‘Politik ruh hastalıkları’
Çıkarları için savaştıklarını, ülkelerin korumak için bombaladıklarını söyleyen, onları destekleyen kim/kimler ise hepsinin “ruh sağlığı” acaba aklınıza geliyor mu?
Derin kuyuda debelenen devletlerden kim kimi kuyuya gömüp yeryüzüne çıkacak diye herkes endişeyle bekliyor.
İşte kaynayan Ortadoğu... İşte savaşan devletler ve işte seyreden devletler... 10 bin kilometre öteden, beş bin kilometre öteden, üç bin kilometre öteden bekle dostum, senin için ölürüm, diyen devlet yöneticileri, Ortadoğu’da hiçbir surette yeri olmayan birilerinin ırkçı politikacıları için kendilerini ateşe atmaya hazır görüyorlarsa, “sağlıkları” yerinde mi diye düşünmez misiniz?!
“Politik ruh hastalıkları” diye bir hastalık duydunuz mu?
Doç. Dr. Yusuf Çifci, politik ruh hastalıklarını incelemiş. “Siyasal Psikoloji I: Politik Ruh Hastalıkları” farklı bir çalışma... (Sayda Yayınları, 184 s.)
“Politik Ruh Hastalıkları”nın “İçindekiler”i sorularla okuyanı adım adım sonuca götürüyor:
Girmek Üzerine: Bilim Felsefesi Açısından Politik Psikolojinin İmkânı Var Mıdır?
Birinci Soru: Ruhun / Psişenin Soy Kütüğü Üzerine: Ruh / Psişe, Keşif Mi Yoksa İcat Mı Edilmiştir?
İkinci Soru: Psikolojinin Edebiyat / Felsefe Kaynakları Üzerine: Edebiyat / Felsefe, Ruhun Kâşifi Midir?
Üçüncü Soru: Ruhun / Psişenin Bireysel Ve Toplumsal Tarafları Üzerine: Politik Olmayan Bir Psikoloji Mümkün Müdür?
Dördüncü Soru: Ruhun / Psişenin Yapısı Üzerine: Ruhun / Psişenin Bileşenleri Nelerdir?
Beşinci Soru: Politik Ruhun / Psişenin Bileşenleri Üzerine: Libidinal Olan, Politik Ekonomik Olanı Belirler Mi?
Altıncı Soru: Politik Ruh / Psişe Hastalıkları Üzerine: Politik Psikanaliz Yapılabilir Mi?
Yedinci Soru: Politik Ruh Hastalıklarına Reçete Olarak Demokrasi Üzerine: Duygusal Demokrasi Nedir?
Sondan Bir Önceki Uç Üzerine: Politik Ruh Hastalıkları Tedavi Edilebilir Mi?
***
Yusuf Çifci: “Devletin bilinçaltına doğru bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?” diye soruyor ve “Bu akademik yolculukta, ‘devlet’ kavramını, -aynı bir insan gibi- Freud’un kanepesine oturttuk. Freud’un divanına yatırdığımız devleti ‘hipnoz’ edip ona ruhunu hasta eden problemlere dair sorular sorduk. ‘Birey, toplum, devlet’ kavramları üçgeninde gelişen ruh hastalıklarının ‘politik’ nedenlerine dair bir kazı çalışmasına giriştik. Kısacası; devletin, psikanalizini yapabilmek adına bütün sınırları zorladık.” diyor.
İnsanı bir makine gibi gören hâkim ilmî görüşe bir reddiye sunduğunu, ruhun ve ruh hastalıklarının politik olduğuna dair argümanlar geliştirdiğini belirten Yusuf Çifci, iddiasını temellendiren şu cümleleri kuruyor:
“Tezlerin hâkim bilimsel paradigmanın bir hayli dışında olduğunun farkındayız. Modern bilim insanlarının bazılarının sadece bireysel bedenle sınırladığı, bazılarınınsa varlığını kabul bile etmediği ruh kavramını, bireyin dışında; toplumda, devlette yani politik olanın kılcal damarlarında aramanın bazı bilim insanlarını rahatsız edeceğinin de bilincindeyiz. Ancak bu metni başından sonuna kadar okuyan herkesin ruh ve politik olan arasındaki ilişkiyi -bir birim de olsa- kabul edeceğine, ruhun ve ruh hastalıklarının ‘politik’ olduğu şeklindeki tezimize katılacağına ve dolayısıyla da bizim hakkımızı teslim edeceğine eminiz.”
