Çeteleşen sığınmacılar tehdit haline gelirken

fatihson.jpg

Gazeteci yazar Fatih Ergin sığınmacıların Türkiye’de kurdukları Türk karşıtı, Arap ırkçısı çeteyi, “515 Haşimi” adlı kitabıyla deşifre ediyor. Kırmızı Kedi Yayınevi’nin okurla buluşturduğu kitapta Fatih Ergin, Suriye’den gelen Arapların kullandığı 515 sembolünün ne anlama geldiği ve ne mesaj verdiğinin peşine düşüyor.

Sığınmacı meselesi, sadece sığınmacı meselesi olmadığını vurgulayan Ergin, söz konusu çetenin Türkiye’deki hedefleri ve faaliyetleriyle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Türkiye'de örgütlenen 515 çetesinin arkasındaki Arap aşiretlerinin temel ülküsü, Mekke'ye kadar bir Arap-İslam Devleti kurmak ve Mekke'nin yönetiminin tekrar Haşimilere geçmesini sağlamaktır. Tabiri caizse söz konusu Kızılelmaları nedeniyle Türkiye'de Menzil ve İsmailağa Cemaatlerinden de destek görüyorlar.

Söz konusu yeni İslam devletinin sınırları içerisinde yer alacak hedef ülkeler arasında Türkiye de var. SADAT'ın resmi dili Arapça, başkenti İstanbul olan ASRİKA projesi ile benzerliği ne kadar dikkat çekici değil mi?

515 çetesi, ülkemize giren milyonlarca sığınmacı arasında hızla yayıldı ve ülke genelinde üye toplamaya devam ediyor. Şu ana kadar Adana, Bursa, Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay, Sakarya, Mersin, Ankara ve İstanbul'da örgütlenmiş durumdalar.

Suriye ve Irak'tan gelen silahlara sahip olan 515 çetesi, Suriye sınırındaki askerlerimizin devriyesini videoya alıp Suriyeli insan kaçakçılarına gönderiyor ve bu bilgileri aynı zamanda PKK-PYD terör örgütüne satıyor.

Suriye'den Türkiye'ye her gün gerçekleşen kaçak geçişi de bu çetenin kontrolünde. Çünkü bu çete gerekli insan kaynağını ülkemizde bulunan milyonlarca sığınmacıdan ve devanı eden kaçak Suriyeli akınlarından karşılıyor.

Bu sebeple Suriyeli insan kaçakçılarına koruma ve para sağlıyorlar. Sosyal medyada sürekli yenileri ortaya çıkan Suriyeli insan kaçakçılarının Türkiye'ye yeni getirdikleri kaçakların reklam videosunu çekip korkmadan paylaşabilmenin arkasındaki sebeplerden biri olarak bu çeteden aklıkları cesaret var.

Tabii Suriyeli insan kaçakçılarının sırtını yasladığı bir diğer unsur ise AKP'li üst düzey isimlerin, hatta görevdeki bir büyükelçinin dahi içinde olduğu, iktidar mensuplarının yeni rant kapısı olan vatandaşlık borsasıdır. (Ayrı bir konu olan bu hususu merak edenler, 9 Haziran 2023 tarihinde Yeniçağ gazetesinde yayımlanan ve kitabın son bölümünde yer verdiğim "Torpil Odası ve Vatandaşlık Borsası" yazımı okuyabilirler.)

515 çetesi, uyuşturucu ağırlıklı kaçak malların Türkiye'ye girişinde çeşitli terör Örgütleri ile organize planlamalarda da bulunuyor.

Çetenin Türkiye'deki temel hedefi, belirli stratejik konumlarda bilinçli bir mahalli göç başlatıp Türkleri azınlık durumuna düşürmek. Bu hedefe yönelik İçlerinde yabancı istihbarat örgütleri ile çalışanlar var. 515'çilerin Berri adı verilen kolu ise Esad yönetimi ile birlikte hareket ediyor.”

