Bir önceki makalemde “100 Atatürk bir Napolyon etmez” diyen Gültekin Avcı isimli vatandaşa cevap vermiş, Atatürk ile Napolyon arasındaki farkı anlatmış ve Napolyon’un Atatürk’ün tırnağı olamayacağını çok açık ve net bir şekilde ortaya koymuştum.

Makalede yer kalmadığından diğer kıyaslamalarına ise ikinci bir makale ile cevap vereceğimi söylemiştim.

Gültekin Avcı isimli şahıs diğer paylaşımlarında: “Kemalistler kusura bakmasın da askeri tarih okusunlar. Komutanlık cihetiye; 100 Atatürk bir Epaminondas etmez 100 Atatürk bir Selahaddin etmez bir Celaleddin etmez bir Charlemagne bir 1.Richard bir Scipio Africanus bir Ulysses Grant bir Simon Bolivar bir Horatio Nelson etmez.”

“Atatürk tarihin en büyük 100 komutanı arasında yoktur. Gibbon'dan Von Clausewitz'e Antik Yunandan Dodge'a kadar tartışmasız ilk üç İskender, Annibal, Sezar Dünya Savaşları komutanları onlarca Atatürk eder: (Zhukov, Patton, McArthur, Eisenhauer) Kıtalar ve ülkeler aldı adamlar!” Demiş!

Bu vatandaşın Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri yeteneklerini kıyaslayacak askeri bilgisi nereden geliyor elbette meçhul. Açıkça söylemek gerekirse bu gibi tipler aklıma hep Uğur Mumcu’nun “memlekette bilgisi olmadan fikri olan ne çok adam” var sözünü getirir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri dehasını kapsamlı bir şekilde değerlendirip onun saydığı yukarıdaki örnekler ile kıyaslamaya bu makalenin sınırları yetmez, oturup kitap yazmak gerekir. Bu yüzden ben bir makale sınırını dikkate alarak Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşları sırasındaki dehasını ve bu savaşa yaptığı katkının dünya tarihini nasıl değiştirdiğini bir örnek olarak göstereceğim:

Çanakkale Savaşı başladığında Bulgaristan’da Askeri Ateşe olarak görev yapan Mustafa Kemal zamanın Harbiye Nazırı Enver Paşa’dan cephede aktif görev ister, malum bu ikilinin arası hiçbir zaman iyi olmamış, birbirlerini hep rakip olarak görmüşlerdir.

Enver Paşa Mustafa Kemal’in cephede görev alma isteğini kabul eder ama küçümsemek amacı ile onu cephe gerisindeki yedek kuvvetlerin komutanlığına atar.

Normal Şartlar altında Mustafa Kemal kadar iddialı bir askerin Enver Paşanın bu küçümseyici hareketine tepki olarak bu görevi kabul etmemesi gerekirdi ama Mustafa Kemal bu görevi itiraz etmeden kabul eder.

Peki, neden?

İşte burada Mustafa Kemal’in askeri dehası ortaya çıkıyor!

Mustafa Kemal müttefik donanmanın Çanakkale Boğazı’nı geçmesinin mümkün olmadığını tespit ediyor.

Donanma boğazı geçemeyince sonrasında müttefiklerin karaya bir çıkarma harekatı yapmaya mecbur kalacaklarını öngörüyor.

Herkes çıkarmanın Anadolu yakasına ya da Gelibolu yarımadasının ucuna yapılacağını tahmin ederken Mustafa Kemal müttefiklerin çıkarma yapacakları asıl yeri doğru olarak öngörüyor. Bu öngörüsü doğrultusunda kumandasına verilen ihtiyat kuvvetlerinin asıl çıkarma yapılacak bölgeye en yakın birlik olduğunu anlıyor ve bu görevi kabul ediyor.

Mustafa Kemal’in bütün öngörüleri doğru çıkıyor, 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşında müttefik donanma boğazın karanlık sularına gömülüyor ve akabinde müttefikler bir çıkarma planlamaya başlıyor.

Çıkarma başlayınca ise asıl çıkarma yapılan bölge Mustafa Kemal’in öngördüğü yer oluyor. Mustafa Kemal çok doğru bir anda çok doğru bir noktada savaşa müdahale ederek Conk Bayırı’nı savunuyor.

Peki, Conk Bayırı’nın önemi ne?

Eğer çıkarma yapan birlikleri bu tepeyi ele geçirip tepenin ardında, donanmanın görüş alanı dışında kalan mevzi ve tabyalarımızı bombalayabilmesi için donanma topçusuna istikamet verebilse donanma topçusu bölgeyi hallaç pamuğu gibi atar, taş üstünde taş omuz üstünde baş bırakmazdı.

Bu durumda çıkarma yapan müttefik askerleri sahile sıkışıp kalmaz, topçu desteğinde yürür, önce Gelibolu yarımadası düşer, tabyalar imha edilir sonra boğaz geçilir ve müttefik donanma Konstantinapolis’e ulaşırdı.

Sonuçta Osmanlı için savaş daha başlamadan biterdi.

Peki, sadece bu kadar mı?

Elbette hayır!

Conk Bayır’ı aşılsa, Gelibolu düşer, müttefik donanma boğazları kolayca geçer ve müttefik güçler denizden Rus Çarı’na silah ve mühimmat ulaştırabilirdi.

Sonuçta Çarlık devrilemez, Lenin önderliğindeki Bolşevik devrim başarıya ulaşamaz ve SSCB asla kurulamazdı.

Mustafa Kemal’in askeri dehası, stratejik öngörüsü ve Conk Bayırında yapmış olduğu doğru anda, doğru müdahale dünya tarihini değiştirmiş bambaşka bri yönde akmasını sağlamıştır.

Sadece bu örnek bile Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri dehasını küçümsemeye kalkışan meczupların foyasını ortaya çıkarmaya yetip de artacaktır.