Medya Polemik

Medya Polemik
Medya Polemik

Ve Cellat Ağladı...

 

Her gecenin derin karanlığında o sesi dinleyin, vicdanınız kulak kabartsın...

 

*

 

Prof. Dr. Mehmet Haberal soruyor:
 “Suçum ne?..”
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ soruyor:
 “Suçum ne?..”
Mustafa Balbay soruyor:
 “Suçum ne?..”
Tuncay Özkan soruyor:
 “Suçum ne?..”
Doğu Perinçek soruyor:
 “Suçum ne?..”
Yalçın Küçük soruyor:
 “Suçum ne?..”
Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz soruyor:
 “Suçum ne?..”
Bilim adamları, yazarlar, ordu komutanları, kuvvet komutanları, yüzlerce subay, muhalif milletvekili, öğrenciler, öğretim görevlileri, avukatlar, bürokratlar, sıradan masum insanlar, kapatıldıkları demirlerin arkasından her biri soruyor çığlık çığlık:
 “Suçum ne?..”

 

*

 

Eğer bunun yanıtı olsaydı beş senedir verilecekti...
Ama yanıtı yok...

 

*

 

Sadece bir kin ve intikam karşısında vicdanın sustuğu yerdir orası...
Her ne kadar bu millet kendisi için canını ateşe atan yiğitlerini unutsa da... Dünyanın uzak ülkelerindeki vicdanlar bile acıyı hissedip soruyorlar her gün:
 “Suçları ne?..”

 

*

 

Strateji ortakları ABD’nin büyükelçisi dahi dayanamadı, önceki gün medyayı çağırıp  “Olanları anlayamıyoruz” dedi...
Kim anlıyor ki?...
 “Türkiye’nin işlerine karışma”  dediler adama...
ABD’nin bir tek çişe gitmelerine karışmadığı bu ülkede...
Utanmadan...

 

*

 

Sonunda...
Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM Başkanı, bakanlar, iktidarın milletvekilleri, sözcüleri, yüksek yargı başkanları...
Tümü birden yarattıkları canavarın dehşetini ve bir gün verecekleri kaçınılmaz hesabın korkusunu hissedip yakınmaya başladılar...

 

*

 

Aslında çocukların uyanıp babalarını aradıkları gecelerin koyu ağırlığı çatlattı hapishane duvarlarını...
Dört yıldır sevgililerin yanak silen avuçları parmaklıkları eğmeye başladı...
Çığlık zorladı demir kapıyı...
Kör vicdan dahi kıpırdadı...
Ve ağladı cellat...
Bekir Coşkun/Cumhuriyet

 

Başına taş düştü!

 

Ebe çantasını hazırladı;  “Türk Usulü Hitler”in doğumu yakın. Ebelik görevi Meclis’e yüklendi;  “Türk Usulü Başkanlık Sistemi” ile “Türk Usulü Hitler”in doğumunu birlikte yapmak için çalışıyor.
İkiz doğum olacak.
 Dün gazeteleri okudum.
Tayyip Erdoğan iktidarının ileri demokrasi getirdiğini savunan ve 2010 yılında yapılan referandumda da  “Yetmez ama Evet”  çi olduklarını ilan eden 4 önemli isim saydım.
Prof. Dr. Ergun Özbudun.
Prof. Dr. Mithat Sancar.
Yazar Nazlı Ilıcak.
Yazar Taha Akyol.
 Yeni doğumdan dehşete düşmüşler;  “Yetmez ama Evet”  çilikten  “Yetti Gayrı Hayır” deme noktasına gelmişlerdi.
(...)
Niçin?
Parti, Tek Adam’ın elinde.
Meclis, Tek Adam’ın elinde.
Adalet de Tek Adam’ın elinde.
Basın, zaten Tek Adam’in
elinde.
4 Kuvvet tek yapılıyor.
Tek Adam’a veriliyor.
Meclis’e sunulan Yüksek Yargıda Yapılacak Değişiklikler Paketi’nde;  “kuvvetler ayrılığı kuvvetler tekliğine” dönüştürülüyor.
Hukuk, hukukun elinden alınıyor. Hukuk, Tek Adam’ın eline veriliyor.
(...)
Geç oldu.
Ama uyandılar.
1923’de Osmanlı’dan kalma düzeni yıkıp kendi laik hukukunu getirerek;  “Savcıyı, Cumhuriyet Savcısı” yapan Mustafa Kemal  devrimine, bir Tayyip Erdoğan karşı devrimi yapıldı.
Karşı devrim hedefine yürüyor.
Kendi hukukunu getiriyor.
Cumhuriyet Savcısı’nın yerine Tayyip Erdoğan Savcısı’nı koyuyorlar. Böylece “Türk Usulü Başkanlık Sistemi ile Türk Usulü Hitler Yaratma Modeli’nin de hukuk altyapısı”  döşeniyor.
Bu ülkenin hukukçuları!
Halka ışık olmalı.
Yapılanı halka anlatabilmeli.
Yapılan felaketimiz olacak.
Necati Doğru/Sözcü

