Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Kelleleri saymanın vakti mi be çocuk?

Hişştt çocuk, bak gene yaz geldi. Memleketin ‘kıyıları’ ayrı, ‘kırları’ ayrı, ‘yaylaları’ ayrı, ‘dağları’ ayrı bir güzel.

Zümrüt ormanların kuytularından yayılan mis gibi kokular, hışırtılarıyla adeta ‘bir mutluluk şarkısı’ mırıldanan yapraklar.

Mavi denizlerin ötesinden sökün eden iç serinleten esintiler, ruhunuzu adeta ‘bir başka aleme’ götüren dalgalar.

Güneşin ışıltıları ile tomurcuklanan, gelişen, serpilen hayat, bu dem bir başka güzel.

Çağıl çağıl sahillere büyük bir akın var.

Sen de kurul her türlü konfora sahip ‘dört çekerin’ direksiyonuna; dört bir yanı ormanlar ile çevrili ‘hazine arazilerinin’ içerisine inşa edilmiş olan ‘bir yanı deniz, bir yanı ırmak’ yalancı cennete at kapağı.

Hakkını ver hayatın be mübarek.

Akşam serinliğinde ‘barbekü’ yapmaya koyul; yıldızlı gecelerde ‘hamağa’ uzanıp ‘muhterem pederini’ hayır dualar ile anmaya başla.

Ne yiğit adamdır baban, babalarınız.

Her biri ayrı birer ‘kahraman’.

O baban var ya baban, sırf sen, sizler rahat edesiniz diye nelere göğüs germedi ki şu fani hayatta?

Sen serin mavi koylarda ‘gemicikler’ yüzdürebilesin, validen ‘kırkıncı defa’ umreye gidebilsin, hemşiren ‘pahalı marka’ koleksiyonlarını kabartabilsin, enişte, bacanak, kayınço dünya nimetlerden nasiplenebilsin diye az didinmedi baban.

* * * 

O büyük, o muhterem, o heykeli dikilesi adam, ‘gecesini gündüzüne’ kattı.

Yemedi, içmedi; ‘uykusundan’, ‘boğazından’, ‘hayatından’ kıstı size bu şatafatlı hayatı kurmak için.

‘Takip’ edildi, ‘tevkif’ edildi, ‘sakıncalı’ sayıldı, ‘sürgüne’ gönderildi, ama yılmadı.

Hiçbir zaman ‘devlet’ ile bağı koparmadı; ‘devletten’ nemalandı, ‘devlete’sövdü.

‘Çiçek başı’ otlayasınız, ‘olmuşları’ tadasınız diye o büyük adam ‘başka çocukların’ kan ve gözyaşları üzerinden size ‘yapay bir cennet’ peydahladı.

Anadolu’nun dört bir yanından, ‘yuvalarından’, ‘analarının koyunlarından’ koparılan çocuklar üzerinden devşirildi bu alem.

Nice ‘sloganlar’ attırıldı, nice ‘marşlar’ söyletildi, nice ‘dualar’, ‘beddualar’ezberletildi o gariban çocuklara.

‘Daha hür’, ‘daha adil’, ‘daha mutlu’ dünyalar için aynı safta toplanan çocuklar, ‘mitinglere’ koştular, ‘yazılara’çıktılar, ‘korsan kitaplar’ çoğalttılar.

Sen hatırlamazsın çocuk, baban harbi bir önder, iyi bir hatip, yaman bir kavgacıydı. Onun ön saflarda olduğu ‘barikatları’ aşmak öyle her babayiğidin harcı değildi.

Seni ‘özel kolejlerde’ okutup, ‘yurtdışında doktora yaptırmayı’kafasına koyduğunda daha esamen bile yoktu.

* * *

Ruhun bile duymadı olup bitenleri, ‘sessiz’ve ‘derinden’ kurguladı senin geleceğini.

‘Yatlarını’, ‘katlarını’, ‘hanlarını’, ‘hamamlarını’, ‘plazalarını’, ‘banka hesaplarını’, ‘düğün masraflarını’ bile en küçük ayrıntısına kadar hesapladı.

‘Düğün’ deyip de geçme öyle; düğün çok önemlidir, en azından ‘kaynağı belirsiz’ malvarlıklarının aklanması için bir tür vesiledir.

Onun da ötesinde yıllardır edindiğin ‘çevrenin’, ‘sosyetenin’, ‘çetrefilli ilişkilerin’ sana verdiği değerin bir tür testidir düğün.

En çok düğününde zorlandı baban.

Gariban çocuklarına ‘davul zurnalı’ düğünleri bile çok görüp, ‘müftülük salonlarına’ tıkıştıranlar, ‘bir tef’, ‘iki ilahi’, ‘bir kaç kaşık tavuklu pilav’ ile vaziyeti geçiştirmeye zorlayanlar, sana gelince ‘farklı’ oldular çocuk.

Kıymetini bil; az şey değildir ‘beş yıldızlı’ otellerde ‘organizatörler’ tarafından düzenlenen şatafatlı törenler ile dünya evine girmek.

Kendi çocukları kuş tüyü yataklarında mışıl mışıl horlarken, ‘başkalarının çocukları’ üzerinden dünyalar kurup, dünyalar yıktılar.

Gün geldi ‘timsah gözyaşı’ döktüler hayatını kaybedenlerin ardından, gün geldi ‘gürlek naralar’ ile intikam yeminleri ettiler.

* * *

‘Kalleş bombalar’ ile katledilen insanların ‘cesetlerini’ saymanın, ‘kahpe kurşunlar’ ile toprağa düşenleri sorgulamanın vakti mi şimdi be çocuk?

Unutma, sizin eve ekmek, ‘başka çocukların cesetlerinin’ üzerine basılarak gelir. 

Baban, babalarınız bu devranı iyi bilir.

Çek ayağına parmak arası terliği, geçir sırtına yakasız gömleği, atla dağ bisikletine.

Haydi, pedalı çevirmeye bak:

‘Din’, ‘iman’; ‘hak’, ‘hukuk’.

Gak, guk.

Yazarın Diğer Yazıları