İstanbul Siyasal'dan mektup...

Geçen hafta Boğaziçi’nden gelen mektubu yayınlamıştım.. Öğrenci evladım şöyle diyordu;  “Ben vatan millet dil kültür ve din konularında hassasiyeti fazlasıyla yüksek biriyim ancak Boğaziçi’nin uyuşturucu etkisi benim bu kutsalım olan konularda bile yavaş yavaş kendini göstermeye başladı.. Susuyordum.. Her şeyin farkındayım, işlerin nasıl döndüğünü biliyorum, üzülüyorum.. Ama yeter artık susmak ve sabretmek için gücüm kalmadı. Bana ortaokul ve lise yıllarımda ülkem için bir şeyler yapmak istiyorum dediğimde denen, ’sen en iyi okulda en iyi bölüme gel, kendini yeteri kadar geliştir, gereken eğitimi al senden beklenen ve asıl yapmak gereken bu.’Bana söylenen buydu. Ben sözümde durdum üniversite sınavında Türkiye derecesi yaptım ve bu bölümde en yukarıda görünen üniversiteye hedeflerimi gerçekleştirmek adına geldim. Fakat maalesef bu üniversitede benim 1.5 yılda gelip gördüğüm manzara hayalimdekinde oldukça ve oldukça fazla uzakta. Burada ne kendimi geliştirebileceğim bir sosyal ortam var ne de bana istediğim eğitimi verecek hocalarım var. Hocaların nerdeyse tamamı memleket bilincinden uzakta hatta tam tersi yönünde hareket ediyorlar ve bu amaçla okuldalar..” Mektup bu minvalde uzayıp gidiyordu...
Bu mektubu okuyan, çeşitli üniversitelerdeki öğrencilerden de bazı mesajlar
aldım..
İstanbul Siyasal’dan gelen mektubu yayınlıyorum..
“İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi 1. sınıf öğrencisiyim. 19-11 tarihli yazınızda Boğaziçi Üniversitesi’nden bir arkadaşın mektubuna yer vermişsiniz. Yayınladığınız ve hislerimize tercüme olduğunuz için hem sizden hem de mektubu yazan arkadaştan Allah razı olsun. Mektubu okuyunca Boğaziçi Üniversitesi diye belirtilmeseydi tasvir edilen üniversitenin bizim üniversite olduğunu düşünürdüm. Üniversite özgürlükler diyardır diye univer-city kelimesinden dem vurulmaktadır ama bu özgürlükler sanırım sadece belli bir kesime sağlanıyor! Zira Turan Emeksiz yemekhanesi koridorları olsun ya da fakülte koridorları olsun, her yer belli bir kesimin afişleriyle dolu! Benim de üniversitede geçirdiğim 1,5 yıl boyunca rastladığım pek çok insan çeşidi bu tür düşünmeme sebep oldu! Milletini-devletini seviyorsan FAŞİSTSİN! Ne yazık ki normal olan bir şeye anormal gözüyle bakıyorlar! Zor sabrediyoruz! Her gün saçma sapan afişler! Halkların özgürlüğü, faşist polis, faşist devlet, vs.. Bu yıl ve özellikle geçen yıl yemekhane duvarlarında bölücülerin isimleri zikrediliyor, bebek katilinin oda şartlarının iyileştirilmesi gibi afişle dolu! Üstelik geçen yıl bebek katilinin şartlarının iyileştirilmesi ile ilgili broşürleri almadığı gerekçesiyle yemekhanede çok büyük kavga çıktı ve broşürü almayan öğrencilere tabldot ve sandalyelerle gaddarca saldırdılar! Güvenlikler ise olay bittikten sonra olay yerine geldi! Aslında bu tür olaylar sık sık karşımıza çıkıyor! Eğitim konusuna gelince; hocalar derslerde açıkça propaganda yapmaya çekinmiyor ve kirli beyinlerin emellerine alet oluyorlar! Allah yardımcımız olsun! Allah dayanma gücü kuvveti versin zira buna çok ihtiyacımız var!
Teşekkürler hocam!”
Ben yorum yapmıyorum...

Yazarın Diğer Yazıları