Bir ‘Ermeni’nin gönderdiği not
Geçen 24 Nisan’da Ermeniler Soykırıma uğratıldı diye hop oturup hop kalkanlar oldu.
ABD’de, güçlü bir Ermenici lobi var. Bu lobi Siyonistlerden sonra gelir.
Siyonistleri lobinin de üstünde görmek gerekir. ABD’nin hâkimi onlardır. Çok önce ABD’yi “Yahudi İmparatorluğu” göstermiştim de, MOSSAD, beni kara listeye almıştı. İşte gerçek ortada.
Donald Trump gibi biri, başkan seçilebilir miydi? “Yahudiler”i ayrı tutuyorum, “Siyonistler”i ayrı. Siyonist çizgiye giren Yahudiler, kendi kimliklerini emperyalizme âlet edenlerdir. Türkler geçmişte “Siyonistler”e değil; “Yahudiler”e kucak açmıştır.
Biliyorsunuz Trump’ın selefi Joe Biden, geçen yıl 24 Nisan açıklamasında İttihat ve Terakki’nin Ermenileri göçürtmesine “soykırım” demişti.
Uçlarda gezen Trump gibi biri, 24 Nisan için neden “soykırım” demedi de “büyük felâket” anlamına gelen "meds yeghern" sözünü kullandı?
Beyaz Saray’dan yapılan açıklama şöyle: “1915'te başlayan Meds Yeghern'de 1,5 milyon Ermeni sürgün edildi, hayatını kaybetti. Bu büyük felaketin yıl dönümünde, Amerikan Ermeni toplumu ve dünya ile birlikte kayıpları anıyoruz.”
Herhâlde, bu açıklamayı Trump “Türkleri karşımıza almayalım.” diye yapmamıştır. Asıl Siyonistler için yapmıştır. Siyonistler tek “masum” ve “mazlum”durlar. Önlerine hiç kimse geçemez!
Siyonistlerin emir kulu Trump başka türlü açıklama yapamazdı!
***
Biliyorsunuz, bizde 24 Nisan 1915 Ermeni tehcirinin başlangıcı, Taşnakçı zihniyette ise “soykırım” başlangıcı gösterilir. O tarih, Birinci Dünya Savaşı şartlarında bize fırsat doğdu, deyip ayaklanma telkinlerine başlayan okumuş yazmış 2234 ismin sürgün günüdür.
Türklerle Ermeniler birbirini anlamalı. Yunanlılar da öyle. Düşmanlık ne kazandıracak? İşte Ermeniler... 1990’lı yılların başında komünizm çökünce Azerbaycan’da Karabağ’ı işgal ettiler, Azerbaycan’ın içlerine uzandılar. Taşnakçı zihniyetteki militanlar çocuk demediler, kadın demediler, yaşlı demediler kan donduran katliama giriştiler. (Hocalı’yı hatırlatıyorum sadece) Acı üzerine acı yüklediler. Ne oldu sonra? O topraklar geri alındı. İki taraftan kan döküldü.
Yunanlılar, İtilaf Devletleri’nin kışkırtasıyla 15 Mayıs 1919’da İzmir’e girdiler. Netice alabildiler mi? Millî Mücadele verildi, “Türkiye” ortaya çıktı.
Kan nereye kadar? İşte Gazze... İnsanın yüreği dağlanıyor. Dünyanın gözü önünde ana karnındaki cenine kadar katlediyorlar. Katliam görmüş bir milletin, Hitler’i bile aratan katliamı.
Bu köşede Ermenilerle, Yunanlarla birliği sık vurgularım. Türklerle Ermeniler, Yunanlılar Ön Asya’da iç içeler.
Hiçbirimiz geçmişe dönüp hırslanmamalıyız. Bugüne bakmalıyız, sevgi yollarını açmalıyız.
***
Ara ara Ermeniler diyorum... Yunanılar diyorum... Birbirimizi anlayalım, diyorum... Birbirimize en yakın milletleriz, diyorum...
Bir “Ermeni” asıllıdan not geldi... Notunun altına imza koymamış. Mailindeki isim “vladimirulyanov”. O not:
“Ermeni ataların soyundan gelen bir insan olarak size bir soru soracağım. Yanıtlarsanız çok sevinirim. Fakat size önce bir hatırlatmada bulunmam gerekecek:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dışişleri Bakanı İlter Türkmen, ASALA örgütü militanlarının Fransa'daki Orly Havalimanı'nda düzenlediği bir saldırıda ölen üç (3) Türk vatandaşı münasebetiyle, Ermeniler'in "EN KORKUNÇ SOYKIRIM" örneğini gösterdiklerini ifade etmişti. Bu beyan, 16 Temmuz 1983 tarihli Milliyet Gazetesi'nde de aynen yer almıştı. Mesajımın ekinde gönderiyorum size bu açıklamayı.
1915'teki Osmanlı Ermenileri'nin tehciri sırasında ise en azından binlerce Ermeni'nin öldürülmüş olduğunu, Türk Tarih Kurumu'nun istisnasız bütün yazarları (Yusuf Halaçoğlu dahil) dahi kabul ediyorlar, ederler. Herhalde bunu siz de biliyorsunuzdur.
O halde şimdi size soruyorum: Ermeniler sadece üç Türk'ü katlettiklerinde bile soykırım (hem de en korkuncundan!) yapmış sayılıyorlar da, Türkler binlerce Ermeni'yi öldürdükleri vakit neden bu, soykırım olarak asla kabul edilmiyor?! Hatta bir de üstüne neden "sözde soykırım" deniliyor?!”
***
Ermeniler tehcir edildi. Yani göçürtüldü. Ne yazık ki, göçürme esnasında istenmeyen o kadar çok hâdise oldu ki... İnsanların katledilmediğini söyleyemeyiz. Birinci Dünya Savayı içindeydik. Çeteler çoktu. Kendini bilmez resmî görevliler de keyfî hareket etmişlerdir. Bunlara soykırım diyemeyiz. Sonra muhakeme edilip asılanlar da oldu. Nemrut Mustafa Mahkemesi’ni hatırlatırım. Asılanlardan biri de Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’dir. Bunları geçmişte yazdım. Son kitabımız “Ziya Gökalp - Bilinmeyen Yazıları, Hakkında Yazılanlar, Tartışmalar, Malta Günleri”nde, Gökalp’la birlikte Bekirağa Bölüğü’nde mahpus Ahmet Ağaoğlu’nun şahitliğinde, Bekir Ağa Bölüğü hapishanesinin karşısında idam sahnesini nasıl acı içinde seyrettiklerinin hikâyesini de verdim. Bir şey daha verdim Ziya Gökalp’ın çok tartışılan “mükatele” kelimesini kullanıp kullanmadığını da...
Önce şunu bilelim... Ermeniler neden göçürtüldü?
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’in İsviçre-Lozan mahkemede “Ermeni tehciri”ne dair Avrupalıları da aydınlatan savunmasını, burada verdim. Ben de o savunma sırasında Lozan’daydım. Olup bitenleri ayrıntılı yazdım.
Yarın devam edeceğiz.
‘Politik ruh hastalıkları’
Biz Türkler, biz Yahudiler!
Vuruşa vuruşa neyi halledecekler?
Asıl tehlike İsrail için mi İslâm ülkeleri için mi?
HAMAS’ın vebali, Netanyahu’nun vebali
‘Amerika katil katil’
‘Ermeni Kilisesi ve Türkler’
İç tenkit ‘düşmanlık’ mı?!
‘Bildiriler’le nereye varılır?
İllâ Anayasa değişsin diye oyalanmayalım









