Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

CHP’nin dinle yarışmaması mı, ikinci cumhuriyet özlemi mi?

Doğrudur türban bugün siyasal İslâm’ın flaması ve hatta bayrağı yapılmıştır!
Öyle ki türbanı namaz misali İslâm’ın şartı diye sunanlar bile var!
Dahası türban konusunun sınırları yani ona özgürlük talebinin nerede duracağı da meçhuldür!
Bugün üniversitede serbestlik isteyenlerin yarın bunu kamuda talep etmeyeceklerinin garantisi de yoktur!
Ancak bir mutlak doğru daha var ki o da dünyada değil bir partinin hiçbir fikir ya da ideolojinin dinle-inançla yarışamayacağıdır!
Buradan hareketle CHP’nin türban ve laiklik gibi konularda esnemesi ve imaj tazelemesi olmazsa olmazdır!
Yok bu yapılmayıp aynı tutum sürdürülür ise haksız rekabet devam edecek ve inanç hortumcuları kazanmayı sürdürecektir!
CHP’li elitler partilerinin (1977 seçimleri hariç) onlarca yıldır neden yüzde 35’leri aşamadığını sorgulamalıdır!
CHP’nin özellikle merkez sağ partilerden program bağlamında zerre bir ayrılığı olmamasına rağmen, hiçbir zaman tek başına iktidar olamamasının ardında ne yatıyor?
Yaptığımız sohbette Süleyman Demirel bu durumu CHP’nin rejimi değiştirmesi ve yeni yaşama biçimi ile kurumlarını ihdas etmesinin bedeli diye yorumluyor ki bu tespit doğrudur!
Evet, CHP, Cumhuriyet’in kurulması ile beraber yaşanan cebri kültür değişmelerinin dinamosu olmasının kefaretini ödüyor!
Kuşkusuz o süreçte CHP’nin öyle bir misyonda olması varlık sebebiydi lakin çok partili yaşamdan sonra aynı kulvara sıkışıp kalması ona yaramamıştır.
Geldiğimiz çoğulculuk ve iletişim egemenliği sürecinde CHP’nin o misyona kendini görevli görüyor olmasının değil kendisine, yeni yaşama biçimi ve kurumlarına bile bir yararı yok çünkü böyle bir şey tepkiyi tetikler!
Söylemek istediğim CHP’nin devrim muhafızı ya da dayatma yapan görüntüden çıkmasının gerekliliğidir!
Görülmüştür ki böyle bir sahiplenme CHP’yi dinle-inançla sorunlu görülmesine iklim hazırlıyor ya da o tür istismarlara zemin yaratıyor!
Anadolu’nun kırsalında CHP hâlâ din ile sorunlu olarak görülüyor ki Ecevit bu durumu aşmak için inançlara saygılı laiklik sloganını üretmiş keza Baykal da Kutlu Doğum Haftası törenlerinde konuşmacı olmuştur!
Buradan hareketle Kemal Kılıçdaroğlu’nun türban açılımı adımının Ecevit ve Baykal’ın yolunda yürümeye devam etmesi diye de yorumlanabilir ki bu doğru bir karardır!
Evet Kılıçdaroğlu’nun bu atağı siyasetimizde var olan haksız rekabeti önleyecek imaj taarruzudur!
Ama türban rafa kalkmıştı tekrar niye ısıttı demeyin, türbandan beslenen AKP gibi yapıların seçim sathı mailinde bir vesile yaratıp hep kullandıkları onlarca örnekle sabittir. Dolayısı ile yapılması gereken bu istismarı ilelebet gömmek yani o kartı ellerinden almaktır ki bunun yolu da kamuda olmamak şartıyla üniversiteye türbanla girişe izin vermekten geçiyor ki üniversite öğrencisi bize göre hizmet alandır yani kamu görevlisi değildir!
Kılıçdaroğlu’nun bu teşebbüsünü bazılarının ikinci cumhuriyet olarak sunması bunu yapanlar kızmasınlar biraz belden aşağı vurmaktır!
Türkiye’de partiler program ya da kadrolarla değil, lider ve imajlarla umut olurlar dolayısı ile Kemal Kılıçdaroğlu bu noktada iyi yoldadır.

