‘Hocalı katliamı’nı hatırlarken... Yakınlaşalım mı, uzaklaşalım mı?

Bizdeki “Hepimiz Ermeni’yiz” grubu çok bozulacak, biliyorum. Onlardan bahsedince hemen savcılığa koşuyorlar. Netice alamayınca mahkemeye gidiyorlar.

(Başıma geldi. “Hepimiz Ermeni’yiz” grubuyla epey cebelleşmiştik. Doğruyu yazmamızı bir türlü kabullenememişlerdi. Savcılıktan da geri döndüler, mahkemeden de...)

Sahi neden “Hepimiz Ermeni’yiz” grubu var da “Hepimiz Rum’uz” grubu yok?!

Acaba Rumlar, Hrant Dink gibi “sol” cenahtan bir “kahraman” ortaya çıkaramadıkları için mi?

“Hepimiz Ermeni’yiz” grubu hemen hücuma geçmesin. Hrant Dink’le görüşürdüm. Tartışmalı sözlerini yanlış anlamaya meydan vermemek için kendisine sorardım. Ama onun adına kurulan vakıf yöneticileri bizi hedefe koymuşlardı. Meselâ; 2012’de “Medyada nefret söylemi” başlığı altında yayınladıkları raporun “Medya eleştirisi” bölümünde, “Yeni Çağ gazetesinden Arslan Tekin’in çeşitli aralıklarla sürdürdüğü köşe yazıları istatistiki analizlere dahil edilmeyip kişi ve kurumlar üzerinden bu söylemin nasıl üretildiğine dair bir örnek olarak söylem analizi yönünden ayrıca incelendi.” diye yazabilmişlerdi. Üstelik sonraki raporlarında, Hrant Dink’in beni ziyaretinde birlikte çekilmiş fotoğrafı bile koymuşlardı. Bunlarda “beyin” düşmanlık üretmeye odaklandığı için, millî kimliğimizden dolayı, her hareketimizi, her sözümüzü menfî görüyorlar.

Benim meselem düşmanlıkların ortadan kalkması, yüzyıllardır birlikte yaşayan, yer yer iç içe geçen milletlerin, kışkırtıcıların oyunlarına gelmemesi, birbirlerini anlamasıdır.

Her fırsatta yazarım... Ermenilerle ve Rumlarla yakınlaşmalıyız. Hepimiz aynı coğrafyanın insanlarıyız. Birbirimize etkimiz çok fazla. Hatta Bulgarları da Sırpları da katmak istiyorum. Osmanlı coğrafyasında, geniş kültür dairesinde, gruplar, birbirlerinden bir şeyler almışlar, birbirlerine bir şeyler vermişler, kimi yerde aynı çizgide yürümüşlerdir.

Sırpları da Bulgarları da yaşadıkları ülkelerde incelediğim için biliyorum.

Geçmişte güdülen düşmanlıklar araştırılsın, grupların nasıl oyuna geldikleri, emperyalistlerin elinde nasıl oyuncak oldukları görülecektir.

***

Ermeni Taşnak militanlar, 33 yıl önce 26 Şubat 1992’de, Dağlık Karabağ’da Hocalı şehrinde Türkleri katlettiler.

“Hepimiz Ermeni’yiz” grubu, Hocalı katliamından bahsedilmesinden hiç hoşlanmaz.

Taşnak militanların bu vahşeti tarihe “Hocalı Katliamı” olarak geçti.

Sovyetler yıkılırken, keşke, yer kapma savaşı başlatmasalar, karşılıklı otursalar, konuşsalar ve hatta dayanışsalardı.

Ne yazık ki, Taşnakçı zihniyet fırsat bu fırsat dedi, Rusları da arkalarına alarak, Türkleri Dağlık Karabağ’da yok etmek istedi.

Ermeniler işgale başladıklarında Azerbaycan çok güçsüzdü. Sovyetler içinde diğer cumhuriyetler, bağımsızlık bayraklarını göndere çekerlerken Azerbaycan’a izin verilmedi.

Hocalı katliamına giden yolun başlangıcı, Sovyet Ordusu’nun Bakü’ye girişidir.

Ermeni Taşnakçılar Karabağ’da daha saldırıya geçmemişlerdi. Toprak talepleri vardı. Bakü’de Türkler Ermeni Taşnakçıların bu taleplerine karşı gösteri yapıyorlar “Ermeniler dışarı!” sloganı atıyorlardı. Sovyet birlikleri, 20 Ocak 1990’da Ermenileri korumak iddiasıyla Bakü’ye girerek 143 kişiyi katletti. O gün “Kara Ocak (Kara Yanvar)” diye anılır.

Ermenilerle girilen savaşta Azerbaycan Türkleri Türkiye’den yardım alabiliyorlardı. O da sınırlı. (Destekte Alparslan Türkeş’in etkisi büyüktü. Sonra Ülkü Ocakları başkanlığına gelecek bir isim, arkadaş grubuyla Dağlık Karabağ’da savaşmıştı. Yaşananları kendisinden dinledim ve yazdım.)

***

İnsan düşünüyor... Dağlık Karabağ’a sahip çıkmak için Türklere saldıran Taşnakçılar, ileride başlarını ağrıtacağını bile bile kundaktakine kadar çocukları, kadınları masum insanları niçin katlettiler?

Taşnakçıların saldırısından önce Hocalı’da 7 bin kişi yaşıyordu. O sıra Bakü’den yardım alamıyorlardı. Gençler Taşnak militanlara karşı direniyorlardı. Onların da güce bir yere kadardı. Koridor açılsa, Hocalı boşalacaktı. Fırsat bulup kaçan ailelerin bile peşlerine düştüler.

Diğer tarafta ise Rus askerleri katliama seyirciydiler.

Katliamdan Taşnak militanlardan önce Rus askerlerini mesul tutmak gerekir. Ruslar, kapı aralamasalardı, cesaret vermeselerdi, Taşnakçılar bu derece pervasız olabilirler miydi?

Katliamda 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk olmak üzere 613 Türk kaçış yolunda hayatını yitirdi. 487 Türk ağır yaralı kurtuldu. 1275 kişi esir düştü.

Taşnakçılar saldırdılar, toprak aldılar da ne oldu?

27 Eylül 2020’de başlayan İkinci Karabağ Savaşı’nda, 44 gün içinde Türkler topraklarını geri aldılar. Bu topraklara yerleştirilmiş Ermeniler, Ermenistan’a göçmek zorunda kaldılar.

Ermenistan hiçbir surette, Batı ülkelerine, ABD’ye güvenmesin. Bugün sırtlarını sıvazlarlar, yarın görmemezlikten gelirler.

Aynı bölgenin insanları, birbirleriyle barış içinde yaşamanın yolunu mutlaka bulmalılar.

Yazarın Diğer Yazıları