Çünkü bunu hak ediyor!..

Seçimlere şunun şurasında dört gün kaldı

Beşinci gün, her şey netleşecek.

*

Yerel yönetimler seçimlerinde siyasi partilerin adaylarıyla, bağımsız adaylar seçim maratonu süresince kendilerini…

Yapacaklarını…

Rakiplerinin ne olduğunu ya da olmadığını günlerce vatandaşa anlatıp durdular.

Kendilerinin sözlü anlatımları, yetmiyormuş gibi, meydanlara salıverdikleri milyonları bulan pankartlar…

Afişler…

Broşürlerle, memleket bir anlamda -seçim süresince- bir kâğıt ve bez çöplüğü haline dönüştürüldü.

*

Kendilerini güçlü…

Özellikle de vatandaşını refah ve huzura kavuşturduğunu düşünen iktidar partisi, yirmi yıldır ülkeyi yönetmiş olmasına rağmen gelinen nokta:
Enflasyon üç hane, ya da yaklaştı.

Alım gücü düşen millet fakirleşti…

Üretim durdu…

Ekonomi bir çıkmazın içinde.

Döviz ise almış başını dörtnala koşuyor.

Yakalayana aşk olsun!..

*

Üstelik de vatandaşından sabır isteyen bugünkü iktidarın bunları yapabilecek…

Ülkeyi tek haneli enflasyona düşürecek…

İnsanını refah ve huzura ulaştıracak hiçbir enstrümanının elinde olduğunu da sanmıyorum.

Olsaydı bu zamana kadar bir şeyler yapardı herhâlde!..

*

Partiler hemen her seçim döneminde memleketi bu kadar görsel kirlilik sağanağına tutarlarken, bunlarla seçim kazanılacağı mı sanılıyor anlamadım gitti!..

Benim ülkemde öyle zannediyorum ki kim nereye oy verecek artık öğrendiler…

Kendileri için öğrendiler…

Ebeveynler evlatlarının geleceği için öğrendiler…

Gençler, kendi yarınları için öğrendiler.

*

İktidar bu seçimde kan kaybedecek mi?

Sanıyorum edecek…

Çünkü gençlerimiz yarınlara dair hayallerini kuramaz oldular.

Gençleri yetiştirecek olan Millî Eğitim, kendi bünyesinde sayısını bilemediğim kadar çok yaptığı değişikliklerle, çocuklarımızın da velilerin de kafalarını ve müfredatı allak bullak etti.

Dil olarak…

Türkçemizi güzel konuşma olarak…

Bilgi olarak…

Sorumluluk olarak…

Millî ve manevi değerlerimiz açısından…

Geleceğe dair plan yapabilme…

Yani evlatlarımızın kendilerini geliştirmek adına ne varsa, eskiye oranla neredeyse kaybolup gitti ve yerini umutsuzluğa bıraktı.

Görünen bu.

O zaman ben niye oy vereyim bu iktidara?

*

Şimdi düşünüyorum da mesela, “Bugün ülkeyi yirmi yılı aşkın bir süre yöneten iktidara vatandaş niye oy versin?” diyorum.

Mesela, “Aylık 10.000 TL. alan emekliler niye oy versin?”

Mesela, “öğrenciler?”

Kadın cinayetlerinin bir türlü durdurulamaması karşısında mesela, “Kadınlar niye oy versin?” benim hiç aklım sırrım ermiyor!..

*

Veren verir.

Ben nasıl oy vermeme hakkımı iktidardan yana kullanıyorsam, bir başkası da oy verme hakkını iktidardan yana kullanabilir.

Sözüm yok!..

Sözüm yok da ben bugünümü yaşarken, yarına dair tepemde dolaşan karamsarlığın etkisinden hastalanıyorum.

*

Kendi adıma özellikle de 2010-11’den sonra iktidarın sözüne itimadım kalmadı…

İktidar benim nezdimde güven kaybına uğradı…

Onların kürsülerde nutuk atmaları…

Afişleri…

Duygulu müzikleri…

Gönül okşayan şiirsel ifadeleri, beni etkileyebileceğini hiç mi hiç sanmıyorum.

*

Dünyanın en güzel ülkesi olan benim ülkem, güzel olanın en güzelini hak ediyor.

Lütfen ona karşı:

Biraz sorumluluk…

Biraz samimiyet…

Biraz aidiyet duygusu…

Onun için çalışmak… çok çalışmak… daha çok çalışmak

Çünkü benim ülkem, bunu hak ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları