İtalya’da ne olmuştu?
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İtalya’da büyük törenle karşılandı. Birçok mesele masaya yatırıldı. Ortak çalışmalardan, alışverişten bahsedildi. Biraz takip ettim. Bizimki ile İtalya’nın başbakanı Giorgia Meloni iki defa peş peşe kürsüye çıktılar. Uzun uzun konuştular.
Bizim gazeteler haberi iki türlü baktı. Erdoğancı gazetelerde haber manşette idi. Haberin özü Erdoğan’ın nasıl da büyük ilgi gördüğü üzerine idi:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile Roma’da yaptığı görüşme, İtalyan medyasında geniş yer buldu. Haberlere yansıyan değerlendirmelerde Erdoğan’ın liderliği ve Türkiye’nin stratejik vizyonu öne çıkarılırken, bu temasın iki ülke arasındaki iş birliğinde yeni bir sayfa açabileceği ifade edildi.”
Ak Parti’yi desteklemeyen gazetelerde ilk haber sıralamasında R. T. Erdoğan’ın İtalya ziyareti yer almadı.
Neticede R. T. Erdoğan, “seçilmiş” cumhurbaşkanı. Avrupa’nın önemli bir ülkesinde görüşmeler antlaşmalar yapıyor. Ama haberlerde yeri yok.
Türkiye’nin nasıl bölündüğünün çok açık görüntüsü. Zaten Erdoğancılar asıl niye ziyaret ettiği, neler yaptığı değil; nasıl destek gördüğü üzerine haber yapıyorlar.
Muhalif kanat ne zaman haber olarak verecekler biliyor musunuz? İtalya’ya götürdüğü seçilmiş gazetecilere uçakta yapacağı açıklamalardan sonra. Hemen bütün dış ziyaretlerinde böyle oluyor. O açıklamalar da titizlikle yapılmış “gündem” değerlendirmesi olduğu için. Mecburen bahsediliyor.
***
Başlıkta “İtalya’da ne olmuştu?” derken, 1911’de İtalya’nın Trablusgarp’a girişinden, Enverlerin, Mustafa Kemallerin Libya bölgesini savunmak için gizli yollardan Kuzey Afrika’ya geçişlerinden, İtilaf Devletleri’nin Kurtuluş Savaşı öncesi Osmanlı sahasını bölüşmedeki rollerinden, 1923’te Lozan’da Ege adalarının İtalya’ya bırakılmasından, 1947’de 12 Ada’nın İtalya’dan Yunanistan’a nasıl geçtiğinden bahsetmeyeceğim.
Yine 6 Mart 2020’de İtalya’nın Fossalto Belediyesi’nce Abdullah Öcalan’a fahri hemşehrilik verilmesine de girmeyeceğim.
Hâlâ Türkiye’de gündeminin birinci ismi, hapiste olduğu hâlde, PKK saldırılarını bitirmesi için kendisinden medet umulan Abdullah Öcalan 1998’de İtalya’da bir köşkte ağırlanmıştı.
Abdullah Öcalan İtalya’da ortaya çıkınca ben de Roma’ya uçmuştum.
Abdullah Öcalan, Türkiye’nin Şam’a baskısıyla 9 Ekim 1998’de Suriye’den ayrılarak Yunanistan’a geçmiş, burada barınamayınca Moskova’ya gitmiş, Rusya Parlamentosu Duma Rusya’da kalmasını kabul ettiği hâlde Rusya Hükûmeti A. Öcalan’ın ülkeyi terk etmesini isteyince İtalyan komünist Yeniden Doğuş Partisi, Moskova'ya bir adamını göndererek A. Öcalan’ı sahte pasaportla Roma’ya götürmüştü.
Şu komünistlerin dayanışmasını takdir etmemek mümkün değil! Her yere nüfuz ediyorlar. PKK’nın dünyada bu kadar tutulmasında komünist örgütlerin büyük rolü vardır. Türkiye’de belli kesimden neden itibar gördüğünü sanıyorsunuz... Komünist yapılar her yerde doğrudan kendilerini gösteremiyorlar ama dolaydan çok etkililer. PKK’nın yaygınlaşmasının asıl sebebi budur. Bu sözleri herhangi bir maksatla söylemiyorum; realiteden bahsediyorum. İtibar göreceksen “sol”a kapın açık olacak! Türkiye’de “sol”un çeşitlendirilmesine bakmayın. Temeli komünistliktir.
İtalya’dan, Abdullah Öcalan’dan bahsediyoruz. A. Öcalan, İtalya’ya inince tutuklanıyor. O sıra İtalya Başbakanı Massimo D’Alema idi. Türkiye de A. Öcalan’ın iadesini istiyor; ancak İtalya Hükûmeti kabul etmiyor. Üstüne üstlük İtalyan mahkemeleri A. Öcalan’ı serbest bırakıyor. PKK’nın başı, Roma’ya yakın bir yerde bir villaya yerleşiyor. 65 gün burada kalıyor.
Öyle bir itibar öyle bir itibar ki...
Ama… Sonrası malûm.
Nereye gitse tutunamıyor. Kenya’ya kadar uzanıyor ama ABD onu buluyor, Türkiye’ye teslim ediyor.
PKK’yı palazlandıran, koruyan ABD’nin Abdullah Öcalan’ı neden teslim ettiği muamma. 15 Şubat 1999’da Abdullah Öcalan Kenya’da, siyasî sığınma talebinde bulunduğu Hollanda’ya gitmek üzere geldiği Nairobi Havalimanı’nda teslim alınıp Türkiye’ye getirildiğinde, dönemin başbakanı Bülent Ecevit “Amerika Apo’yu neden verdi anlamadım.” demişti.
Abdullah Öcalan İtalya’dayken İtalya’ya uçtum, demiştim. İtalya’da neler oldu, nelerle karşılaştım? Türkiye’den giden gazeteciler Abdullah Öcalan’la röportaj kuyruğuna girmişken, sudan haberler peşinde koşarlarken ben ne yapıyordum? Yazacağız.
‘Politik ruh hastalıkları’
Biz Türkler, biz Yahudiler!
Vuruşa vuruşa neyi halledecekler?
Asıl tehlike İsrail için mi İslâm ülkeleri için mi?
HAMAS’ın vebali, Netanyahu’nun vebali
‘Amerika katil katil’
‘Ermeni Kilisesi ve Türkler’
İç tenkit ‘düşmanlık’ mı?!
‘Bildiriler’le nereye varılır?
İllâ Anayasa değişsin diye oyalanmayalım









