Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Hayal kırıklığı yaratan isimler!

İlhan Kesici: Tam on yıldır kendisine büyük lider muamelesi yapıyor. Öyle ki televizyondaki program davetlerine bile tek başıma olursam gelirim diyor. Bu sebeple yakın geçmişte Ruhat Mengi’nin ısrarlı program davetlerini hep geri çevirmişti. İlhan Kesici kendi Başbakanlığının ülkeye lütuf olacağını düşünür, lakin bu yönde zerre bir riske girmez, çaba harcamaz ve her şey kendiliğinden olsun ister. CHP’de son 4 yılda yaptığı bütçe konuşması dışında AKP hakkında tek eleştirisi duyulmamıştır.Yıllar yılı merkez sağ’a lider olacağım diye onlarca kişiyi peşine takmış ve hepsini ortada bırakmıştır. İlhan Kesici siyaset yaşamımızda tam bir hayal kırıklığıdır.

Abdüllatif Şener:
AKP’den niye ayrıldığı 4 yıl geçmesine rağmen hâlâ belli olmamıştır; zira AKP’ye somut, tutarlı ve iz bırakacak bir eleştiri getirebilmiş değildir. Büyük iddialarla partisini kurmuş, akabinde büyük heyecanlarla ittifak işine soyunmuş, ama kendisi örneğin DP-BTP ittifakına dahil olacağına Sıvas’tan bağımsız aday olmuştur. Hayal kırıklığı yaratmıştır.

Rıfat Hisarcıklıoğlu:
Son 5 yıldır merkez sağ’ın liderliğine adı en çok yakıştırılan isimdir.Dahası aslında kendisinde böyle  bir özlem de mevcuttur, lakin ne hikmetse evet diyememiş, kollarını sıvayamamıştır. Hisarcıklıoğlu’nun bu tereddüdü onun AKP’nin ceberutluğundan korkması yani kişisel olarak üzerine gelmesinden ürkmesi olarak yorumlanıyor. Bu doğru ise yani Rıfat Bey böyle bir  riske bile giremiyorsa, ondan zaten lider olmaz. O da siyaset adına hayal kırıklığıdır.

Ramiz Ongun:
MHP’ye Genel Başkan adayı olalı beri tutarlı ve güven veren bir fotoğraf sunamamıştır. Önce MHP’de Bahçeli ile kanlı-bıçaklı olmuş, akabinde MHP delegasyonunda başlattığı imza toplama işini eline-yüzüne bulaştırmış, devamında da yanlış yollara sapmıştır. Son olarak mebus olma adına AKP ve Erdoğan’la yakınlaşması imajına gölge düşürmüş ve siyaseten kendini tamamen tüketmiştir..Ongun da tek kelime ile hayal kırıklığıdır.
Mehmet Ali Bayar: Kendisini ikinci Menderes ve Demirel olmaya hazırlayan ve  siyasete girişte o yönde mesajlar veren Mehmet Ali Bayar da ümit olabilecekken kendini tüketen isimlerden biri olmuştur. Geçmişteki Şemsiye partisi macerası ve sonrasında DYP’deki serüveni hiç iyi izler bırakmamıştır.

Mustafa Sarıgül:
Kredisini tam olarak tüketmiş değildir ve seçim bölgesinde fenomendir ancak lider diye karar aldığı an geri dönmeyene denir. Oysa Sarıgül  hareketine start verip epey yol aldıktan sonra birden tornistan yapmış ve kendisine omuz veren büyük bir kesimi ortada bırakmıştır. Mustafa Bey imaj olarak güven bağlamında zemin kaybetmiştir.

Numan Kurtulmuş:
Kişisel kaliteleri olarak değil ama politik taktik ve stratejileri bağlamında Numan Bey de hayal kırıklığı yaratmıştır. Kurtulmuş sabretseydi ve etrafının dolduruşuna gelmeyip bekleseydi, bugün SP ya da Milli Görüşün başında olur ve müthiş bir sinerji yaratırdı.SP’den ayrılışı havasını kırmıştır.