 


FİNAL...  
TSK sindirildi, yargı da fethediliyor!

Hatırlayın çok değil birkaç yıl önce bu ülkede TSK faktörü vardı ve pek çok önemli konuda herkes  “asker ne der”  sorusunu sorardı. Artık böyle bir şey yok çünkü TSK kendi bünyesindeki işbirlikçilerin katkısı ile sindirilmiş, aman bana dokunmasın da ne yaparlarsa yapsınlar pozisyonuna sokulmuştur. TSK’dan sonra finale yani yargıya gelinmiştir ki 12 Eylül referandumu sonucu ile yargı da artık fethediliyor. Görüyorsunuz yargı kurumları tek tek ele geçiriliyor. HSYK ve Anayasa Mahkemesi üyelikleri için yapılanları izliyorsunuz. Tam bir fetih harekâtı!.. Peki bütün bunlar niye mi oldu? Türkiye’yi dönüştürmek için. Yakındır K. Irak’da Kürdistan ilan edilecek ve Türkiye o devletin koruması yani jandarması yapılacak. Buna paralel olarak Türkiye’de başkanlık sistemine geçilip idari planlama ambalajı ile Güneydoğumuzdaki Kürtlere özerklik verilecek.

 

 

TÜH...
Avşar ve Saran’a Başbakan çok üzülecek!

Haberi okumuşsunuzdur Hülya Avşar’la Sadettin Saran ayrılmışlar. Canım zaten evli değillerdi ki ayrılsınlar demeyin, o alemde evliliğin hükmü yok ve bu durumu bizatihi bu ülkenin Başbakan’ı bile kabul etmiş durumda!.. Sakın bana Tayyip Bey böyle bir şeyi yapmaz demeyin, açın bakın arşivlere, Erdoğan, Hülya Avşar’ın televizyon programına konuk olduğunda program bitiminde yayına da yansıdı, Sadettin Bey’e selam gönderdi. Soruyorum evli olmamalarına rağmen Başbakan’ın Sadettin Saran’a Hülya Avşar aracılığı ile selam göndermesi ilişkilerini bilmesi ve de onaylaması anlamına gelmiyor mu? Öyle ya Tayyip Bey o ilişkiyi onaylamasa bırakın selam göndermeyi Saran ismini ağzına bile alır mıydı? Görüyorsunuz zengin ve ünlü olunca Tayyip Bey gibiler bile nikahı umursamıyor!

 

HAZIRLIK... 
Yandaşlar bedelliyi bu
kadar niye istiyor?

Hepiniz izliyorsunuz yandaş güruh koro halinde bedelli askerlik çıksın türküsünü söylüyor. Dahası bu yönde olmadık manipülasyonlar yapıp kamuoyunu yanlış yönlendiriyor ki Başbakan bile bu duruma önceki gün isyan etti. İyi ama askerlik teknik bir konu ve Genelkurmay bu noktada tek yetkili iken neden olmadık yayınlar yapılıyor?.. Neden bize göre şudur: 1) Genelkurmay bedelliyi istemediğinden, yandaş medya kamuoyunu askere karşı kışkırtıp, hedefe oturtmak istiyor ve bedelliden yararlanacak olan onbinleri, aileleri ile 9 ay sonra yapılacak genel seçimde AKP ile saf tutmalarının iklimini hazırlıyor. 2) Askerin istemediği bir konuyu çıkarttırarak akıllarınca TSK’nın burnunu sürtüp imajında yeni gedikler açmaya çalışıyorlar. 3) Bedelliden gelecek kaynak ile de varlık sebepleri olan AKP’nin seçim öncesinde rahatlayacağını düşünüyorlar!

Yazarın Diğer Yazıları