Kitaptaki konu başlıklarından bazıları şöyle:

• Kim bu 515’çiler? • “515 Haşimi” çetesinin Türkiye’deki hedefi ve faaliyetleri neler? • 515 Haşimi’nin Türkiye lideri kim? Sakarya’da nasıl barınabiliyor?

• Çeteyi hangi siyasiler destekliyor? • Kamu kurumlarının hortumlanmasında 515’in rolü… • 515’in Suriye’ye taşıdığı ilaçlar kime gidiyor? • Lübnan’ın sınır dışı ettiği Suriyeliler nasıl Türkiye’ye geliyor? • İngiliz istihbaratı ve 515… •Reyhanlı’da İngiltere destekli Taliban okulu…

Kırmızı Kedi Yayınevi

Tel: (0212) 244 89 82

HAYAT YOLCULUĞUNUN YOL HARİTASI

2327f6a7-21ee-49e8-a126-694dee3a3225.jpg

Kişisel ve ruhsal gelişim üzerine çalışmalarıyla dikkat çeken Özlem Belen; Mevlana’nın ‘’Kapalı kapı yoktur, yanlış anahtar vardır.’’ değerli sözünün altını çizerek, dileklerimize açılan kapının doğru anahtarlarını YOLCU kitabı ile okuyucusuyla paylaşıyor.

“Yol da sensin, yoldakiler de sensin, kısaca her şey sensin. Her yol sana çıkıyor.’” diyor… Tıpkı Şems-i Tebrizi’nin dediği gibi, “Ne yöne gidersen git, doğu batı kuzey güney. Çıktığın her yolculuğu kendi içine bir seyahat olarak düşün.”

Mevlana’nın “Dün akıllıydım, dünyayı değiştirmek istedim. Bugün ise bilgeyim kendimi değiştirdim.” sözünü hatırlatarak, eşsiz hikayemizi yazmak, yaşamak istiyorsak önce içe, kendimize dönmemiz gerektiğini, kendini bilme yolculuğunda deneyimlerimizi nasıl okumamız gerektiğini anlatan YOLCU, içimizdeki boşluğu dolduracak, yaşadıklarımıza, deneyimlerimize bambaşka gözlerle bakmamızı sağlayacak bir serüvene bizleri davet ediyor.

YOLCU, dileklerimizin gerçekleşmesi için son dönemlerde popüler olan “Evrenden İste”, olumlu cümleler kur, olumlu düşünceler üret gibi tekniklerin faydalı olmakla birlikte asla yeterli olmadığının altını çiziyor. Denklem içerisinde pozitif düşünme, olumlu cümle kurma, imgeleme gibi parametrelerin olduğunu ancak önem katsayısı çok daha yüksek başka konuların olduğunu anlatan YOLCU, dileklerimizin gerçekleşmesi için mercek altına alınması gereken bu konulara ışık tutuyor. Sadece dileklerimize ulaşmamız için doğru anahtarları paylaşmakla kalmıyor, yaşamlarımızda vuku bulan deneyimleri anlamak için kahramanı olduğumuz bu yolu daha mutlu yaşamak için kılavuz olan bir kitap YOLCU.

Ozan Yayıncılık

HAFTANIN KİTABI

GÜLMEK İÇİN SEBEP ÇOK

kahkahanin-kultur-tarihi-arka-kapak-1689169708.png

Azem Sevindik, “Kahkahanın Kültür Tarihi”nde dikkat çekici meselelerin peşine düşüyor:
*Gülmek insani midir?
*Neden, ne zaman, hangi durumlara, kime/neye güleriz? *Arenalarda seyirciler ölümüne mücadele eden gladyatörleri izlemekten neden keyif alırlar?
*Başkalarının talihsizlikleri niye diğerlerini keyiflendirir?
*Baskı altında ve hata anında gülünmesinin sebebi nedir?
*Niçin en ciddi hitaplarda dahi sunum arasına birkaç espri sıkıştırılma ihtiyacı hissedilir?
*Çok güzel bir haber alınca sevinçten ağlayan insanoğlu neden hiç beklemediği kötü bir durum karşısında ‘şok’ bir gülümseyişle tepki verir?
* Kendi kendine gülenler niçin deli yaftası yemekten kurtulamazlar? Çiftler neden şakalarla birbirlerini sürekli “yapay veya doğal” olarak güldürmeye çalışırlar? *Gülme negatif bir eylem midir?
*Gülme bulaşıcı mıdır?
*Gülmenin bir ekolojisi var mıdır?

