Hatırlanacağı üzere Çin-Kırgızistan-Özbekistan (CKU) Demiryolu inşaatının başlaması münasebetiyle 27 Aralık'ta resmi bir tören düzenlendi.Törene Pekin ve Orta Asya ülkelerinden üst düzey yetkililer de katıldı.

Yılda 10-12 milyon ton yük taşıyacak şekilde tasarlanan söz konusu hat Kaşgar'ı, Özbekistan'daki Andican'a bağlayacak ve Kırgızistan dağlarından geçerek yaklaşık 486 km boyunca uzanacak.

AVRUPA İLE ORTA DOĞU BİRBİRİNE BAĞLANACAK

Her iki ülkeye de Çin'e doğrudan bağlantı sağlayarak Kazakistan üzerinden geçen rotalara olan mevcut bağımlılıklarını ortadan kaldıracak ve aynı zamanda Avrupa ve Orta Doğu ile ticareti artırma fırsatı sunacak.

Pekin hükümeti, demiryolunu Avrupa'ya ihracatı artırmanın ve Orta Asya hammaddeleri ile tarım ürünlerinin ithalatını hızlandırmanın bir yolu olarak görüyor.

Demiryolu, Çin'in Anaklia'da derin bir liman inşa ettiği Gürcistan'ın Karadeniz kıyısı üzerinden Orta Asya ülkelerini Hazar Denizi ve Avrupa Birliği'ne bağlayacağı için Orta Asya ülkelerinin küresel pazarlara erişimi de artacak.

CKU, ilk olarak Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra gündeme geldi ve zaman zaman yapılan tartışmalara rağmen Kırgızistan'da süregelen istikrarsızlık ve Rusya'nın kendi topraklarını bypass eden büyük bir altyapı projesine karşı çıkması nedeniyle o zamandan beri ıskartaya çekildi. Kırgızistan'ın projenin 322 km'lik kısmı için finansman bulamaması da bir diğer önemli engeldi.

Mayıs 2024'te Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov'un çalışmaların o yıl içinde başlayacağını söylemesiyle işler ciddi anlamda değişmeye başladı. Haziran ayında üç ülke bir finansman planı ve %51'i Çin'in kontrolünde, geri kalanı Kırgızistan ve Özbekistan arasında eşit olarak bölünmüş ortak bir şirket kurulması konusunda anlaştı.

2022'DE DEĞİŞEN DENGELER

Çin hükümeti, öngörülen 4.7 milyar dolarlık inşaat maliyetinin yarısını karşılamak için 2.35 milyar dolarlık düşük faizli kredi sözü verdi ve bakiyenin 1.2 milyar dolarını sağlamayı kabul ederken, Kırgızistan ve Özbekistan'ın her biri yaklaşık 573 milyon dolardan sorumlu olacak.

Rusya'nın uluslararası bir parya olarak statüsü, proje üzerinde çalışmaya başlama kararında kilit bir faktördü. Ukrayna'nın geniş çaplı işgali ve ardından gelen Batı yaptırımları, nakliye şirketlerini Rusya'dan uzak duracak alternatifler aramaya sevk etti.

On yıllar boyunca Çin ve AB arasındaki ticaret için uygun bir kanal sağlamıştı, ancak Şubat 2022'den sonra başka güvenilir rotalara duyulan ihtiyaç açıktı. Kızıldeniz ve diğer alternatifler konusunda artan endişeler de bu arayışı daha acil hale getirdi.

Maliyetler ve transit sürelerdeki potansiyel azalma konusundaki tantanaya rağmen, demiryolunun faaliyete geçmesi birkaç yıl alacak. Büyük inşaat çalışmaları ancak bu yıl içinde başlayacak ve kaç istasyon, köprü ve tünel inşa edilmesi gerektiğine dair farklı tahminler var.

Çin'in projeyi gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceği, hatta olan bağlılığının ve Batı'ya uzanan Orta Koridor vizyonunun bir göstergesi olacaktır.

Kremlin'in tüm bunların gerçek anlamı hakkındaki korkuları anlaşılabilir. Eğer hayata geçirilirse, CKU demiryolu, Çin'in büyüyen ikili ticaret, yatırım ve güvenlik işbirliği nedeniyle uzun süredir üzerinde durduğu bir bölge olan Orta Asya'daki bağlantıyı dönüştürecek. Yeni hat Çin'in Doğu-Batı bağlantısına yönelik çabalarına daha fazla ivme kazandıracak.

Endişeleri ne olursa olsun, Rusya'nın projeye karşı koymak ya da anlamlı bir alternatif önermek için yapabileceği çok az şey var. Moskova'nın Ukrayna'daki savaşla meşgul olması, savaşla ilgili Çin mallarına ihtiyaç duyması ve Suriyeli müttefikini koruyamaması nedeniyle yakın zamanda jeopolitik statü kaybetmesi, Pekin ile olan yakın bağlarını tehlikeye atamayacağı anlamına geliyor.

KAZAKİSTAN'IN RAHATSIZLIĞI VE AB'NİN ENDİŞELERİ

Elbetteki bütün Orta Asya ülkeleri bu projeden memnun değil. Örneğin kendisini Doğu-Batı ticareti için kilit bir merkez olarak konumlandıran Kazakistan, söz konusu hat ile bu rolünün azalacağı kaygısı hakim. Astana'nın Ocak ayında kendi geniş demiryolu ağını yenileyeceğini ve buna eklemeler yapacağını açıklaması muhtemelen tesadüf değil.

Proje hayata geçerse, AB ve ABD daha açık bir Orta Asya'dan faydalanmayı bekleyebilir. Ne de olsa bölgeyi Rus etkisinden kurtarmak 1990'lardan bu yana önemli bir jeopolitik hedefti.

Ancak değişimin itici gücü, Rusya'dan çok daha güçlü olan ve hem Brüksel hem de Washington tarafından giderek daha fazla tehdit olarak görülen Çin oluşturuyor.