Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Hipnoz

Hipnoz: Telkine yatkınlık gösteren
yapay uyku veya uyku-uyanıklık
arası haldir.    Afyon ise, kısacası uyuşturan madde demektir ki, koskoca Çin 17. yüzyılda onlarca yıl afyon ile uyuşturulup sömürülmüştü.
Peki bugünkü Türkiye toplumunun
eğitimsiz olan  kahir çoğunluğu sizce telkinlere alınıp uyku ile uyanıklık arası bir halde midir?
Bu soruyu niçin mi sordum

Milletim eyvah!
Türk halkı devletinin yıkılışını adeta canlı yayınlarla izliyor ama oralı değil!
Koskoca Türk Devleti İmralı’daki hapishaneyi PKK’nın yeni karargahı haline getiren Öcalan’la pazarlıklar ve müzakereler yapıyor lakin ahalinin umurunda değil!
PKK eşkıyası için Habur’da göz boyama mahkemeler kurulup eşkıyaya arka çıkılıyor lakin umursayan yok!
Hadi diyelim toplum PKK ve bölünme olayına kayıtsız, peki diğer rezilliklere
tepkili mi?
Ülkenin borcu AKP ile 8 yılda 214 milyar dolardan 500 küsür milyar dolara çıkmış onu da takmıyor!
Dahası, nerede o yüz milyarlarca dolar sorusunu soran yok!
Ülkenin tarihsel birikimleri özelleştirme adıyla birilerine peşkeş çekilip paraları çarçur edildi ancak nereye harcandığını bilen  yok!
Hane halkı 8 yıl öncesine kıyasla altı misli borçlanmış tık yok!
Üretim stop etmiş, çocuğu işsiz, aklına bile getirmiyor!
Tarım çökmüş, köylü haciz kıskacında feveran eden yok!
Namuslu ev kadınlarının bazıları geçinmek için fuhuşa sürüklenmiş, bazıları da  Fak-Fuk Fon’un kapısında dilenci olmuş önemseyen yok!

Zavallı toplum !
Hukuk, kanun diye diye açıktan tepelenmiş takan yok:
Ahlak ve vicdan ayaklar altına alınmış duyan yok!
Örnekleri uzatmak mümkün de yerim yok!
Sorarım size bu hal normal bir hal midir?
Hipnotize edilmeyen ve uyuşturulmayan hangi toplum bu kadar silikleşebilir?
Evet Türkiye’nin bugünkü sinmiş durumunun, 17. yüzyılda afyon batağında olan Çin’in halinden ne farkı var?
Pardon, Çin’deki tablo somut uyuşturucu kullanımıydı, bizdeki hal ise beyinlerin telkin altına alınması ve zihinlerin uyuşturulmasıdır değil mi?
Bir toplum düşününüz ki, Irak’ta bir milyon Müslüman öldürülüp, on binlerce mümin hanımefendinin ırzına geçilirken sesini çıkarmayıp tersine Müslümanların öldürülmesine ve hanımlarının iğfal edilmesine dua eden bir iktidarın yani AKP’nin, İsrail bağlamında dolduruşu ya da istismarından hareketle sokaklara bir anda doluşabiliyor.
Bir toplum düşününüz ki,  yıllarca AB benzeri masallarla avutulabiliyor!
Bir toplum düşününüz ki, bir gecede Bakanlar Kurulu kararı ile milli gelirinin fert başına 3 bin dolar arttığı yutturmasını pekala kabul edebiliyor!

Hangi ahlak, hangi hukuk?
Bir toplum düşününüz ki, devletin Silahlı Kuvvetlerine karşı yapılan tasfiye operasyonunu demokrasi arayışı olarak görebiliyor.
Bir toplum düşününüz ki, Başbakan’ın ; “Benim hakkımda 1 milyar doları var iddiasını yazanlar şimdi Silivri’de” demesine rağmen Ergenekon’u hala adalet arama olarak düşünebiliyor!
Sakın sakın bu toplum öyle değil demeyin, öyledir zira AKP’ye verilen destekler ya da aldığı oylar ortadadır.
Peki normal olmayan bu durumun izahı ne midir?
Hipnoz ve afyonlamadır!
Evet inanç referanslı telkin ya da afyonlama bugünkü tablonun müsebbibidir.
Kürsü ya da vaiz kültüründen gelen AKP kadroları bu telkin ve zihin uyuşturma işini iyi beceriyor!
Düşünün göz göre göre siyaha beyaz deyip onu kabul ettirebiliyorlar!
Örnek mi istiyorsunuz, işte Öcalan’la İmralı’da açıktan pazarlık ve müzakere etmelerine rağmen meydanlarda; “APO’yla görüştü deme şerefsizliğini yapanlar” 
diyebiliyorlar!.

Uyuşan avam, sıvışan tavan!
İlkeli ve tutarlı olmak diye bir dertleri yok!
Onlar Göbels taktiği ile eline geçirdiği medyayı kullanarak habire telkin yapıp toplumu uyuşturuyor.
Dinci guruplarda yine inanç ambalajı ile bu operasyona omuz veriyor.
Evet Türkiye’deki mevcut hal normal bir durum değildir!
Telkinlerle uyuşan avamla, korkularla sıvışan tavan AKP’ye iktidarı altın tepside sunmaya devam ediyor!
İşte bu ülkenin temel sorunu bu hipnozun bozulmasıdır!
Bunun için yeni metotlar ama ondan önemlisi gözünü budaktan esirgemeyen ve toplumun kıymet hükümlerine vakıf  kadrolar gerekiyor!

 

 


ÇOK YAKIŞTI!
Jöleli sansürcü!
Kısa bir süre önceydi.
Habertürk TV’den aradılar:
-Sabahattin bey Didem Arslan Yılmaz’ın Cuma akşamları yayınlanan  programına davet için arıyoruz, katılabilir misiniz?
-Konu nedir?
-BDP ve Öcalan’ın son talepleri.
-Ankara’dan mı İstanbul’dan mı?
-Ankara’dan kopukluk oluyor, diğer konuklarımızla beraber İstanbul’daki stüdyoda olmanızı istiyoruz. Programdan sonra sizi otelde  misafir edeceğiz.
-Kusura bakmayın İstanbul’a gelemem zira Cumartesi akşamı Ulusal Kanal’da benim kendi hazırladığım programım var.. Cumartesi dönüp programa hazırlanmam zor olur.
Derken aşırı bir ısrar oluyor ve İstanbul teklifini kabul ediyorum.
Ve ertesi gün telefonda Didem Aslan Yavuz:
-Sabahattin bey özür dileriz ama  programın formatını değiştirdik ve gelmenize gerek kalmadı.
-İsabet oldu zaten gelecek durumda değildim.
Konuyu telefonu kapattıktan sonra unuttum derken Habertürk’de çalışan dostumdan bir başka telefon:
-Sabahattin Abi sakın benden duymuş olma ama Yiğit Bulut senin ismini görünce Didem Hanımı terslemiş, “Bu adam AKP düşmanı, onu niye çağırdın” demiş ve programın içeriğini hemen değiştirmiş...
Eeee, güce sinen ve tornistan yapıp ona iman eden jöleli sansürcüye de bu yakışır!

Yazarın Diğer Yazıları