İçişleri Bakanlığı’na Bombalı Saldırı Ve Düşündürdükleri

İçişleri Bakanlığı’na Bombalı Saldırı Ve Düşündürdükleri
Recep Muhlis Gür yazdı...

TBMM’nin yeni dönem açılışının sabahı Ankara’da İçişleri Bakanlığı önünde bir terör olayı meydana geldi.

PKK’lı olduğu anlaşılan kişi, araçtan indikten sonra ateş ederek Bakanlığın nizamiyesine kadar geldi ve üzerindeki bombayı patlattı.

Arkasından davranan diğer PKK’lı, vurularak öldürüldü.

Bu sırada iki polis yaralandı.

İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada;

Saldırı yapılan aracın Kayseri’nin Develi İlçesindeki özel bir işyerinde veteriner sağlık teknisyeni olarak görev yapan Mikail Bozlağan adlı vatandaşın teröristlerce katledildiği ve aracının gasbedildiği,

Saldırı girişiminin engellendiği yerde yapılan incelemelerde ise,

9 bin 700 gram RDX ihtiva eden C-4 patlayıcı madde,

3 el bombası, bir roketatar,

Bir Glock marka susturucu takılı tabanca, bir Blow marka tabanca,

Bir M-4 marka Karabina uzun namlulu silah, bir AK-47 marka uzun namlulu silah,

Ele geçirildiği, ifade edilmiştir.

Olayın özeti bu.

Merhametsiz teröristler tarafından yapılan bu hain saldırının en büyük özelliği, bir araba dolusu silah ve mühimmatla Ankara’nın tam göbeğine kadar gelişleridir.

Bombanın patladığı yer, birbirine bitişik vaziyetteki Emniyet Genel Müdürlüğü ile İçişleri Bakanlığının giriş kapısının önündedir.

Yani Emniyet Genel Müdürünün makamına 60 metre, İçişleri Bakanının makamına 100 metre mesafe civarındadır.

Ayrıca Bakanlığın tam karşısında bulunan TBMM’nin Protokol girişine 200 metre civarında mesafededir.

Olayın bir özelliği de TBMM’nin açılış günü sabahında meydana gelmesidir.

Yani hain terörist beyin, “Bak ben senin en hassas yerine kadar girebilirim” mi? demek istiyor.

Allah’tan ki, nöbetçi polisler uyanık ve atik davranarak kahramanca hareketleriyle hiçbir zayiat vermeden teröristleri bertaraf ediyorlar.

Bu olaydan 3 gün sonra PKK inlerini bertaraf etmek için Türk Askeri Kuzey Irak’a hava harekâtı düzenlemiştir.

***

Olayın yeri ve meydana geliş biçimi birçok soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.

“PKK’lıların Suriye’nin kuzeyinden para-motor adı verilen hava aracıyla Türkiye’ye geçtikleri” söyleniyor ki, bu doğru mu?

Sınırdan Kayseri’ye kadar hangi yolla ve nasıl geldiler?

Gazete haberlerine göre Mikail Bozlağan’nın cesedi Ankara’daki eylemden önce bulunmuştu. O halde aracın çalındığı anlaşıldıktan sonra en kısa sürede araç kaydı plaka sistemine girilmedi mi?

Teröristler çalıntı araçla Develi-Ankara arasındaki üç vilayet sınırlarından geçerek 360 Kilometrelik yolu katlederken Plaka Tanıma Sistemi yoluyla veya eylem şüphesiyle müteyakkız olunarak emniyet ve jandarma kuvvetleri tarafından neden önlenemedi?

Araç çalındığına göre bir cephanelik dolusu patlayıcı madde ve silahlar nereden yüklendi? Kimler yardım etti?

Devletimiz yetkililerden bu soruların cevabını almalıdır.

Bu olay basit bir terör eylemi olarak geçiştirilmemelidir. Teröristler Allah korusun az daha ileri gitselerdi İçişleri Bakanının da Emniyet Genel Müdürünün de makamına zarar vermiş olacaklardı.

Devlet tecrübesi şunu gerektirir ki, terör İçişleri Bakanlığının kapısına kadar dayanmışsa ihmallerin sorumluları hesap vermelidir.

Şu ana kadar ihmalden dolayı herhangi bir görevli hakkında işlem yapıldığı haberi duyulmamıştır. Neden?

Hani hükümetimiz çağ atlamıştı, Türkiye yüzyılına girmiştik. Hani İha’larımız Siha’larımız vardı. Hani Türkiye’de artık terör bitmişti...

İki terörist cephane dolu bir arabayla taa Suriye’den Ankara’ya İçişleri Bakanlığının, Millet Meclisinin kapısına dayanırken modern cihazlarımız neredeydi, koltukları dolduran yetkililer neredeydi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yasama yılı açılışında konuştu: “Bu sabahki eylem, terörün son çırpınışlarıdır.”

Bu söze inanmak istiyoruz… Tabii ki, terörün bitmesi hepimizin arzusudur fakat ne acıdır ki, yıllardır böyle söyleniyor ama terör yine can almaya devam ediyor.

TBMM’nin açılış günü sabahına denk getirilişiyle, temenni edilmez ama birileri meclisin faaliyetlerinin sona erdirileceğine mi işaret etmek istendi?!

Her ne ise biz, terörün ve acının olmadığı bir ülke istiyoruz. Biz, güzel günlerde yaşamak istiyoruz, biz huzur istiyoruz, biz esenlik istiyoruz.

İdarecilerimizde büyük sorumluluk vardır, büyük vebal vardır. Ayrıca acıların sorulacağı bir mahşer günü vardır.

Ah! Keşke bunu tam anlayabilselerdi!

İlgili Haberler