Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Güç rüzgârda mı, pervanelerde mi?

Siyaset çarşısının beklenmedik şekilde altüst olmasının ardından ortaya çıkan belirsizlik ile birlikte yıllardır el üstünde tuttukları iktidara 'kıyısından köşesinden' dokundurmaya kalkışanlar da ne yapacaklarını şaşırmış haldeler.

Kimi mızmızlanıyor, kimi 'hırlama' kıvamında; "ya sabır" çekeni de var, 'Silivri' korkusu yüzünden 'her şeyi toz pembe gösterme' çabası içinde olanı da.

Hasılı her müşteriye uygun mal mevcut.

'Kızılın' ve 'yeşilin' tüm tonlarından harmanlanan, genetik kodları Washington'da ustaca tasarlanan bir oluşumun düştüğü zavallılığa bakın.

Arkanızda dünyanın yegane süper gücü, önünüzde memleketin bütün imkânları, 'gemiciği' bir türlü salimen kıyıya ulaştıramıyorsunuz.

Hayır, bu tespit bize ait değil.

Bu yargıya sahip olanlar, zamanında iktidar sahiplerinin sırtlarını sıvazlayıp "Yürü koçum, kim tutar sizi" diye ayar verenler.

Tamam, yürü de nereye kadar?

İhtirasın belli bir sonu yok ki; siz 'bir' diye buyuruyorsunuz, adamlar 'beş' adımı birden atmaya kalkışıyor.

Siz "Sat" diyorsunuz, adamlar bırakın elde avuçtakini, 'memleketin yarınlarını' bile ipotek altına aldırıyor.

Siz "Yık" diyorsunuz, adamlar hızlarını alamayıp 'camilere' bile balyoz sallıyorlar.

İşin özünde 'müteahhitlik' var ya, en çok hoşlarına gideni de bu son emir.

***

İktidar sahiplerinin yelkenine 'rüzgâr' pompalayan ve ömr-ü hayatı adeta bir fırıldak gibi "dön baba dön" şeklinde görüntü veren kalem erbabından birinin son ifşaatını duyunca katıla katıla gülmekten kendini alamıyor insan.

Çekip gidesi varmış buralardan hazretin.

Polisin bölücü eşkıya takımının şehirli kanadına yönelik düzenlediği operasyonlarda 'çok kaba' davranması 'kanına dokunuyormuş' adamcağızın.

"Biz bunları böyle bilmiyorduk" demeye getiriyor; hatta bir adım ilerisi, bunlar ile vakt-i zamanında 'daha özgürlükçü bir dünya kurma' anlamında kol kola girdiklerini, ancak yolun yarısında 'tekerin taşa takıldığını' ima ediyor.

Keza bir başkası, 'müskiratın men'ine' dair uygulamaların ayyuka çıkmasından bahisle, "Neyin peşindeler?" mealinden yaygarayı basıyor.

Bu ve benzeri yakınmalar çarşıdaki homurtuyu yükseltirken, insan kendine soramadan edemiyor:

 "Sahi bunlar, bir şekilde iktidar olmuş, geçmişle husumetli güruhun mürebbiyesi olarak mı görüyorlar kendilerini?" 

Öyleyse yanarız hallerine; eğer öyle değil de "Ortak bir hedef için yola çıktık, sonra kazık yedik" diye bir düşünceleri varsa, işte orada "Durun" demek gerekiyor.

***

Durun bakalım bre tosuncuklar; zira sizler bu yıkım ekibinin asla ve asla 'olmazsa olmaz' parçaları değilsiniz.

Türk devletini 'dönüştürme', Türk milletini 'başkalaştırma' sürecinin 'geçici' bir döneminde ve 'lokal' bir takım işler için görevlendirildiğinizi dünya alem biliyor.

Her seferinde hacıyatmaz misali 'gücün yanında' konumlanıp, 'rüzgâra yön verebileceğinizi' sanmak boyunuzu aşan bir iddiadır.

Her şeyden önce insanın 'haddini' bilmesi ve 'kendisi için çizilen alanda' oynaması gerekir ki 'göbekten' bağlı olduğunuz 'talimatnameler' buna işaret eder.

Bakın, yüzde yüz 'Amerikancı' oldukları halde sırf kendilerini kamufle edebilmek adına bu talimatnamelerden 'bazılarına' burun kıvıranların hali ortada.

Üstelik büyük patron onların yerine 'öyle isimler' ikame etti ki tabloyu göz önüne getirince "Bu eşyanın tabiatına aykırı" diyesi geliyor insanın.

Oysa değil; maksat eğer 'bir yükü birinin sırtına verip de derenin karşı kıyısına geçirmek' ise o kişinin kendisini 'ne olarak tanımladığı' hiç de önemli değil.

Son 15 yıldan çıkan hakikat bu.

Ne yazık ki bizler 'detaylara' takılıp kalıyoruz; işin inceliklerini çözme, 'oyun içinde ne tür oyun var', onları görme merakına kapılıyoruz.

Oysa tablo izah gerektirmeyecek şekilde açık.

***

Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında belli ki Türkiye bir yerden 'bir başka yere' taşınacak.

Bu aşamada yükü sırtlanacak olanların 'niteliği' değil, vaziyetin farkına varıp "Hop kardeşim, nereye gidiyoruz?" diyebilecekleri ürkütmeyecek tıynette olmaları yeterli.

Şimdi trafik hızlanmışken, birileri 'kazık yemenin' acısı ile ortalarda dolaşıp, çelme takarak taşıma işini aksatma sevdasında.

"Geçmiş olsun" demezler mi?

 

Yazarın Diğer Yazıları