Kılıçdaroğlu’nun işi zor!  Türban konusuyla CHP’ye yeni bir bakış ve yeni bir imaj derken parti, mübalağasız olarak ikiye bölündü!
Üstelik bölünme sadece tavanda değil, tabanda da aynı manzara var!
CHP’de AKP’nin tersine biad değil de itiraz kültürünün hakim olması sebebiyle ağzı olan konuşmaya başladı!
Türban malum, gayya kuyusu misali alanı geniş bir konudur!
Sınırları, yani özgürlük talebinde nereye kadar gidileceği ve nerede durulacağı belli değildir!
Buna paralel olarak hassasiyetlerle alışkanlıklar sentezi de tepkiyi körükleyince, bugünkü ikiye bölünmüş resim ortaya
çıktı.
İlginçtir ayrışma, CHP yönetim kadrolarında ’29 Ekim Resepsiyonu’bağlamında uç verdi!
Kemal Kılıçdaroğlu ve ona yakın olanlar resepsiyona katılalım derken, yönetimdeki diğer büyük başlar tam tersini savunuyor!
Öyle olunca da ortaya çıkan çatlak, gizlenemeyerek kamuoyuna yansıdı!
Manzara Kılıçdaroğlu’nun parti içindeki statükoya karşı mücadele etmesi şeklinde görülebileceği gibi, yönetememe gibi de algılanabilir!
Bunun için de seçime gidilirken, ayrışmış CHP manzarasından derhal çıkılması gerekiyor!
Anlaşılmayan bir şey de Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti içinde netleştiremediği bir konuyu politika diye sunmasıdır.
Türban bağlamında CHP’nin yönetim kademelerinde ortak bir bakışa gelinemediği ortada!
Hal bu iken Kılıçdaroğlu’nun türban açılımını emrivaki ile gündeme getirmesi imaj atağı olabileceği gibi, parti hafızasında yerleşik ve kökleşmiş olan Jakoben paradigmaya itiraz etmesi de olabilir!
Daha önce de yazdık, biz Kılıçdaroğlu’nun türban atağını önemsiyoruz zira CHP cebri kültür değişmeleri sürecinden gelen tortularını aşmak ve unutturmak zorundadır zira değil CHP, hiçbir parti dinle-inançla yarışamaz! Buradan hareketle de Çankaya’daki ’29 Ekim Resepsiyonu’na katılıp-katılmama konusu CHP için önem taşıyor çünkü hem türbana özgürlük deyip hem de Cumhurbaşkanının eşleri türbanlı diye resepsiyonu boykot etmeyi Anadolu halkına anlatamazlar!
Bir başka husus; artık macun tüpten çıkmıştır ve geriye girmesi mümkün değildir yani CHP, türban konusunda asla geri adım atamaz. Kazara geri adım attığı an, sadece Kemal Kılıçdaroğlu değil aynı zamanda CHP’nin kendisi imaj olarak iki seksen yere uzanmış olacaktır.
CHP’nin yönetici ve kanaat önderlerine çağrımız şudur.
Parti içinde yaşanan türban çatlağı, akıllı bir yönetimle yeni bir imaj yaratılarak avantaja dönüştürülebilir. Kamuoyu ilgisi devam ederken Kemal Kılıçdaroğlu’na bu açılım ya da değişim şansı verilmelidir. Başka bir anlatımla Kılıçdaroğlu CHP’de başlattığı bu yenileşmeden muzaffer çıkmaz, parti içinden mağlup edilirse, işte o zaman AKP’ye bugünden seçim kazandırılmış olacaktır.

Cami arsaları olayı yeni bir Deniz Feneri’dir!
Haklarını teslim edelim Gürsel Tekin ve Berhan Şimşek CHP’de alışılmadık yeni yüzlerdir.
Seçkinci ve tepeden inmeci değiller.
Gönüllere hitap ediyorlar ama en önemlisi çırpınıyorlar!
Öyle olduğu için de CHP İstanbul’da kanatlanmıştır!.
Gürsel ve Berhan Beylerin son bombaları cami arsalarının yandaş iş adamlarına arsa olarak peşkeş çekilmesi rezaletidir ki bu metotla onlarca milyon dolarlık rantlar elde ediliyor.
Peki bu çark nasıl mı işliyor?
Malum Tayyip Erdoğan belediye başkanlığı günlerinde yaptırdığı imar çalışmalarında cami için arsa tahsisleri yapmıştı!
Peki bu arsalar şimdi ne mi oldu?
Emin olun yüzde 90’ına cami falan yapılmadı, tersine o arsalarda şimdi çarşı inşaatları var!
Nasıl olur demeyin, açın bakın belediye arşivlerine aynıyla vaki.
Peki kitabına nasıl mı uyduruldu?
Planda cami görülen o yerlerde imar değişikliğine gidilerek camiler bir anda yok edildi ve çarşı oldu!
Bu şekilde cami arsaları yandaşlara verilerek inşaatlar dikildi!
Soruyorum, bu uygulamanın Deniz Feneri’nden ne farkı var?
Orada toplanan zekat paraları çalınmış, burada ise ayrılan cami arsaları peşkeş çekiliyor!
Ve heyhat bunu yapan mukaddesatçı(!) AKP’dir iyi mi!..
Peki büyük medya bunu niçin mi haber yapmaz?
Tamamının belediye ile işleri var da ondan!
Yazdıkları an belediyedeki işleri sekteye uğrayacak!
CHP bu konuyu çok iyi yakaladı ama asla unutturmamalı ve sürekli olarak gündemde tutmalı!
AKP’yi İslam gibi görenler bakalım bu densizliğe ne karşılık verecekler?