Devlet Bahçeli asıl ne demek istedi?

Dr. Devlet Bahçeli’nin bayram namazından sonra Alparslan Türkeş’in kabrini ziyaretinde yaptığı “hesaplı” irticalî konuşması, müttefiki Ak Parti/Recep Tayyip Erdoğan ile PKK/DEM’cilere ikaz mı desem, tavsiye mi desem, ikircikli kaldım ama netice itibarıyla yapılması gerekenleri sıralıyor.

Bu açıklamalarda, özellikle Atatürk’ü vurgulaması ittifakın bir teslimiyet olmadığına da işaret görülebilir. İktidardakiler için Mustafa Kemal Atatürk yok hükmündedir. Devlet Bahçeli bir denge kurma ihtiyacı mı hissetti, yoksa iktidara, Atatürk aleyhine sakın ola daha ileri adım atılmamalı mı demek istedi?

Sanırım, Atatürk’ü yeni anayasa çalışması için hatırlattı. “Atatürk” demek, aynı zamanda ilk dört maddenin kesinlikle değiştirilmemesi demektir.

Devlet Bey yine “Atatürk” hatırlatmasıyla 66. madde üzerinde de kesinlikle oynanamaz demek istiyor. Bu sözleri sadece iktidara ikaz değil; aynı zamanda, kapı araladığı PKK/DEM’e de ikazdır. Yine bir ikaz da Ak Parti’nin koltuğu altında TBMM’ye giren Hizbullah/Hüda Par’adır. Hüda Par PKK’nın da ilerisinde... Geçmişte örneği görüldü. Hizbullahçılar, tek kurşun sıkarak nice insanı öldürdüler. İleride tekrar, “tek kurşun”a dönmeyeceklerini kimse söyleyemez. Çünkü, fikirleri “isyan-silah” üzerine inşa edilmiş.

66. maddeyi bir daha hatırlatayım: “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.”

Bir de de Anayasa’nın “Başlangıç”ı zaman zaman dile dolanıyor, yeniden yazılması isteniyor. O ön söz, Türk’le başlayan Türk’le biten bir “giriş”tir.

“Başlangıç”a, Anayasa’nın “değiştirilemez” şerhinin düşüldüğü ikinci maddesinde atıf yapılıyor. Dolayısıyla “değiştirilemez” hükmünün açıklaması mahiyetinde olduğunu bilesiniz.

MHP lideri Devlet Bahçeli, iktidara paralel yeni anayasada ısrarlı. Bu ısrarı MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın X hesabında yaptığı “adalet” açıklamalarıyla bağlantılı görülüyor. Üzerinde duracağız.

Devlet Bahçeli’nin altını çizdiği ana meseleler:

1-“Tüm siyasi partiler Atatürk’ün yolundan gitmeli. Bu sokaklarda barışa ihtiyaç var. Türkiye’yi geleceğe hazırlayacak çalışmanın başlaması gerekiyor. Darbeler Anayasası yok edilmeli, milli iradeye dayalı siyasî partilerin her birinin düşüncesi alınarak bir kurucu anayasa anlayışı içerisinde yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu kabullenilmelidir. İkinci olarak siyasî partiler kanunu gözden geçirilmelidir. Üçüncü olarak seçim sistemi gözden geçirilmelidir. Dördüncü olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin daha verimli çalışabilmesi için iş tüzüğün içselleştirilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin varlığını herkese hissettirecek bir anlayışa sokmalıdır.”

Devlet Bahçeli “Siyasî partilerin her birinin düşüncesi alınarak” demesi bir ortaklığı dolayısıyla temel meselelerde bir yolda yürümeyi işaret ediyor. Bu işaret özellikle Ak Parti’ye ve DEM’e ikazdır.

Bir işaret ettiği nokta da TBMM’nin fonksiyonu... Bu açıklama ile yeni rejim arasında bir ayırım olduğunu belirtmeliyim. Devlet Bahçeli parlamenter sistemi öncelediğini rahatlıkla söyleyebiliriz, ki Feti Yıldız’ın X hesabında da bu işaret var.

2-“Bugün Türkiye’miz bölücü terör faaliyetlerinin, kurucu önder Abdullah Öcalan tarafından ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısı açıklamasıyla PKK’nın feshi, silahların bırakılması kararı alınmış; bu da 12 Mayıs’ta 13’üncü Kongre’yle de kabul edilerek uygulamaya geçmiştir. Bu önemli bir adımdır. Geçmiş dönemde yaşanan karanlığa sürükleyen dönemlerin ötesinde bir bayram. Bütün siyasî partiler böyle bir süreci kucaklamalı.”

PKK’nın silah bırakması vetiresi, Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’de Abdullah Öcalan’ın serbest kalması sizin tavrınıza bağlı demeye gelen “tarihî” açıklamasıyla başlamıştı. “PKK başını “kurucu önder” sıfatıyla ısrarla anması, tartışma da başlattı. MHP kaynaklarında da bu “yüceltici” sıfatın kullanılmasına yanaşılmıyor. Bilmiyoruz ama Abdullah Öcalan’ı bu sıfatla anması, bir hesabının olduğunu da gösterebilir.

3- “Artık bütün siyasî partiler Türkiye için vardır. Türkiye partisi olmak mecburiyetindir. Başka ülkelerin tesiri altında kalarak Türkiye’nin istikrarını bozmaya, kamplaşmaya sevk edecek kutuplaşmayı ortaya koyacak yanlışlardan kurtarılması lâzımdır. Onun için şu an var olan 117 tane siyasî parti vardır. Bunlardan 16 tanesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde temsil edilmektedir.”

Devlet Bahçeli “Başka ülkelerin tesiri altında kalarak Türkiye'nin istikrarını bozmaya, kamplaşmaya sevk edecek kutuplaşma” derken, birinci olarak DEM’e bir hatırlatma olsa gerek.

***

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, basın yayın organlarında öne çıkan 8 Haziran 2025 günü attığı X’inin Devlet Bahçeli’nin sözleriyle bütünleştiğini söyleyebiliriz. Yine şu zamanda rastgele tutuklamaların milleti kamplaştırdığını, kaygılandırdığını çok açık ifade ediyor. Yoksa niye “kenetlenme”yi, bir “millet” olmayı, “yargı denetimi”ni öne çıkarsın? X’ini okuyalım:

“Biz güzel bir milletiz, yeri gelince hemen kenetleniriz. Birbirimize sahip çıkarız. Bunun kıymetini bilelim... Milletsiz devlet olamaz, kişi özgürlüğünü esas almayan, eylem ve işlemleri yargı denetime açık olmayan devlet de hukuk devleti olmaz. Adil olmayan bir yargı sistemi kişiyi de devleti de koruyamaz. Devleti savunmasız bırakacak sözde bir demokratikleşme de kimseye yarar sağlamaz. Olaylar karşısında birlikte üzülüyor, birlikte dua ediyoruz.”

PKK/DEM’in “demokratikleşme” derken asıl neyi kastettiğini çok iyi biliyoruz. Defalarca bunu yazdık. İmralı’daki Konuk kitabımızda da bu kavramı ne için kullandığını Abdullah Öcalan’ın bizzat ağzından çok önce vermiştim. Feti Yıldız da şehit yakınlarının avukatı olarak İmralı’da mahkemedeydi. Maksadı çok iyi bildiğinden “demokratikleşme” kastının altını çiziyor.

Bu sıra yoğun çalıştığı için dostumuz Feti Yıldız’la konuşma fırsatımız olmuyor. Konuştuğumuzda sözlerini daha da açmasını isteyeceğim.

Yazarın Diğer Yazıları