İktidarın söyleyecek yeni bir şeyi kalmamış

İktidarın söyleyecek yeni bir şeyi kalmamış

Davet edilen muhalif gazetecilerin davete icabet edip etmeyeceklerinin dahi etkinlikten daha fazla konuşulduğu Türkiye Yüzyılı etkinliği gerçekleştirildi.

Açıkçası, şahsen söz konusu etkinlikten umut verici bir cümle duyacağımız yönünde bir beklentim yoktu. Bu açıdan beni şaşırtacak bir şey yaşanmadı ancak umutla, heyecanla veyahut ''acaba ne açıklanacak'' şeklinde bir merakla bekleyenleri de tatmin edecek yeni bir vizyon ortaya konulmadı.

Bu da şunu net olarak gösterdi ki, artık siyasi iktidarın söyleyecek yeni hiçbir şeyi kalmamış.

Erdoğan da rollerini karıştırıyor

Türkiye Cumhuriyeti''nin Cumhurbaşkanı sıfatına yazılan konuşma metnine çoğunlukla sadık kalan Erdoğan, ara ara kimliğini şaşırıp (biraz da konuşmanın kucaklayıcı tarzının alıştığı siyasi atmosferi yaratmamasından dolayı) metnin dışına çıkarak alışık olduğumuz üslubuyla AKP Genel Başkanı kimliğine geçerek muhalefete saldırması cumhurbaşkanı hükümet sisteminin eleştirdiğimiz en temel noktalarından birinde ne kadar haklı olduğumuzu da bir defa daha göstermiş oldu.

Zira, etkinlik ve burada Cumhurbaşkanı için hazırlanan konuşma, esasında "ne olursan ol yine gel" çağrısı yapmaya çalışırken, etrafa parti bayrakları yerine yalnızca Türk Bayrakları asılarak parti dışı kapsayıcılık mesajı verilmeye çalışılırken, sırf bu yüzden muhalif medyada tanınmış birkaç isim dahi etkinliğe davet edilmişken, aslında ortaya konulmak istenen ilk vizyona o noktada bile sadık kalınmamış oldu.

Türk Bayrakları altında, Türk halkının yarısının siyaseten desteklediği ve hemfikir olduğu muhalefet hedef alındı.

İnandırıcılık yok

Belli ki, Erdoğan''ın bu muhalefete karşı yaptığı çıkışlar, salondakileri hareketlendirme, öfke duygusuyla coşturma gayesi taşıyordu.

Bunun ardında ise, konuşmanın genelinde yeni bir şey olmaması, aslında bilinenlerin tekrarlanması nedeniyle ortaya çıkan durgun atmosfer yatıyordu.

Zira, iktidar artık şunu anlamalı, 20 yıl süren bir yönetimin ardından Türkiye bugün her alanda yokuş aşağı gidiyorken, ''şu alanda yukarı çıkacağız'', ''şunu şöyle yapacağız'', ''bu yıl bizim yılımız olacak'' diyorsanız, yaptığınız şey öncelikle tüm bunları bu zamana kadar beceremediğinizi, başarısız olduğunuzu itiraf etmektir.

Gerçekten de iktidar ne zaman ilgili yılla veya gelecekle ilgili şahlanma vaatlerinde bulunsa, dinleyenin aklına ilk olarak neden bu zamana kadar yapılamadığı sorusu gelirken, son zamanlarda ülkedeki olumsuz gidişatla bu vaatler inandırıcı olmaktan iyice uzaklaşıyor.

Adaleti hep birlikte zirveye taşımaktan bahsederken, adaletsiz uygulamalar sürmeye devam ettikçe de inandırıcı olmasının mümkünatı yok.

Bir tarafta orkestrayla şarkılı açılışlar yaparken, gençleri de cezbetmek için şarkıya rap bir kısım dahi eklerken, diğer tarafta başta gençlerin eğlencesi olan konserleri ve müzik festivallerini iptal ediyorsanız, gençleri yakalamanızın imkânı yok.

Üstelik, bu rap kısımda, gençlerin ağzından "artık yeter sen de susma" diyorken, gençlerin seslerini duyurmak için araç olarak kullandığı başlıca mecra olan sosyal medyaya sansür uyguluyorken, iktidar gücünü hürriyetleri sınırlandırmak için kullanıyorken çok daha imkânsız…

Bu açıdan aynı şarkıdan ancak şu cümle var, bu yüzyılın gençlerinden siyasal iktidara söylenebilecek; "hiç korkmuyoruz biz zalimden, hürriyet hakkım ezelden."

Yazarın Diğer Yazıları