Koronaya yakalanan doktor yoğun bakımda yaşadıklarını anlattı

Koronaya yakalanan doktor yoğun bakımda yaşadıklarını anlattı
Erzurum’da, korona nedeniyle yoğun bakıma alınan, zorlu bir tedavi sürecini atlatan üyesi Dr. İbrahim Hakkı Tör (37), yaşadıklarını anlattı. Dr. Tör, " Çevremdekilerle iletişime geçmek istiyordum ama sesim çıkmıyor, nefesim yetmiyordu. Vasiyetimi yakın dostuma gönderdim. Taburcu olduğumda ilk işim ağır çöküntüyle yazdığım vasiyeti yırtmak oldu." ifadelerini kullandı.

Erzurum’da koronaya yakalanan doktor İbrahim Hakkı Tör yoğun bakımda yaşadıklarını anlattı

Erzurum Şehir Hastanesi''nde görevli Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı ve Başhekim Yardımcısı öğretim üyesi Dr. İbrahim Hakkı Tör, 28 Kasım 2020 tarihinde koronaya yakalandı. Evli ve 2 çocuk babası Dr. Tör, sağlık durumunun ağırlaşması üzerine yoğun bakıma alındı.

Hayatını kaybedeceğini düşünen Dr. Tör, başta çocuklarının geleceğine ilişkin planlarını yazdığı vasiyetini en yakın arkadaşına gönderdi. Bir haftalık yoğun bakım sürecini atlatan Dr. Tör, servise alındı. korona virüsü yenen İbrahim Hakkı Tör, sağlığına kavuştu.

Yaşadıklarını anlatan Dr. Tör, anne ve babasından hastalığını sakladığını belirterek eşi ve çocuklarının zor günlerden geçtiğini söyledi. Sağlıkçı olduğu için yoğun bakımdaki hastaların çektiği sıkıntıları ve son nefeslerini verirken yaşanan güçlüğü çok iyi bildiği için durumunun kötüye gitmesiyle psikolojisinin bozulduğunu anlatan Dr. İbrahim Hakkı Tör, taburcu olur olmaz ilk iş olarak vasiyeti yırttığını ifade etti. Pandemi sürecinde ailesinden uzak kaldığını ve hastalığa yakalanınca daha çok özlem duyduğunu anlatan Dr. Tör sırası gelenlerin beklemeden aşı olması gerektiğini söyledi.

“EŞİME HER ŞEYE HAZIRLIKLI OLMASINI SÖYLEDİM”

Ölüme çok yaklaştım diyen Dr. Tör, yoğun bakım sürecinde yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı:

"Kovid-19 salgını başlarda belirsiz süreçti. Bu süreçte temaslı olduğumuz için ailemizden uzakta misafirhanelerde kalıyorduk. Annemden, babamdan, eşimden, çocuklarımdan uzak yaklaşık 3 ay geçirdim. Balkondan çocuklarımı görüp el sallıyordum. 28 Kasım 2020''de halsizlik hissetim ve test verdim. Sonuç pozitif çıkınca hastanedeki odamdan hiç çıkmadım. Kendimi izole ettim. 9 gün çok iyiydim. 9 gün sonrasında kontrol testi verdim ve pozitif çıkınca moral olarak çöktüm ve o beni çok etkiledi. 10''uncu günün sabahında kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Ateşimi ölçtüğümde 41 dereceydi. Hemen acile geldik. Çekilen tomografiyle ciğerlerimde ciddi tutulum vardı. Solunum sıkıntısı oluştu. Oksijen saturasyonum normal değerin bayağı altındaydı. Bir hafta yoğun bakımda kaldım.

Mekanik ventilatör dediğimiz makineye bağlamanın kıyısından döndüm. Yatarken bile hareket edemiyordum. Hareket ettiğim an nefes darlığı kalp çarpıntısı oluşuyordu. Hiçbir ihtiyacımı karşılayamaz oldum. Sırt ve bacak ağrılarıyla uykusuz geceler geçirdim. Telefonu elime aldığımda yaklaşık 500 cevapsız çağrı vardı. Çevremdekilerle iletişime geçmek istiyordum ama sesim çıkmıyor, nefesim yetmiyordu. Görüntülü de olsa iletişim kurmak moral açısından çok iyi oluyordu. Yoğun bakımdaki ilk 3 günüm çok kötü geçti. Oksijen maskesini çıkarınca saturasyon değerlerim çok düşüyordu ve kalp atışım 200''lere kadar çıkıyordu. Hastalardan bildiğim süreç olduğu için daha da kötüleşeceğimi tahmin ediyordum ve vasiyetimi yazmaya karar verdim. Eşime her şeye hazırlıklı olmasını söyledim. Beklenmedik bir şey olursa makineye bağlanırsam ya da yoğun bakımdan çıkamazsam kime ne kadar borcum olduğunu, nelerimin olduğunu, neleri yapıp neleri yapmamaları gerektiğini özellikle çocuklarımın eğitimine çok önem verilmesini istedim. Bu vasiyeti yakın bir dostuma gönderdim. Taburcu olduğumda ise ilk işim ağır çöküntüyle yazdığım vasiyeti yırtmak oldu."

“ÇEVREMDEKİ HERKESİ AŞI OLMALARI KONUSUNDA UYARIYORUM”

Korona virüsün hem bedensel hem de duygusal olarak kendisini çok yıprattığından bahseden Dr. Tör, "İnsan çöküyor. Normal şekilde almanız gereken havadan mahrum kalıyorsunuz. Bu süreci çok iyi bilen yoğun bakımda çalışan bir doktor olarak sürecin nasıl sonlanacağını bile bile o yolda gidiyorsunuz. Evet zor bir süreçti. Benim kızlarım çok küçük, biri 3 diğeri 6 yaşında. Zaman zaman akıllarına gelince bir şey mi olacak? korkusu hep akıllarında. Tekrar rahatsızlanırım diye hastaneye gelmeme izin vermiyorlar. Yoğun bakımın il günü ve servise alınınca kızlarım ve eşimle görüntülü konuştum. Bu süreçte eşim bütün yükü her şeyiyle sırtlandı. Ben ona "Bir şeylere hazırlıklı olman gerekiyor, güçlü olman lazım" dedim. Dışarıdan bakıldığı gibi değil. Her şeyi canlı yaşıyoruz ama yansıtamadığınız zamanlar oluyor. Güçlü durmak zorunda kalıyorsun. Bu süreçte akılda kalan asıl önemli şey sizi sevenlerin dudaklarındaki dualar size bakışlarındaki o umut ışığı oluyor. Gerçekten çok duygusal bir süreç. Hastalıktan sonra hemen iki doz aşımı yaptırdım. Sağlıkçı arkadaşlarımdan aşı olup da pozitif olanlara rastladık ama kronik rahatsızlıkları olmasına rağmen hafif atlattılar. Yoğun bakımda tedavi olana rastlamadım. Çevremdeki herkesi aşı olmaları konusunda uyarıyorum" ifadelerini kullandı.

İlgili Haberler