Bu genelge derhal iptal edilmelidir

Konumuz yine bir genelge: Emniyet Genel Müdürlüğü''nün (EGM) 27.04.2021 tarihli "ses ve görüntü kaydı alınması" konulu genelgesi.
Duymuşsunuzdur, EGM''nin yayınladığı bu genelgede, polislerin görevlerini ifa ederken ses ve görüntülerinin alınmasına dair davranışlara izin vermemesi, eylemin ve durumun niteliğine göre kayıt yapan kişinin engellenmesi ve hatta kayıt alan kişi hakkında adli işlemlere başvurulması ifade ediliyor.
Sebebi ise, polislerin özel hayatının (?) korunması.
Hemen belirteyim, konumuz, güvenlik ve istihbarat görevlilerinin kimlikleri ve görüntüleriyle alakalı değil; bunlar, zaten suç (3713 sayılı Kanun m.6 ve 2937 sayılı Kanun m.27/2). Burada mevzubahis olan toplumsal veya bireysel olaylara müdahale ederek güvenliği sağlayan güvenlik güçlerinin görüntülerinin alınması.
Görüntüden kastedilen ise, ilgili görevliyi keyfi olarak, evinde, arkadaşlarıyla sohbette, kafede falan görüntülemek değil elbet.
Güvenlik görevlisinin hukuka uygun hareket etmediği hususunda bir şüpheye düşülmesi halinde, görevlinin davranışlarının kayıt altına alınarak, adaleti tesis etmek amacıyla, delil toplanması için görüntü almaktan bahsediyoruz. Zira, genelge, polislerin "görevlerini ifa ederken" görüntülerinin alınmasından bahsediyor.
Görev alanı ve özel hayat
Peki ama görevini hukuka aykırı ifa eden polisin görüntüleri, özel hayatının gizliliğini ihlal eder mi?
Anayasamızda (m.20) ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi''nde (m.8) özel hayata dair hükümler aynıdır ve özel hayata dair hak, mahkemelerce geniş yorumlanır.
Bu açıdan özel hayat, bireyin kişiliğini gerçekleştirmesi veya geliştirmesi için yaptığı hareketler olarak değerlendirilir.
Yani kişi, bir faaliyeti, görevi dışında kişiliğini gerçekleştirmek, geliştirmek ve kendini ifade etmek için yapıyorsa, o faaliyet özel hayatı kapsamındadır.
Polisler, mesai saatleri içerisindeyken, kamusal görev icra ederler ve kamuya yönelik, kamusal alanda gerçekleştirdikleri bu kamusal faaliyetlerin hiçbir şekilde özel hayat olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Burada, tartışılabilir mesele, vatandaşlar tarafından çekilerek sosyal medyada yayınlanan görüntülerde (polis veya değil fark etmeksizin) kişilerin yüzlerinin (masumiyet karinesi açısından) gizlenmesi hususudur, ancak söz konusu genelge, bu tartışmayla ilişkili olmayıp, doğrudan görüntü ve ses kaydı alınmasının engellenmesine yöneliktir.
Polis şiddeti ve bu suçu belgeleme
Ayrıca, polisin bu kamuya yönelik eylemleri, hukuksal ve kamusal denetim altında olmalıdır.
Burada, gazetecilik mesleğinin icrası kapsamında, bireylerin haber alma hakkının engellenemeyeceği hususunda şüphe yok elbet. Ancak, vatandaşın da tanık olduğu bir hukuk dışı davranışı belgelemesi, demokratik bilincinin yanı sıra, Ceza Kanunu uyarınca da bir yükümlülüğüdür. Nitekim, suç işlendiğini gören kimse, bunu yetkili makamlara bildirmek zorunda. Bu suçu belgelemek için kayıt altına alması da adalete hizmet etmek anlamına geliyor.
Üstelik, Yargıtay kararlarına göre de kişi, başka türlü delil elde etme imkânının olmadığı olaylarda, tuzak kurmadan, kendisinin veya başkasının içine düştüğü zorluğu, suçsuzluğunu veya karşı tarafın suçluluğunu ispatlamak için kayıt altına alabilir.
Bunun yanı sıra, polisin hukuka aykırı eyleminin belgelenmesi ve tespitiyle adalete ulaşılması, polisin görüntüsünün veya sesinin kaydedilmesinin yasaklanmasıyla elde edileceği düşünülen yarardan daha üstün kamu yararı taşımaktadır.
Hukuki dayanaktan yoksun bu genelge ile getirilen düzenlemenin kamu yararı niteliği de bulunmamakta, aksine kamuya zarar getirmektedir.
Polisin hukuka aykırı eylemlerinin denetim dışında kalmasına neden olacak bu genelge, görevini kötüye kullanmaya meyilli görevliler tarafından uygulanan kontrolsüz güç kullanımını artıracak ve ne yazık ki bu hukuksuzluk belgelenemeyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları