşündüğünü yazmıştı. Kıyafetin bulunması kolay değildi.

Kazım Özalp, Genelkurmay Başkanı Enver Paşa ile görüştü, izin aldı, müzeden getirterek iade edilmek şartıyla bütün aksesuarlarıyla İsmail Hakkı Kavala ’ya verdi.

11 Mayıs 1914 / Sofya

Atatürk baloya yeniçeri kıyafetiyle katıldığında salondakilerin hemen hepsinin dikkatini çekti.
Efsane bir görüntüsü vardı.
Savaş meydanlarında yüzlerce yıldır düşmana kök söktüren bir imparatorluğun askerlerinin o kıyafeti, davete katılanlar arasında anında konuşulur oldu.
Kendisini tanımayanlar kim olduğunu merak eder olmuştu.

Gecenin ilerleyen saatlerinde baloda ödüllü bir dans yarışması düzenlendi. O yarışmaya Atatürk de katıldı. Bulgar General Stilyan Kovaçev’in kızı Dimitrina Kovaçeva’ya kavalyelik edecekti. Daha önceleri aralarında flört ilişkisi olduğu söylentileri vardı.


Bulgar  General Stilyan Kovaçev ve kızı Dimitrina Kovaçeva

Atatürk’ün iyi dans ettiğini bilen arkadaşları umutluydu.
Nitekim bütün valsları kusursuz bitirerek birinciliği kazandı.

General Kovaçev, yanında bulunan İsmail Hakkı Bey’e, “Kim bu genç adam?” diye sordu. İsmail Hakkı Bey, tanımadığını söyleyince general ilerleyen dakikalarda kim olduğunu öğrenip yanında bulunan arkadaşlarına, “Müthiş, müthiş bir adam!” dedi.

Atatürk baloda giydiği ve büyük hayranlık uyandıran o kıyafetle bir de fotoğraf çektirerek tarihe kazıdı. İstanbul’a iade ederken de bir mektup kaleme aldı:

“Baloda hemen hemen herkes kıyafetimle ilgilendi, bana sorular sordular bendeniz de yeniçeri tarihinden ve Türk zaferlerinden geniş bilgiler vermek fırsatı buldum…”

Atatürk vizyon sahibi bir önderdi. Geçmişe takılı değil; yaşananların üzerine sünger çekip, geleceğe emin adımlarla, halkının tüm bireyleriyle koşmak ve modernleşmek istiyordu. Ömrü boyunca da yurttaşlarına hep bunu öğütledi…

 

 

 

Kaynak:

İsmail Hakkı Kavalalı, Vakit Gazetesi
Kazım Özalp, Anılar Belgeler
mustafakemalim.com

Yazarın Diğer Yazıları