Ötüken Neşriyat

Tel: 0212 251 03 50

KİTAPLAR VE İNSANLAR…

0002071463001-1.jpg

İkinci Şans Kitapçısı adlı yeni romanında okurlarını kitapçı ve kütüphane raflarında bir gezintiye çıkaran Dicle Keskinoğlu, hikâyeyi kitapların dilinden kaleme alıyor. Hayata, insanlara ve okurluğa kitapların gözünden bakarken, doksanlı yılların atmosferinde çok katmanlı bir arkadaşlık öyküsü anlatıyor. Yeni deneyimlerin yolunu açan yeni bir ikinci şans...

Can Çocuk Yayınları

Tel:(0212) 252 56 75

KÜTÜPHANEMDEN

Cumhuriyet'in 50. yılında edebiyatın köşe taşları

kutuphanemden.jpg

İş Bankası, Cumhuriyet'in 50. yıldönümü olan 1973 yılında, tam 50 yıl önce günümüzde de takdirle anılan bir kültür hizmetine imza atmıştı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından "Cumhuriyet'in Ellinci Yılı Dizisi" adı altında geniş hacimli 5 önemli kitap yayınlanmıştı. Her kitabın kapağında "Bu dizi Cumhuriyet'in 50 Yılı dolayısıyla Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından çıkarılmış, Cumhuriyetimizin ve Türkiye İş Bankası'nın kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk'ün aziz hatırasına armağan edilmiştir" ibaresi dikkat çekiyor.

Her biri alanında yetkin ve haklı bir şöhrete sahip kişiler tarafından kaleme alınan bu kitapların ilki "50 Yılın Türk Edebiyatı" adını taşıyordu. Dizinin diğer 4 kitabı ve yazarları şöyleydi: 50 Yılın Resim ve Heykeli (Nurullah Berk - Hüseyin Gezer), 50 Yılın Mimarisi (Metin Sözen - Meta Tapan), 50 Yılın Türk Tiyatrosu (Metin And), 50 Yılın Türk Mizah ve Karikatürü (Semih Balcıoğlu - Ferit Öngören). Bu dizi esas itibarıyla Cumhuriyet'in 100. yıldönümünde bu tür bir çalışma yapacaklara da ışık tutacak nitelik ve kalitede bir çalışma.

Bugün tanıtmaya çalışacağım dizinin ilk kitabı "50 Yılın Türk Edebiyatı", benim de hocam olan; iyi bir edebiyatçı ve edebiyat tarihçisi Rauf Mutluay tarafından hazırlanmıştı. 718 sayfalık "50 Yılın Edebiyatı" kitabını "Cumhuriyetimizin yarım yüzyıllık başlangıç ömrüne sunulan sayısız gönül borçlarından biri" diye tanımlayan Rauf Mutluay, eserinin amacını da şu cümle ile özetliyor:

"50 Yılın Edebiyatı; yarım yüzyıllık çağdaş edebiyatımızın en üstün örneklerini sunmayı görev sayan; edebiyatımızı etkilemiş toplum olaylarını yorumlarken türler gelişimini göstermeyi amaç edinen; akım açan öncülükleri değerlendirmeye öncelik tanırken köşe taşı olmuş eserleri özetleyip tanıtan bir tutumla hazırlanmıştır"

(Ahmet Yabuloğlu)

Yazarın Diğer Yazıları