Ermenilerin yaptığı katliamları da unutmayalım!

Dikkat edilirse, önce sözüm ona “Arap Baharı”, sonra Libya faciası, Mısır ihtilali ve Suriye kargaşası, Ermenilerin Azerbaycan’da yaptıkları katliam ve 2015 senaryolarını ne yazık ki unutturuyor.
Tabii ki unutulanlar arasında, Irak’ın ve Suriye’nin Kuzeyi’ndeki soydaşlarımız yer alıyor.
Unutturulmak istenen gerçeklerin başında Azerbaycan’ın, Karabağ bölgesinde yaşadığı katliam
geliyor.
Bu Ermeni katliamının, yalnızca Azerbaycan halkına değil tüm insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğu kabul ediliyor.
Karabağ’da Ermenilerin Türklere yaşattıklarının Somali, Mali, Irak, Libya, Mısır ve Suriye’de yaşananlardan hiçbir farkının olmadığı da biliniyor.
Üstelik, Karabağ’da yalnız soydaşlarımız öldürülmemiş, canlarını kurtaranlar da, evlerinden barklarından olurlarken, topraklarının dışına zorla çıkarıldıkları da yaşanan gerçekler arasında yer alıyor.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, AGİT’in bütün kayıtlarına ve kararlarına rağmen, Ermeniler Karabağ’da işgallerini inatla sürdürüyor.
Dünyanın umursamazlığı bir yana, bizim de bu alanda dişe dokunur pek bir girişim yapmadığımız biliniyor.
Karabağ trajedisi ortada dururken; Ermenilerin, dünyaya yutturmak istedikleri senaryo, sözde Ermeni soykırım yalanının yüzüncü yıldönümünü kapsıyor.
Ermeni diasporası inat ve ısrarla dünyanın dört bir tarafında bu alanda akıl almaz yalanlarla süslü çalışmalar yapıyor.
Türkiye’nin ve Türk dünyasının başına çorap örmeye yeltenen bir avuç yalancı Ermeni, Karabağ’da yaptıkları gibi 2015’te dünya kamuoyunu bir oldubittiye getirmeye çalışıyor.
Ne var ki Türk hükümetinin çok acil önlemler alması ve karşı girişimlerle, Ermeni yalanlarını protesto etmesi gerekiyor.
Her ne kadar, ABD, şimdilik durumu idare ediyorsa da, 2015’te dünyada bu konuda yani aleyhimize büyük patlamalar bekleniyor.
Geç kalmadan, Ermeni yalanına karşı her türlü önlemi almak ve 2015’te beklenen patlamaya engel olmak öncelikli görevimiz oluyor.

 


***

 


“Mısır’da şu oluyor, Suriye’de bu oluyor
buna seyirci kalamayız” teranelerinin ve gayretlerinin “boşa” gittiği
görülüyor.
Üstelik, bu gibi “hassas” gelişmelerle, varını yoğunu koyarcasına uğraşma yerine, sonu “toprak istemeye” kadar uzanan 2015’e yönelmenin tam zamanı yaşanıyor.
Ermeni yalanına karşı mücadele etmek ve 2015’i “sabote etmek”, belki de iktidarı yaşadığı kâbustan kurtaracak, “manevraların” başında geliyor.
Ardı ardına yapılan “Suriye değerlendirmeleri” veya “Orta Doğu’da son durum” toplantılarının yerine 2015’e karşı neler yapılabilir, ne önlemler alınabilir, uluslararası girişimlerimiz ne olabilir gibi acil brifinglerin düzenlenmesi akla gelen ilk önlemler oluyor.
Ayrıca, Ermeni diasporasının gün geçtikçe, ortaya attığı yalanları kuvvetlendirmeye çalışacağı bu arada muhtemel gösterilerin yanı sıra, “Büyükelçilik” lerimize saldırıda bulunabilecekleri ihtimali de bulunuyor.
Ermenilerin, ellerinde soykırım yapıldığına dair “geçerli” bir mahkeme kararı bulunmadığını hatırlattıktan sonra bazı önemli ayrıntıları da belirtmemiz gerekiyor.
ABD’nin eski Başkanlarından Ronald Reagan’ın yaptırdığı geniş bir araştırma sonunda Türklerin soykırım yapmadıkları tespit edildiğinden hiçbir ABD Başkanı Türkler soykırım yaptılar diyemiyor.
Öte yandan, Ermenilerin ısrarla arşivlerini açmadıklarını buna mukabil Türk arşivlerinde isteyen herkesin araştırma yapabileceğini, bütün dünya kamuoyuna duyurmamız öncelikli yer alır.

Yazarın Diğer Yazıları