Kemalizm üzerinden Türk düşmanlığı

Kemalizm yine gündemde... Dönem dönem nükseder.

Kemalizm tartışılmaz mı? Tartışılır elbette. İlmî işlenmiştir.

Kemalizm siyasette söz edildiğinde “Türk”e saldırıyorlar.

Doğrudan “Türk” düşmanlığı yaparak halkı karşılarına alacaklarını düşünenler, “Kemalizm” düşmanlığıyla kendilerini tatmin etmek istiyorlar.

Açık delil Hizbullahçılar. Hüda Par’la meşru zeminde yürüdüklerine aldanmayın. Kullanılmaya elverişliler. Dış desteği kesin sağladıklarına inansalar, ellerine silah almayacaklarını kimse söyleyemez. Örneği 1990’lı yıllarda görüldü.

PKK’yla “mal” paylaşma kavgasını giren ve arkadan Takarov marka silahla enseye veya kafaya tek kurşun sıkarak çok sayıda PKK’lıyı, kendilerine muhalif gördüklerini öldüren, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı şehit eden Hizbullahçılar, şimdi, Ak Parti listesinden TBMM’ye girdiler. Zehirlerini zerk ediyorlar.

Hizbullah’ın uzantısı Hüda Par, TBMM’de böyle pervasız tehditlere giriştiklerine göre, ileride ellerine silah almayacaklarını kimse söyleyemez.

1990’lı yıllarda nasıl silahlandıklarına, eylemlerine bakarsak, ilerisini görebiliriz.

Hizbullahçılar içlerinde de bölünmüşlerdi ve birbirlerine de çok acımasızdılar. Ayrıntılarına girmeyelim. Menzil Kitapevi grubundan 11 Eylül 1994’de, Fidan Güngör’ün kayboluşunu hatırlatacağım. Geçmişte çok tartışıldı.

Hizbullah üzerine tezler de hazırlanmıştır. Bir tezde grupları şöyle sıralanıyor:

Askeri kanat içerisinde zamanla çeşitli guruplar oluşturulmuştur.

Bunlar; tehdit gurubu (sözle ikaz), bıçak gurubu ( eylemle ikaz), satır gurubu (eylemle şiddetli ikaz), adam kaçırma gurubu, -sorgulama gurubu, -tetik gurubu ( cezalandırma), - istihbarat grubu.” (Ömer Alper Yurtseven, Türkiye’de Faaliyet Gösteren Dini Bir Terör Örgütü Olarak Hizbullah, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Sosyal Bilimler Enstitüsü, Strateji Bilimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 2006)

Hizbullahçıların eylemi ancak 17 Ocak 2000'de, İlimciler grubunun lideri Hüseyin Velioğlu’nun İstanbul-Beykoz’da ört saatlik operasyon sonunda bir evde kıstırılıp öldürülmesinden ve iki elemanın yakalanmasından sonra bitti.

Hizbullahçıların avukatının kim olduğunu biliyorsunuz... Hüda Par’ın genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu.

Hüda Par, Ak Parti ortaklığıyla dört milletvekilini TBMM’ye soktu.

Bu Zekeriya, “Türk”e karşı nasıl savaş açtığını kaç defa burada yazdık.

Onların “Kemalizm”e savaşı da “Türk”e karşı savaştır. Açıktan Türk düşmanlığı yapacak değiller her hâlde!

Hüda Par Mersin Milletvekili Faruk Dinç’in, TBMM çatısı altında, “Kürt meselesinin sebebi ’Kemalizmdir, çözümü de İslâmdadır. Siz, bize çözümün zehri olan Kemalizmi öneriyorsunuz, bize bu zehri yutturmaya çalışıyorsunuz. Kemalizm zehirdir, biz bu zehri yutmayacağız.” demişti.

Aynı partinin Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir de “Kemalizm illeti bu memleketten çıkartılmadığı müddetçe ya da toplum bundan kurtarılmadığı müddetçe bizim birlik ve beraberliği muhafaza etmemiz imkânsızdır.” diyerek Faruk Dinç’in sözünü pekiştirmişti. Asıl merak edilen Hüda Par’ın genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun ne diyeceği idi. Parti başkanı olarak elbette daha ağırını söylemesi gerekiyordu ve söyledi:

“Bugün yaşadığımız sorunların kahir ekseriyetinin temelinde bu zihniyet (Kemalizm) yatmaktadır. Tek tipçi, dayatmacı, tepeden inmeci, ‘halka rağmen halk için’ anlayışıyla halkın bütün değerlerine savaş açan ve baştan başa kültürüyle, tarihiyle, kılık kıyafetiyle, her şeyiyle bir milleti tabiri caizse tarih sahnesinden silip yeni bir ulus oluşturma iddiasıyla olmadık zulümlerin altına imza atan bir zihniyet sorunun kaynağı iken nasıl çözüm olabilir?”

Zekeriya’nın sözleri çok açık... “Kemalizm”le kastettikleri Türkiye cumhuriyeti’dir. “Çözüm”ü nasıl görüyor biliyor musunuz? Okuyunca insanın aklı duruyor.

Şu sözleri “Türkiye cumhuriyeti yıkılsın.” anlamına gelmiyor mu?

“Şöyle bir çözüm olabilir. O zihniyet sahipleri bütün bütün o zihniyeti terk etseler ya da onlar da PKK gibi kendilerini lağvetseler. Artık bunun da dönemi geçti. Nasıl silahın dönemi geçti, silah sözüm değildir deyip ‘Evet biz fark ettik, biz günahlarımızdan tövbe ettik, bu zihniyet çözüm değil’ deyip kendi kendini dağıtsalar, lağvetseler bir daha da o dediğim gibi dayatmacı, tepeden inmeci, buyurgan söylemleri ağızlarına almayacaklarına dair nasuh bir tövbeyle tövbe etseler. O zaman belki memleketin sorunlarının çözümüne bir katkı sunmuş olabilirler. Başka da hiçbir katkısı olmaz.” (Rehber TV, 22 Şubat 2025)

***

Recep Tayyip Erdoğan dün Ak Parti’nin kongresinde, kendi partisinden seçilen Hüda Par milletvekillerinin peş peşe Türkiye Cumhuriyeti’ne savaş açmalarına karşı dolaydan da olsa, ülkeyi savunan bir iki cümle söyler mi, diye sonuna kadar dinledim. Hiç söz etmedi. Öyle tozpembe Türkiye panoraması çizdi ki, insanın şaşırıyor.

Yazarın Diğer Yazıları