Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Böyle giderse AKP bin yıl daha iktidarda!

Bahane aramayı ve sonuçları saptırmayı bırakın, tablo muhalefet açısından tam bir hezimettir!
Bakın bunları söyleyen keskin bir hayırcıydı ve referandum sürecinde hem sütununda hem de değişik televizyon kanallarında Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’ye açık destek vermiştir.
Bu satırların yazarının derdi üzüm yemek yani AKP’yi göndermek olduğu için taraftarlık psikozuyla değil, var olan realitelerden hareketle bunları yazıyor!
Muhalefetin bugün sergilediği tutum yenildik ama ezilmedik yaklaşımıdır ve de çok yanlıştır.
Yüzde 42’yi paylaşmada sergiledikleri tutum ise tam bir komedidir!
 Yahu yüzde 42’nin tamamı senin olsa ne olur, atı alan Üsküdar’ı geçti!
Bu ülkeye gerekli olan oy AKP’yi alaşağı edecek bir orandır!
Soruyorum; 12 Eylül günü referandum yerine genel seçim olsa ne olurdu?
Tamam AKP belki yüzde 58 alamazdı ama insaf ile söyleyin tek başına iktidar olamaz mıydı?
Bu referandumda hayır verenler gerçekte AKP’yi oylamadı mı?
Emin olun evet verenlerin büyük çoğunluğu da aynı şeyi yaptı!
Verilen oylarla görülmüştür ki, Türk halkı ülkeyi temsil etme noktasında Tayyip Erdoğan’ı onca yıpranmışlığına ve hedef olmuşluğuna rağmen Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’den daha yetkin ve zararsız görüyor!
Hoşumuza gitsin gitmesin ahalinin algılaması budur!
Referandum sonuçlarını bilen Tarhan Erdem’in aynı araştırmasında bugün seçim olsa oyunuzu kime verirsiniz sorusu da soruldu ve alınan sonuçlar ortada!
Hal bu iken muhalefetin hiçbir şey olmamış gibi davranması ve gereğini yapmaması kabul edilemez!
Dolayısı ile bugünden itibaren yeni yapılanmalarla isimlerin yeni söylemlerle ortaya çıkması olmazsa olmazdır!
Yapılması gereken topyekun reorganizasyondur!
İktidara yürüyebilmenin ilk hamlesi toplumu yeni iktidar seçeneğine inandırabilmektir.  
Buradan hareketle iki parti ne gerekiyorsa derhal yapmalı, buna ilaveten merkez sağda muhafazakar imajlı yeni bir oluşum için yarından tezi yok kollar sıvanmalıdır!
Yok bu yapılmaz ve kaldığımız yerden aynen devam dersek AKP iktidarı bin yıl devam eder,
haberiniz ola!


GÜNDEMDEKİ 2 İSİM...
Ya Kesici ya Çiller!
1) Merkez sağda İlhan Kesici ve Tansu Çiller’in isimleri bugünden  itibaren gündeme oturacak.
2) Kamuoyu ve seçmene göre DP ancak bu iki isimden biri ile barajı aşabilir!
3) İki isim de Genel Başkanlığı istiyor. Tansu Hanım eşinin itirazı sebebiyle yok diyor ama kendisinin istediği kesin!
4) İkisinin olmazsa olmaz şartı tam mutabakatla gelmek!
5) Bunun için ikisi de Demirel’in gözünün içine bakıyor!
6) Çiller’in Demirel’den onay ve destek istemesinin sebebi, Koç ve Doğan Grubu ile kavgalı olması ve Demirel’in arabuluculuğu!
7) AKP’den özel imar izni alıp yüzlerce milyon dolarlık villa inşaatına başlayan ve İstanbul Tepebaşı’nda üç otel birden açan Özer Çiller, eşinin siyasete dönmesine işlerinin bozulacağı endişesi ile razı değil!
8) Demirel ise şu ana kadar suskun ve kendi ısrarı ile DP’ye Genel Başkan olan Cindoruk’a çekil demenin zorluğunu yaşıyor!
9) Ancak Demirel direkt söylemese de Orhan Keçeli gibi yakınları Cindoruk’a bu mesajı açıktan iletecek.
10) İlhan Kesici’nin gelmesi Çiller’e oranla çok daha ağırlıklı!


DENİZLER DALGALANACAK...
Baykal ve Sarıgül’e dikkat!

1) Deniz Baykal kendine yapılan komployu unutmadı!
2) Aynı Baykal, partisinde yaşadığı ihaneti de unutmadı!
3) Deniz Bey, bunun için uygun bir zamanlama ile harekete geçecek!
4) İlk hedefi Önder Sav olacak!
5) Eğer Sav’ı alaşağı edemezse, laikliğe saygılı yeni sol söylemi ile DSP’de bütünleşme ya da yeni bir sol merkezin inşasına soyunacak ki Hüsamettin Özkan’la buluşması bunun içindir.
6) Mustafa Sarıgül de CHP’de fırsat kollayan bir başka isimdir.
7) Sarıgül bu aralar Deniz Bey’le ekibini ısrarla yanına çekmeye uğraşıyor ve beraber hareket etmeyi öneriyor! Başarırsa kolları sıvayacak!
8) Kısacası CHP’de önümüzdeki günlerde denizler bayağı bir dalgalanacak!
Not: Yazımdan sonra Deniz Baykal’la evinde görüştüm. O izlenimlerimi yarın sunacağım.


BİR İLK...
  
Yargıtay Başsavcısı niye konuştu?

Bu ilk defa oluyor. Yargıtay Başsavcısı sandık maratonundan çıkılır çıkılmaz yani referandum oylaması biter bitmez açık ve net bir mesaj vererek hukuk devleti ile rejimi koruyacaklarını dillendirdi.. İyi de bayram değil, seyran değil bu söz niçin? Öyle ya Yargıtay Başsavcısının  bu sözleri etmesini gerektiren sıcak bir şey yaşanmadı, yani öyle olunca böyle karşılık verdi türünde bir gelişme yok!.. Belli ki sözler taammüden yani bilinçle edildi...
Şu halde bu beyanın bir perde gerisi olabilir mi? Başsavcının çıkışı, teslim olmayacağız ve gerektiğinde gereğini yapacağız şeklinde tercüme edilebilir mi?.. Öyle değilse suskunluğu ile tanınan bir Başsavcı hemen oylamanın ertesinde bu sözü niye eder?.. Eski deyimle tam buraya bir mim koyun!

Yazarın Diğer Yazıları