PKK’lı teröristler tarafından açıklanan paçavra mahiyetindeki bildirinin anlamı “Sevr’e dönelim Kürdistan’ı kuralım” hedefinin ifadesinden daha başka bir şey değildir.
Bu bildiri ile teröristler, yaptıkları katliamlardan dolayı en ufak bir pişmanlık duyup, nedamet getirmeden son derecede üstenci bir dil ile Türkiye Cumhuriyeti’ni “soykırım” yapmakla suçlayıp, adeta zaferlerini ilan ediyorlar!
Teröristler açık açık artık silahlı mücadeleye gerek kalmadı, bundan sonra isteklerimizi masada AKP MHP ittifakı ile görüşerek alacağız diyorlar.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucu belgesi, tabir-i caizse tapu senedi olan Lozan anlaşmasına itiraz edip 1924 Anayasasına hayasızca saldırıyorlar.
Dikkat ederseniz bu noktada PKK terör örgütü ile ülkedeki İslamcılar ile aynı çizgiye gelmiş bulunuyor, bu ise Cumhuriyetimizin bekası için olağanüstü büyük bir tehdittir.
Teröristlerin PKK tabelasını indirip, üç beş paslı silahı teslim etmesi Türkiye Cumhuriyeti açısından fazlaca bir anlam ifade etmemektedir! Zaten açıklamada da örgüt sadece PKK adı ile yürütülen çalışmaların sonlandırılmasından bahsediyor, bildiride bölücü örgütün hedef ve amaçlarından vaz geçildiğine dair dair en ufak bir ima dahi yok.
Örgütün bu işbirliğinde iki temel hedefi olduğu anlaşılıyor, bunlar:
- Terörist başı Öcalan’ı özgürleştirmek.
- Suriye’de yürütülen devletleşme çabalarına Türkiye’nin taş koymasını engellemek.
Görünen o ki bu süreç böyle ilerler ise İmralı adasında Apo için bir tatil köyü inşa edilecek bir taraftan onun güvenliği devlet tarafından sağlanırken diğer taraftan da istediği gibi serbestçe misafir ağırlaması, görüş ve emirlerini örgütüne rahatça iletmesine izin verilecek.
Büyük bir olasılıkla maiyetinde birilerinin bulunması, orada bir sekreterya oluşturması ve bu şekilde terör örgütünü bulunduğu yerden rahatça yönetmesi de sağlanacaktır.
Demedi demeyin; aynı askeri kampta tatilini yapan bir paşa edasıyla sahildeki şezlonguna uzanmış güneşlenirken garsonluğunu yapan ere “oğlum şuradan bi soğuk bira kap da gel” diye seslenen bir Öcalan portresini içinize sindirmeye hazır olun derim...
AKP propaganda makinesi ise elbette bu durumu halka bakın Öcalan hala İmralı’da mapus diye takdim etmekten geri durmayacaktır.
Malum Kürt bölücü hareketinin temel hedefi dört parçalı Büyük Kürdistan’ı kurmaktır! Unutmayın bu hareket en temelde Pankürdist pir harekettir
Hareket şu anda Irak ve Suriye’de hedefine çok ama çok yaklaşmış bulunmaktadır. Terör Örgütünün önündeki en büyük engel Türkiye’nin Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve siyasi birliğinin bozulmaması yönündeki itirazlarıdır.
Türkiye’de bu itirazlarını daima PKK bir terör örgütüdür ve bu örgüt tarafından bir terör devletçiği kurulmasına asla izin veremeyiz gerekçesine dayandırmıştır. Şimdi PKK kendimi feshettim, silahlı mücadeleyi bıraktım dedikten sonra Türkiye’nin bu gerekçesi ortadan kalkmış bulunmaktadır. Bu sayede Irak ve Suriye’nin bölünmesi bu topraklarda iki devletin kurulmasının önü açılmış bulunmaktadır.
Bundan sonra sıranın hayallerindeki Büyük Kürdistan’ın diğer iki bölgesine geldiği ise aşikardır! Zaten Lozan Anlaşması ve 1924 Anayasasına yapılan itirazın da kökeninde bu hayal yatmaktadır.
Dahası bahse konu bildirideki Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan dil de bir başka ciddi sorundur!
Eğer bu bildiriye devletimiz tarafından resmen, çok ama çok sert bir tepki verilmez, soykırım ithamı şiddetle reddedilmez de soykırım iddiasının kabulüne dair bir karine oluşursa emin olun bu güne kadar terör ile mücadele kapsamında görev yapan asker, polis, korucu, vali, kaymakam, bakan her kim varsa yarın soykırım suçlaması ile mahkemeyi boylayabilir!
Bildiride dile getirilen soykırım iddiaları yeterince güçlü bir şekilde reddedilmezse aynı Ermeni iddiaları gibi ülkemizin başını ciddi bir şekilde belaya sokabilecektir!
Bu iddiaların kabulü durumunda ise ülkemiz aleyhinde çok ciddi miktarlarda tazminat davaları açılmasına ve büyük miktarda tazminat doğmasına neden olabilecektir.
Dahası her ne kadar ülkemiz şu anda taraf olmasa da barış adına denilerek bu durum değişebilir! Böyle bir durumda ise Uluslararası Ceza Mahkemesinin terör ile mücadelede görev alan kişiler hakkında çok ciddi yaptırımlar uygulamasının da önü açılabilecektir.
Asla unutmayın soykırım suçu zaman aşımına tabi olmayan bir suçtur...
Mevcut itirazlarımı bu noktada kayda geçirmiş olayım ve bu süreci dikkatle izlemeye devam edeceğimi de belirteyim.