Kıbrıslı bir Türk aydını Harid Fedai

Kıbrıs''ın Türkler tarafından fethedildiği 1571''den günümüze kadar, Türk kültür ve edebiyatının varlığını sürdürdüğü ''Kıbrıs Türk edebiyatı'', Cumhuriyet''ten bu yana Türk edebiyatının bir uzantısı olarak görülmektedir. Edebi akımlar ve öbekleşmeler içinde bulunulan siyasî ve sosyal durumlar Kıbrıs''a hep yansımıştır.

Yüzyıllar içinde divan tarzının yanı sıra halk edebiyatının güzel örnekleriyle karşılaştığımız Kıbrıs''ta, Namık Kemal''in 1873-1876 yılları arasında Mağusa''da sürgün kalması, Kıbrıslı Türk gençlerini yeni Türk edebiyatı yolunda yetiştirmesi, Kıbrıs Türk edebiyatı için bir dönüm noktası olmuştur.

Namık Kemal''in öğrencilerinden Kaytazzâde Mehmet Nazım, Kıbrıs Türk Edebiyatı''nın ilklerinden roman ve şiir alanında eserlere ilk imza atanların başında gelmektedir. 1928''de Türkiye''deki harf devrimine paralel Kıbrıs''ta da Latin harflerine geçilmiş bu şekilde çağdaş-yeni edebiyat üstünlüğü tamamen kurulmuştur.

Kıbrıs Türk Edebiyatı''nda Namık Kemal, Tevfik Fikret, Yahya Kemal, Orhan Veli, Fazıl Hüsnü Dağlarca''nın etkisinde eserler veren Kıbrıslı şairler arasında  Kıbrıs Türk kültür ve edebiyatına önemli katkı koyan  şair ve yazar Harid Fedai de görülmektedir.

Kıbrıs''ta oluşan bu yeni Kıbrıs Türk edebiyatının Anadolu''da olduğu gibi Türk halk şiirinden renkler taşıması doğal bir olgudur. Aynı zamanda önemli bir halkbilimci olan Kıbrıslı şair Harid Fedai''nin halk şiiri edasıyla söylediği;

                               Balcalı''da bir kadın sevdim

                               Amma kadınların en güzeli

                               Balcalı''da bir kadın sevdim

                               Ak göğüste nokta benler dizili

deyişi, nasıl Karacaoğlan edasını sezdiriyorsa;

                               İğde dallarında çiçek sevinci

                               Hurmalar salkım- saçak

                               Düş yollara ipek hanım

                               Sevda zamanıdır,

                               Yüreklerimiz sımsıcak!

gibi söyleyişi ve;

                               Gözlerine yansımış bileyim bizim illeri

                               Demidir peşpeşe gelsin Rumeli Türküleri

gibi deyişler de Türk halk şiirinin önemli etkilerinin işaretlerindendir.

                               Doksan iki Ankara''sında

                               Hıdırellez''in hemen sonrası

                               Doğa düğüne durmuş…

                               Felek zor görür böyle bir baharı…

deyişi nakış nakış halk bilimi motifleriyle süslenmiş rahat bir anlatımın az bulunan ifadesidir.

Hele Kıbrıs''ın zor günlerinde kaleme aldığı bir şiirindeki:

                               Ateş misin, külü tutmuş kor musun,

                               Beni böyle boynu bükük kor musun!

söylemi sözün bittiği yerin en güçlü tanımıdır.

Tek şiir kitabı Koza''da, sade bir  dil kullanan Harid Fedai, sözcüklerin ses ve anlam değerlerinin yanı sıra müzikaliteden de önemli ölçüde yararlanmıştır.

Gelenek ile çağdaş şiir arasında önemli bir köprü görevi üstlendiğini hissettiren Harid Fedai''nin Koza adlı eseri, ''Sanki dağ pınarının taşlardaki yankısı / Ses olmuş da akıvermiş içime gibi deyişleriyle halk şiiri estetiğinin farklı şekillerde ifadesini sergilemektedir. Harid  Fedai, şiirlerinde halk kültüründen önemli ölçüde  etkilenmiş, bazı sembolleri, modern bir anlayışla ifade etmiştir.

Ahmet Üngüder''in bir yazısındaki "Kıbrıs''ta I. ve II. Yeni şairlerinin serbest veznin etkisinde şiirler kaleme alınırken, Harid Fedai''nin bir yandan halk ve divan şiirinden, bir yandan da Yeni Türk Edebiyatı şairlerinden beslenerek bir sentez kurması, onu Kıbrıs''taki geleneği reddeden veya ondan uzaklaşan diğer şairlerden ayırmaktadır" ifadesi yerinde bir saptama olarak görülmektedir. Dikkat edilirse araştırmalarının önemli bir bölümünün, hep eski Türkçe ve Arapça kaynaklı kültürel çalışmalara yönelik olduğu görülür.