 

“Özel yetkili”ler açıklasın

 

Tuncay Özkan’la Mustafa Balbay (özellikle teröristlere kıyasla) ne suç işlediler ki tuvaleti odanın içinde, sıcak suyu akmayan bir karış odalarda, eşlerinden-çocuklarından ayrı, nadiren spor yapmalarına-telefonda konuşmalarına izin verilerek yıllardır ceza çektiriliyorlar? BU  “ÖZEL YETKİ”yi her kim vermişse o mahkemeler bunun sebebini, İmralı’daki durumla da karşılaştırarak ne zaman millete açıklayacaklar?
Ruhat Mengi/Vatan

 

Komutanlara her zamankinden daha çok ihtiyaç var

 

*  GÜNEY KIBRIS Türkiye’nin itirazına, hatta savaş tehdidine rağmen... Güney Kıbrıs, Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz yataklarını parsellere ayırdı. (...) Türkiye’nin şiddetle itiraz ettiği, kendisine de hak gördüğü Doğu Akdeniz’de, bugün artık karşısında sadece Güney Kıbrıs değil, Fransa, İtalya, İsrail ve Amerika var.
*  IRAK’TA DURUM GERİLİYOR Bu bölgede Türkiye ile Kürdistan müttefik, karşısında ise Merkezi Irak hükümeti ile onu destekleyen ABD var. Yani, Türkiye ile ABD bu bölgede de gölge savaşına başlamıştır.
*  KATAR-TÜRKİYE İTTİFAKI
Suriye olayında başından beri Esad rejimine karşı birlikte hareket eden Türkiye ile Katar arasında anlaşmazlık çıktı.
*  İSRAİL’İN SURİYE POLİTİKASI İsrail kaynaklarına göre, Suriye’de radikal İslamcıların sayısı artıyor. Ayrıca, Türkiye’nin kendi sınırında El Kaide’yi desteklediği yolunda çok sayıda haber ve yorum var. Bunlara, Rusya ile aramızdaki gizli çekişmeleri, son günlerde Yunanistan’a karşı yükselen söylemi, Avrupa Birliği polemiğini katmıyorum.
*  DONANMA Türk donanması, şu bu davalardan içeri alınan subaylar nedeniyle, firkateynlerine komutan bulmakta zorluk çekmektedir.
*  HAVA KUVVETLERİ Türk Hava Kuvvetleri’nde çok sayıda
pilot özel sektöre geçmek için istifasını verdi.
Bütün bunları alt alta yazdığımda, Başbakan Erdoğan’ın uzayıp giden mahkemelerle, tutuklamalarla
ilgili şikâyetlerini çok iyi anlıyorum.
Türkiye’nin bugünlerde, firkateynlerini götürecek komutanlara, uçaklarını uçuracak pilotlara, kara birliklerini sevk ve idare edecek tecrübeli ve kahraman komutanlara her zamankinden daha çok ihtiyacı var.
Ertuğrul Özkök/Hürriyet