Bu kadar iddialı konuşan bir ilim adamı hangi merhaleleri aşarak bu noktaya geldi? Üzerinde durmak gerekir. Daha önce ne gibi çalışmalar yapmış, bakacağız.
Doç. Dr. Yusuf Çifci, “Önsöz”ünde nasıl bir zorluğu aşarak bu çalışmayı ortaya koyduğunu yazıyor:
“Bu kitap, ruhu / psişeyi anlama ve ruhu / psişeyi, politik olarak yeniden konumlandırma çabasından doğmuştur. Takdir edersiniz ki; böylesine bir çaba, pek çok farklı metne bakılmasını mecbur kılıyor. Ve yine takdir edersiniz ki; pek çok kutsal metne, psikolojik metne, felsefi metne ve edebi metne bakmak ve bunların hepsini terkip etmek, insanı gerçekten yoruyor.”
Önceki çalışmaları, yazarı “Politik Ruh Hastalıkları”na nasıl götürdüğünü ortaya koyuyor:
“Akademik hayata ilk adım attığımdan bugüne; Self Oryantalizm ve Türkiye’de Kürtler adlı kitabımla -Kendisi yüksek lisans tezimdir- ‘tarih-felsefe-sosyoloji-siyaset bilimi’ alanlarını birleştirme telaşına düştüm. Müzik ve Gürültü Arasında Siyaset adlı kitabımla -Kendisi doktora tezimdir- ‘müzikoloji-etnomüzikoloji-sosyoloji-siyaset bilimi’ alanlarını birleştirmeyi denedim. Sonrasında İktidarın Şiiri ve Şiirin İktidarı adlı kitabımla ‘edebiyat-sanat-şiir-siyaset bilimi’ alanlarının kesişiminde bir eser ortaya koymaya çalıştım. Politik Aşırılık Biçimleri: Fanatizm, Radikalizm, Fundamentalizm adlı kitabımla ‘psikoloji-felsefe-terörizm-sosyoloji’ alanlarının ortak kümesini almaya giriştim. Sokrates’in Sinekleri: Siyaset, Adalet ve Devlet adlı kitabımla ‘felsefe-sosyoloji-antropoloji-siyaset bilimi’ alanlarının kesişiminde bir şeyler yazmaya çaba gösterdim. Demokrasinin Anatomisi I: Lekeli Demokrasi Nedir? ve Demokrasinin Anatomisi II: Türk Demokrasisi Lekeli Midir? adlı kitaplarımla da ‘siyaset bilimi-sosyoloji-felsefe’ alanlarını kesiştirerek Türk demokrasisinin açmazlarını anlattım.”
Bu kadar derinlikli çalışmadan, sonra “politik ruh hastalıkları” kendiliğinden ortaya çıkıyor, diyebiliriz.
“Siyasal Psikoloji I: Politik Ruh Hastalıkları” ufuk açacaktır.
Okumak lâzım.
‘Anayasa ve Milliyetçilik’
Yahudiler, Gagauzlar...
Bir PKK’yı görüyoruz ya diğerleri?
Etnisite adlı partiler faaliyet gösterebilirler mi?
‘Hukuk’ adres sorar mı?
İslâm ülkelerinin tercihleri kölelik mi?
‘Politik ruh hastalıkları’
Biz Türkler, biz Yahudiler!
Vuruşa vuruşa neyi halledecekler?
Asıl tehlike İsrail için mi İslâm ülkeleri için mi?









