Kendi kaderini tayin hakkı

PKK’nın, siyasi ortama Ahmet Türk kanalı ile son yıllarda dayattığı kavramların başında bu var..
“Halkların kendi kaderini tayin hakkı..”
Malum, “İkiz Yasalar” bu dayatmaların ardından hemen akla geliyor..
Sayın Sadi Somuncuoğlu’nun, konu ile ilgili araştırmaları dolayısı ile doğru bilgileri var.. Bu kapsamda, kendisinin lütfettiği satırlarla bu “İkiz Yasalar”ın ne olduğunu bir kenara not etmekte fayda vardır..
“1) BM Şartı’nın 55. Maddesinde, milletlerin kendi geleceklerini belirleme hakkı, devletler arasında ilişkinin temelini teşkil etmektedir. 1966 tarihli İkiz Sözleşmeler de milletlerin bu hakkını güvence altına almıştır. Bu hak farklı etnik grupları da kapsadığında, üniter devlet yapılarına zarar verecektir. Bu bakımdan UAD, Mali ve Birkino Faso arasındaki bir sınır uyuşmazlığı sebebiyle almış olduğu 1986 tarihli kararıyla bu endişeyi gidermiş, tereddüde son noktayı koymuştur.  Mevcut sınırların değiştirilemeyeceğine kesinleştirilmiştir.
2) BM Şartı ve diğer önemli uluslararası belgelerde, self determinasyon hakkına yer verilmiş olmakla beraber, bu sömürge halkları için geçerlidir. Bu hakkın etnik gruplara da tanınması, dünyayı kaosa sokacaktır.
3) BM Genel Kurulu, 24.10.1970’de kabul ettiği, İlke Bildirisi’nde bu hakkın egemen bir devletin siyasi ve kültürel bütünlüğünü tamamen veya kısmen tehlikeye atacağını kabul etmiştir.
4) 1975 tarihli Helsinki Sonuç Belgesi, AGİT ve AK’de kabul edilen kararlarda, devletlerin ülkesinin bölünmez bütünlüğü esas alınmıştır.
5) Kanada Yüksek Mahkemesi, bu anlayıştan hareketle uluslararası hukukun mevcut devletlerin ülke bütünlüğünü koruduğu ilkesine dayanarak, Kebek Eyaletinin kendi geleceğini belirleme hakkına sahip olmadığı sonucuna varmıştır.
6) II. Dünya Savaşı’ndan sonra azınlık kavramına açıklık getirilmiştir. Buna göre azınlıklar artık dil, din, kültür ve gelenek farkına dayalı gruplar veya cemaatler şeklinde değil, bu tür gruplara mensup bireyler olarak değerlendirilerek, temel hak ve özgürlüklerin bireysel planda koruma altına
alınmıştır.
7) BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, 27. maddesi, azınlıkların somut olarak hangi haklara sahip oldukları konusuna hiç değinmemiş, mesela devletçe destekli azınlık okulları açılması veya dil bakımından bazı somut haklar tanınması için bazı eklemeler yapılmasına yönelik öneriler çoğunluk tarafından reddedilmiştir.
8) BM Genel Kurul Bildirisi Madde 1’de; Üye devletler ülkelerinde yaşayan, etnik, kültürel, dil ve dini azınlıkların varlığını korumaya devam ederler. Grup olarak azınlık hakları değil, gruba mensup kişilerin bireysel hakları olarak düzenlenmiştir.
Md.2’de; Gruba mensup kişiler hiçbir müdahale ve ayrıma tabi tutulmaksızın kendi kültürlerini koruyabilecekleri, dini ibadetlerini yapabilecekleri, özel ve toplumsal alanda dillerini kullanabilecekleri
belirtilmiştir.
Md.4/3’de; Azınlığa mensup kişilere kendi dillerini öğrenme ve bu dilde eğitim görme fırsatı sağlanması istenmekteyse de, temenni edilmekte ve mümkün olan yerlerde denmek suretiyle devletlerin takdirine bırakılmaktadır.
Md.8/4’de; Bu bildiride yer alan haklardan hiçbirinin BM’nin amaçlarına aykırı olarak veya devletlerin eşitliği, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı aleyhine kullanılamaz denilmektedir.”

Yazarın Diğer Yazıları