Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Coşkun ÇOKYİĞİT
Coşkun ÇOKYİĞİT

Festivaller için hayat öpücüğü

Ülkemizde her bahar kır çiçekleri misali festivaller kapılarını açmaya başlar. sadibey.com internet sitesinde Türkiye’de gerçekleştirilen festival listesine baktığınızda başınız döner. Tekrarlar dururum, eskiden her ilin, ilçe ve beldenin meşhur tarım ürünü hasadı sırasında mahsul festivalleri yapılırdı. Kiraz, domates, şeftali, sarımsak, karpuz, portakal çiçeği gibi; bir kısmı hala devam etse de yerlerini hızla kültür sanat içerikli etkinlikler almaya başladı. Bunda Avrupa Birliği’ne girermiş gibi yapmaların etkisi olmuştur ama bana göre daha çok her şehre bir üniversite kurulduktan, ülkemiz okuryazar kitlesi lise mezunu takıntısından kurtulup lisans düzeyine çıktıktan sonra etkinliklerin niteliği de “lisans”lanmaya başladı. Çünkü lise diploması demek “kasabalı” olmak bu da bir sanat seviyesinde amatörlük demektir. Üniversiteli olmak ise “şehirli, Medineli” kısaca “medeni=uygar” olamaya denk gelir ve sanatın algı seviyesi “lisans” diplomasına denk düşer (aslında istatistik olarak öyle olmasa bile öyle kabul edilir).

Belgesel bölümüne beni jüri üyesi olarak davet eden, 9-11 Mayıs tarihlerinde yapılacak 4. Sinop Film Festivali 2025’in bahar festivallerinden biri. Etkinliğin yönetmeni İzzet Arslan ve meslektaşım Neşe Karatay’dan aldığım bilgiye göre dört yaşındaki mini festivale, “Hayat” filmi ile Türkiye’nin Akademi Ödülü Oscar’ına aday adayı olan yönetmen Zeki Demirkubuz ile “Derun” filminde rol alan Hatice Aslan ve filmin yönetmeni Müge Uğurlar da katılacaklarmış. Eh! Daha ne olsun? Türk sinemasının iki büyük isminin “hayat öpücüğü” bu festivali yaşatmaya yeter!

Kültür Sanat festivalleri için lazım olan şey, bir espri çerçevesinde ifade etmiş olsam bile gerçekten bir “hayat öpücüğü”dür. Bu bazen butik bir festivale profesyonel katkı olabilir, bazen siyasetin gölge etmemesi olabilir, bazen devletin maddi ve manevi desteği olabilir ama en çok da bu katkıyı yüksek standartlara sahip sanat eserleri sağlar. Tabi Türk gençliğinin diplomalıları, kasaba düzeyi ortalamasını işaret eden lise diplomasından, şehirliliği ifade eden lisans diplomasına yükseldikçe, alaylı sinemacılar yerine sahayı okullu sinemacılar doldurdukça bu katkının niteliği artacaktır.

Bu arada, uzun yıllar takip etmeye çalıştığım büyük festivaller arasında yer alan onursal başkanlığını Zeydan Karalar’ın yaptığı 32. Adana Altın Koza Film Festivali’nin bu yıl “22-28 Eylül 2025” tarihleri arasında yapılacağını öğrendim. Gelen bilgide sadece festival düzenlenecek tarihlerin verilmiş olması sebebiyle Uğur Yüksel’i arayarak 32. Festivalde nasıl bir program oluşturulacağını, ne gibi sürprizler düşündüklerini sordum. Yüksel, bir iki haftaya kadar sosyal medya üzerinden yarışma duyurularını paylaşacaklarını, sürprizler ve program hakkında bilgi vermek için daha erken olduğunu söyledi.

Bir başka bahar festivali haberi daha aldım. Sanata “hayat öpücüğü” sadece Türk festivallerinden gelmiyor. Fransa sinemacılarının köklü festivali Cannes bu yıl bir Türk belgeseli olan “Kuru Dönem” belgeseliyle yapımcı Emre Yalgın ve yönetmen Nihal Atasoy’u, “Spotlight Projects” bölümünde ağırlayacak. Emre Yalgın, belgeseli hakkında şunları söyledi: “Kuru Dönem, çocuk sahibi olamayan bir çiftinin hikâyesini anlatıyor. Besicilikle uğraşan çift geçimlerini sağladıkları ineklerinin hamileliğini kendi çocuklarıymış gibi görmeye başlar. Bu süreçte hayvanlarıyla saplantılı bir bağ geliştirerek varoluşsal bir yolculuğa çıkarlar. Diğer yandan belgeselin, toplumsal dönüşüm, yalnızlık ve ebeveynlik temalarına odaklanıyor. En önemlisi, Cannes Film Festivali’nin belgesel bölümünde uluslararası sektör temsilcileriyle buluşacak olmamız.”

İşte bu: Festivallere “hayat öpücüğü” vermek lazım ki, festivaller de bağımsız sinemacılara hayat öpücüğü verebilsin!

SİNOP’TA YARIŞANLAR

Yönetmen Hacer Koç Yıldız, akademisyen Doç. Dr. Ahmet Oktan ile beraber ben, Ulusal Belgesel Film Kategorisi jüri üyeleri olarak Fatih Diren’in “Baletler Köyü”, Musa Ak ve Hasan Basri Özdemir’in “Bir Orkestranın İzinde”, Ömer Faruk Çetin’in “Muzaffer”, Aybüke Avcı’nın “Domates Biber Depresyon” ve İlkay Nişancı’nın “Zamanın Kıyısında Sınav” belgeselleri arasından bir seçim yapacağız.

TRT Sinema / 12 Punto Festival Koordinatörü Esra Demirkıran, Akbank Kısa Film Festivali Direktörü ve Yönetmen Selim Evci ve Oyuncu Melisa Şenolsun’un jüri üyeliğini yapacağı Ulusal Kısa Film Kategorisinde ise “Aç Açına” (Ahmet Toğaç), “Bir Aile” (Murat Çetinkaya), “Hayaller, Umutlar ve Dönen Yunuslar” (Adil Burak Aydın), “Mükemmel” (Ece Dizdar), “Neredeyse Kesinlikle Yanlış” (Cansu Baydar) isimli filmler yarışacak.

Yazarın Diğer Yazıları