Erdoğan seçime “Musul Gazisi” olarak mı girecek?

Türkiye ile ilgili gerçekleri ters yüz etmek, sıradanlaştı. Öyle ki Cumhurbaşkanı makamında bulunan, yani Türkiye’nin kuruluş felsefesini temsil etmesi gereken Tayyip Erdoğan, tarihi çarpıtmaların propagandasını yapmaktan çekinmiyor ve  “Çanakkale Zaferi’nden, İstiklal Harbi’nden sonra Türkiye’nin üzerine neredeyse bir ölü toprağı serpildi. 2002 yılında kolları sıvadık, 80 yılda yapılanların üç katını, dört katını, beş katını değişik alanlarda, 12 yılda ülkemize kazandırdık”  diye konuşabiliyor!
Neredeyse  “Cumhuriyeti biz kurduk, biz yücelttik ve yükselttik”  diyecek ama henüz oraya gelmedik! Bu sözü, hayalindeki Türk devleti olmayan  “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” ni kurabilirse söyleyecek herhalde.
***
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, ekonomisi sıfırın bile altındaydı. Ödenmesi gereken savaş borçları da vardı. Nüfus, savaşlardan, salgın hastalıklardan dolayı kırılmıştı. Buna rağmen,  “On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan”  denilebilecek seviyede büyük bir kalkınma hamlesi başlatıldı. Atatürk döneminde Türkiye uçak fabrikası kurmuş bir seviyeye geldi. Türkiye’nin bugün bile kendi markası ile değil uçağı, otomobili bile yok! Tayyip Bey, Türk markası bir otomobili 13 senedir yaptıramadı! 
Yine de Türkiye, dünyanın on yedinci büyük ekonomisi ve G-20 üyesi ise bunu Atatürk döneminde kurulan ekonomik, siyasi ve hukuki alt yapıya borçludur. Bunu inkâr etmek, kimseye bir paye vermez! Hani Dündar Taşer’in dediği gibi,  “Everest tepesi Gor çukurundan yükselmez, Himalaya gibi bir zeminden yükselir...”  
***
Atatürk’ün yaptıklarını yıkıp, yeni bir devlet kurmak için bu söylemler yetmez! Ne gerekir peki? Atatürk’ün kudretine sahip olabilmek için, onun gibi bir savaş kahramanı ve hatta Gazi de olmak gerekir! Belki o zaman 400 milletvekili de alınır, o kudrete de sahip olunur diye ümit ediliyor olsa gerek. 
Bunun için yakın gelecekte bir fırsat var mı peki? 
Var! Bilgiyi de, iki-üç bin IŞİD militanına Musul’u terk ederek kaçan Vali Nuceyfi, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada,  “Türkiye’den gelen askeri uzmanlar, güçlerimize kamplarda askeri eğitim veriyor. Türkiye’nin Musul operasyonuna katılıp katılmayacağı, koalisyon güçleriyle yapacağı görüşmelere bağlıdır” diyerek verdi.
ABD de Türkiye’yi bu harekâtın kara gücü olmaya zorluyor. Tabii seçimlere kadar! 
ABD bu kadar harcamayı, Türkiye zaten kendisine ait olan petrol bölgesini, yeniden fethetsin diye yapmadı! ABD’nin meselesi, ilan edilecek Kürt devletinin Akdeniz’e kadar ulaşması... Böylece, İsrail’in hem sermaye ile hem de askeri ve sivil uzmanları ile bilfiil yönetmekte olduğu Barzani devletinin, Türkiye’nin büyümesini engellemesi sağlanacak! Bunu da AKP iktidarını kullanarak kozmik bilgilerini elde ettikleri Türk ordusuna yaptırmaya uğraşıyorlar. 
Nitekim Nuceyfi, “Operasyon önümüzdeki ay olabilir. Daha fazla gecikmesini istemiyoruz”  diye konuştu! İşte o zaman belki Tayyip Erdoğan’a  “Gazi”  unvanı da verilebilir!
***
Erdoğan, sanki Oslo’dan itibaren PKK’yı Kürtlerin temsilcisi olarak kabul ederek masaya oturan kendi memurları değilmiş gibi, 30 yıl öncesinin   “Kardeşim neyin eksik senin? Bir Kürt olarak sen bu ülkede cumhurbaşkanı oldun mu, oldun...”  gibi beylik laflarını kullanıyor. Sayesinde bu yaklaşımların artık kıymeti harbiyesi kalmadı!
Erdoğan, sonunda  “Benim derdim, bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye de öyle yönetilmelidir”  diyor ki asıl sorun da bu zihniyet zaten! 
Anonim şirket, milli ve stratejik değerleri de  “ülkemi pazarlıyorum”  diye kullanır. Tıpkı Tayyip Bey’in kullandığı gibi...

Yazarın Diğer Yazıları