Çünkü İstanbul Üniversitesi''ndeki Türk Dili ve Edebiyatı eğitiminin onda güçlü bir divan edebiyatı temeli oluşturduğu bilinmektedir.  Özellikle Türk edebiyatında geleneği sürdüren, Yahya Kemal Beyatlı''dan etkilenen Kıbrıslı şairler bu yönde çok sayıda şiir yazmışlardır. Bugün adada serbest nazım biçimi kullanmakla beraber, Harid Fedai gibi modern şairlerin eserlerinde aruz geleneğinin devam ettiği görülmektedir.

Koza''nın sunuş yazısında "Geçmişi bilmeden ''iddialı'' olmaya kalkışmanın da temelsizliğine inananlardanım" diyen Fedai''nin modernizme uyarlanmış şiirlerinde, divan ve halk şiiri estetiğinin farklı şekillerde ifadesiyle karşılaşırız. Şiirleri için, eski kültürden etkilenme ve eski kültürden devşirdiği bazı sembolleri, modern bir anlayışla ifade ettiğini söylemek yanlış olmaz. Fedai''nin şu sözleri onun gelenekten beslendiğini, geleneğe sırtını dönmediğinin güzel bir ifadesidir: "Geleneği ve onun içerdiği bütün birikimi bilmek, yaratıcılığı harekete geçirmenin ve özgünlüğün temel koşuludur."

Kıbrıs Türk''ünün Rumlara karşı siyasi mücadelesinde, Bayrak Radyosu''nun ve Bayrak Televizyonu''nun kuruluş sürecinde etkin kimliği ile öne çıktığı görülen, ''Kıbrıs'' denince akla ilk gelen birkaç isimden biri olan Harid Fedai, "400 küsur yıllık özgün bir Kıbrıs Türk kültürü var. Bu kültürün asimile edilmesine hiç izin vermeyelim. Sahip çıkalım ve geliştirelim" diye gençleri öğütlemiş; şiirlerinde Kıbrıs temini hep ön planda tutmuştur. O, her şeyden önce, özellikle Kıbrıs Türk Kültürü üzerine yaptığı araştırmaları ve şiirleriyle tanınmıştır.

Türk Bankası Kültür-Sanat Ödülü''nü (Haşmet Gürkan''la birlikte) Şubat 1987''de, İstanbul Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi Bilim Ödülü''nü ise Ekim 1998''de alan Harid Fedai, 1985''den bu yana Kıbrıs, Türkiye ve çeşitli ülkelerde ulusal ve uluslararası birçok kongre ve toplantılara katılarak çoğu Kıbrıs özeline yönelik bildiriler sunmuştur.

Şiirlerinden seçkin bir demeti Koza (1997) adlı kitapta toplayan Harid Fedai çeşitli gazete ve dergilerde ''Ahmet Peykan'' takma adıyla  taşlama/mizah şiirleri yayımlamıştır.

Hakkında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi tarafından yapılan "Harid Fedaî Armağanı-İnce bir adamın uzun hikayesi" bir vefa borcunun ifasıdır.

Toplumun içinde öne çıkmış öyle kimlikler var ki, sonsuzluğa göçtüklerinde arkalarında bıraktıkları boşluğun doldurulamayacağının acısını da yaşatırlar bize…

Ekim ayı edebiyatın da hazan ayıdır. Türk kültür ve edebiyatına önemli katkılar koyan, edebiyat tarihimizde güzide bir yer alan ve Ekim ayında Hakk''a yürüyenlerden bazı yazar ve şairlerimizin; 25 Ekim 1924''te Ziya Gökalp, 18 Ekim 1949''da Enis Behiç Koryürek, 29 Ekim 1949''da İbrahim Alaaddin Gövsa, 1 Ekim 1950''de Faik Ali Ozansoy, 13 Ekim 1956''da Cahit Sıtkı Tarancı, 18 Ekim 1957''de Hüseyin Cahit Yalçın, 15 Ekim 1958''de Asaf Halet Çelebi, 15 Ekim 1969''da Mustafa Seyit Sütüven, 24 Ekim 1969''da Behçet Kemal Çağlar olduğu görülür. Bu hüzün kervanına 12 Ekim 1930''da doğup kadere bakın ki doğduğu ayda 13 Ekim 2017''de vefat eden Kıbrıslı Türk aydını kadim dostum Harid Fedai de katılmıştır. Türk edebiyatının seçkin simalarının ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Yazarın Diğer Yazıları