Ahmet Kutalmış Türkeş: Babasının ömrünü verip inşa ettiği MHP’nin varlığına rağmen oğul Türkeş’in AKP’den aday olması, hayatı boyunca üzerine yapışan yafta olacaktır. Kutalmış Bey’in AKP adaylığı babanın kemiklerini sızlatmaktadır.



YALAKA YAZAR
Botokslu ve Jöleli’nin dönüş hikâyeleri

Jöleli namıyla maruf Yiğit Bulut medyada yeni yetmedir, damat kontenjanı ile Doğan Medyasına girdi. Eski eşi Sema, Aydın Doğan’ın öz yeğeni  olmasaydı, Jöleli Doğan Medya’nın yanından bile geçemezdi.
Jöleli, Doğan Medya’da çalışmanın ve muhalif durmanın avantajı ile öne çıktı ve kısa zamanda tanındı..Ne var ki Ergenekon’dan cezaevine girebilirim korkusu ile bütün çizgisini ve inancını terk edip anında çark ederek ne menem zaafların çocuğu olduğunu ispatladı.
2007 seçimlerinde  hem MHP hem de CHP’den üstelik aynı anda aday olma teşebbüslerinde bulundu ki bunun canlı tanığı şimdi MHP Kocaeli’den birinci sıra  milletvekili adayı olan Lütfü Türkan’dır.
İşte bu Jöleli zoru görünce Tayyip Erdoğan’ın gözlerine daldı ve oradan emperyal vizyonlar çıkardı.
Jöleli, damat kontejanı ile tesadüfen yükseldi, lakin hak etmediği için bir anda başaşağı oldu.Yiğit Bulut eğer çizgisinde tutarlı olsa ve hele bir de Ergenekondan içeri girseydi emin olun siyaseten devleşirdi.
Göreceksiniz AKP gittiği gün bu arkadaş geldiği yere ışınlanacaktır...
Gelelim Botokslu Nazlı Ilıcak’a?
Onu hakkında kitap yazacak kadar tanırım.
Özel yaşamını da yakından bilirim.
Beraber umre yaptığım rahmetli Kemal Ilıcak da uzun uzadıya anlatmıştı onu bana!
Önce bir hususun altını çizeyim: Nazlı Hanımın aslında dik bir tarafı vardır, lakin son dönem oğlunu korumak adına yalpalayıp duruyor.
Daha önce de yazdım; Mehmet Ali Ilıcak MİT eski Müsteşarı Şenkal Atasagun’un ilk şemasına göre Ergenekon mensubu.
İşte Ilıcak oğlunu korumak adına şimdi Şamil Tayyar’ın boşalttığı Ergenekonun  medyadaki savcılığına talip.
Tabii sadece oğlu da değil.
Ilıcak’ın son yani üçüncü eşi Emin Şirin de halen Ergenekon’dan yargılanıyor.
Şimdi insafla sorgulayın, kocası ve oğlu Ergenekoncu, kendisinin güya azılı Ergenekon muhalifi olması akla yatkın mıdır? Belli ki Ilıcak oğlunu ve eski eşini korumak adına o rolü oynuyor.
Gelelim siyasi yönüne:
1996’da Mesut Yılmaz’a  gazetecilerin önünde açık ve net olarak  “Ben sizin yalakanızım” diyen Ilıcak, kısa bir süre sonra RP ile niye mi kolkola girdi?
Mehmet Ali Ilıcak’ın  talepleri Yılmaz tarafından yerine getirilmedi de ondan!
Dolayısı ile Ilıcak’ın muhafazakâr cenaha çarkı aslında intikam almak adınadır.
Girin arşivlere bakın; 1980’li yılların sonlarında Adnan Oktar’a bu ülkede en azgın muhalefeti Nazlı Ilıcak’ın yaptığını göreceksiniz.
Son bir bilgi:
Tayyip Erdoğan Ilıcak’ı hiç sevmez ve onu Abdullah Gül yanlısı olarak görür. Nitekim iki ay önce Ilıcak Başbakan’a “Aday olayım mı?” diye mesaj göndermiş, Erdoğan da bu mesaja “asla” diye mukabele etmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları