“Gelen gidiyor, doğan ölüyor!” diyorum

Eskiden seçime başlamadan önce:

Adalet Bakanı…

İçişleri Bakanı…

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı istifa ederlerdi.

Bugün görevlerine devam ediyorlar.

*

Benim için mesele istifa edip etmemeleri meselesi değil.

Burada esas mesele ahlakidir.

Hem ahlaki…

Hem eşitlik ilkesini koruma…

Hem de adalet anlayışına leke düşürülmemesidir.

*

Bir kişi hem bir partinin genel başkanı hem Cumhurbaşkanı olabilir.

Bugün için yasaldır.

Ancak ahlaki midir?

Cevabını siz verin!

*

Evet, her cumhurbaşkanı, göreve başlamadan önce yemin ediyor ve yemin sonrasında göreve başlıyor.

Buna rağmen, partili cumhurbaşkanının, Cumhurbaşkanı sıfatıyla görevini yaparken, bir parti lideri olarak davranması… ya da davranma ihtimalinin olması, bu sistemin en önemli rahatsız edici noktası olsa gerek.

Öyle olunca da ister bugünkü Cumhurbaşkanı olsun…

İsterse de -bu sistemle- bundan sonraki seçilecek Cumhurbaşkanları olsun, ne kadar yemin ederlerse etsinler, özellikle de ‘Tarafsızlık ve eşitlik’ ilkelerini hayata geçiremeyeceklerdir.

Bugün Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin uygulanmasında görülen aksaklık budur.

*

Öyle olunca da daha önceleri de hep tartışıldığı, yazılıp çizildiği gibi bu sistem bugün ve bundan sonraki dönemler için de her anlamda sıkıntı yaratacak, yaratmaya da devam edecektir.

Çünkü “İnsanı yücelt ki devlet yücelsin!” anlayışı ya da felsefesi, bu sistemde geçerliliğini yitirmiş gibi görünüyor.

Ayrıca da bugünkü seçim dili; insanı aşağılayıcı ve insanı yok sayıcı bir dil olarak karşımıza çıktı.

*

Hani diyorum ki; bu dil, biraz daha naif kullanılmış olsa…

Biraz daha espritüel…

İğneleyen, ama acıtmayan…

Kızdıran, ama aşağılamayan söylemler olsa…

*

Bir de devlet seçime karıştırılmasa…

Adil…

Adaletli…

Eşit şartlarda yapılan bir yarış olsa…

Sonra da kim kazanırsa kazansa, sonuçta ülke kazanmış olsa…

Ama makamlara ve makam sahiplerine halel getirilmese, diyorum.

*

“Bu milletin her bir ferdi birbirine muhtaçtır” diyorum…

“Gelen gidiyor, doğan ölüyor..” diyorum.

“Bu ülke hepimizin.” diyorum.

“Aynı bağın gülleriyiz.” diyorum.

“Gelecek kuşaklara iyi anılar, güvenilir yarınlar bırakalım.” diyorum.

“Beddua değil, dua etsinler arkamızdan.” diyorum.

*

“1 Nisan 2024 günü ülkede topyekûn bahar şenliği yapsak, birbirimizden farklı düşünsek, ama birbirimizi ‘Şucu’, ‘Bucu’ diyerek ötelemesek… aşağılamasak” diyorum.

*

Başka da bir şey demiyorum!

Yazarın Diğer Yazıları