Çok dilli reçete mi yıkım reçetesi mi?

Çok dilli reçete mi yıkım reçetesi mi?

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, X üzerinden mesaj yayınladı ve “E-Reçetem sistemine İngilizce, Almanca, Arapça, Fransızca ve Rusça olmak üzere 5 yabancı dil eklendi.” diye bilgilendirme yaptı.

Koca’nın gerekçesi şöyle:

“E-Reçetem sistemine bu 5 dilin eklenmesine turistler ve yabancı uyruklu hastalar için ihtiyaç duyulmuştur. Kendi vatandaşlarımız içinse bu dillerden birinde reçete yazılması söz konusu değildir. Sisteme T.C. Kimlik Numarası ile girildiğinde ek uygulama devre dışı olmakta, sadece Türkçe hizmet alınabilmektedir. Türkiye sağlık turizminde her duyarlı yurttaşının övünç duyacağı gelişmeler gösteriyor ve potansiyelini harekete geçirecek yatırımlar yapıyor. Yabancı hastalarımızın kendi dillerini konuşan hekimlerimizden hizmet alma imkânı artıyor. Bazı hastalar Türkiye’de muayene olup, ilaçlarını kendi ülkelerinde temin ediyor. E-Reçetem sistemine 5 yabancı dilin ilave edilmesi sağlık hizmetlerindeki uluslararası başarıdan doğan bir ihtiyaçtır. Uluslararası başarıdan doğan bir ihtiyacın büyük emeklerle çözüme kavuşturulması tartışma konusu edilebilir mi? Maalesef edenler var. Bilmediklerindendir.”

***

Yabancı dillerde reçete yazılmasına en sert tepkiyi Prof. Dr. Kemal Üçüncü gösterdi. Üçüncü şöyle dedi:

“Gerekçeye bakar mısınız? Ölmüşüz de haberimiz yok. Türkiye’de yazılan reçeteyle zaten kendi ülkesinde ilaç alamaz. Hiçbir ülkede yazılan reçeteyle başka ülkede ilaç alınmaz. Esas sebebi söyleyin lütfen.

Almanya’da, Amerika’da, Rusya’da çoklu dilli reçete var mı? Fahrettin Koca, Anayasaya sadakat yemininizle çelişmiyor musunuz? Hayırdır! ”

Esas sebep konusunda ise Üçüncü’ye cevap veren bir kişi şöyle yazdı:

“Aklı olan herkes bilir... İlaç Sağlık Sistemi ve Sigorta kapsamındadır. Başka bir ülkenin reçetesini kabul etmez. İlaç endüstrisi üzerinden bile SGK soyuldu. Egemenliği yok etmektir bu. Türk’e etnisite muamelesi çekmek için yapıyorlar bunu... Araplar için...”

***

İngiltere’de 11 yıl doktor olarak çalışan Turhan Çömez’in yorumu ise şu şekilde:

Yoksa bu uygulamayı Suriyeli doktorlar, Suriyeli hastalara Arapça reçete yazsın diye mi yaptınız? Bunun yol açacağı kaosun ve tehlikenin farkında mısınız? Türkçe sizin neyinize yetmedi? 600 bin Türk’ün yaşadığı İngiltere’de, 11 yıl hekimlik yaptım, bir tek Türkçe reçete görmedim.

Uygulamayı sadece doktorların girebildiği E-Reçetem sistemine koydunuz. Binlerce yabancı doktoru; diplomalarının gerçek olup olmadığını bilmeden, dil yeterliliklerine bakmadan, tıbbi sınavlara sokmadan, ülkeye doldurdunuz. Şimdi de Türkçe reçete yazmaktan aciz bu kişilere kendi dillerinde hizmet veriyorsunuz. Bıkmadınız millete yalan söylemeye.”

Hukukçu Vural Ergül ise konuyu “Anayasa değişikliği için ilk adım”olarak görüyor:

“Sağlık Bakanlığı’nın reçete yazma sistemine Arapça dil seçeneğini getirmesi, yapılacak Anayasa Değişikliği'nde, devletin resmî dilinin çok dilli hale getirilmesine dönük ilk adım!

Kendi dilinde reçete yazılan kaç yabancı hasta oldu şimdiye dek? Kaç hasta bekleniyor bu uygulama sonrası? Bu yazılım için hangi şirkete ne kadar ödendi? Sistemin toplam maliyeti ne olacak? Sistem sadece özel hastanelerde mi kullanılacak?

Özelde kullanılacaksa Bakanlık niye bu kadar paramızı harcadı o yazılım için? Sistem kamu hastanelerinde de kullanılacaksa Rusça, Arapça klavyeyi de Bakanlık mı temin edecek? Rusça Arapça bilen doktor, hangi hastanelerde? Arapça, Rusça dil bilmeyen doktor nasıl bu dillerde reçete yazacak?

Sistem otomatik mi çevirecek?”

***

Ahmet Buran’ın yorumu ile bitirelim:

“Tabela, reçete, broşür, özel okul vs. derken Türkiye çok dilli bir devlete doğru götürülüyor. Gayriresmî çeşitli diller olabilir, onlar bu dilleri konuşan toplulukları temsil eder. Çok dilli bir devlette ‘tek millet’ iddiası bir safsatadır. Böylece yıkımın yolu açılmaktadır.”

Yazarın Diğer Yazıları