Hani bazen bir haberi okurken “Yok artık, bu kadar da değil” dersiniz ya… İşte bugün tam da öyle bir konuda kalemi elime aldım. Anketler diyor ki: ChatGPT çok nazikmiş. Evet, yanlış duymadınız; insanlar, bir yazılımın fazla kibar olmasından şikâyet ediyor. Bir nevi, “Bize kız biraz!” kampanyası başlamış durumda. Bu nasıl bir psikoloji, bu nasıl bir talep? Anlamaya çalışırken aklıma Kemal Sunal’ın Şark Bülbülü filmindeki meşhur sahne geldi. Patron, Mazlum’u çağırıp dövüyor, ama Mazlum tepki verince hoşuna gidiyor ve “Hadi bir daha vur” diyor. Şimdi bu anketteki tablo da bana tam olarak bunu hatırlattı.
***
NY Post’un aktardığı habere göre Joi AI isimli platform, 1.000 yetişkinle bir anket yapmış. Katılımcıların %58’i ChatGPT’nin “fazla nazik” olduğunu söylemiş. Yani kibar olmak artık eksi puan. Üstelik %13’lük bir kesim de bu nazikliğin “tavsiyeleri işlevsiz hale getirdiğini” belirtmiş. İşte size 21. yüzyılın en ironik şikayeti.
Bir zamanlar insanlar, makinelerle muhatap olurken “Yahu şu robotun dili bile kaba” diye şikayet ederdi. Şimdi geldiğimiz noktada, yapay zeka biraz nazik olunca “çok yumuşak, çok uysal” diye dert yanıyoruz. İnsanın içi ister istemez soruyor: Ne yani, hakaret mi istiyorsunuz? “Sen salaksın” diyen bir yapay zeka mı hayal ediyorsunuz?
***
Bu beklentinin altında Grok gibi “serseri” yapay zekaların etkisi var belki de. Hani Grok, kullanıcılarını bozması ve hatta hakaret etmesiyle biliniyor ya… Bazı insanlar bundan nedense haz alıyor. Yani sanki yapay zekadan “dijital tokat” bekleyen bir kitle var. Tıpkı Mazlum’un patronu gibi: Çağırıyor, dövüyor, sonra “Hadi bir daha vur” diyor. İnsanlık nereye gidiyor, anlamak mümkün değil.
***
Daha çarpıcı olanı ise, bu naziklik meselesinin sadece tavsiye almakla sınırlı olmaması. İnsanlar, ChatGPT gibi sistemlere duygusal destek, maddi tavsiye ve hatta romantik yakınlık için başvuruyor. Reddit’teki bir forumda 30 bin kadın yapay zeka “partner” deneyimini paylaşıyor. İsmini yazdığımda talep olmasın diye paylaşmadığım chatbot’un “kalbinin sahibi” olduğunu yazanlar mı dersiniz, yoksa başka bir yapay zekayla evlenenler mi… İnsanlar yalnızlaştıkça, dijital ilişkileri gerçekmiş gibi yaşıyor. Bu durumda beklentiler de insana özgü hale geliyor. “Arada bana kızsın, ara sıra tartışalım.” mantalitesi gelişmiş.
Ama işte asıl trajikomik nokta da tam olarak burada. Gerçek ilişkilerde bile çoğu insan sürekli kibar, anlayışlı bir partner isterken, konu yapay zekaya gelince “Bize biraz da laf çaksın” diyor. Hani insanın “Freud görse ne derdi acaba?” diye içinden geçiresi geliyor.
***
Yapay zeka insana benzeyen konuşma biçimleri geliştirebilir, ama insan etkileşiminin yerini tamamen alamaz. LCSW Jaime Bronstein’in dediği gibi, “Hiçbir ilişki mükemmel değildir. Sürekli uyum değil, sağlıklı bir doz çatışma daha gerçekçi geliyor.” Yani insanlar sadece iltifat değil, gerçek etkileşim hissi istiyor. Fakat bunun sınırı nedir, orası muamma.
***
Şark Bülbülü'ndeki Mazlum'a gelelim. Patron, Mazlum’dan kendisine vurmasını isterken aslında insanın içindeki o tuhaf çelişkiye parmak basıyor. Kendisine meydan okuyana saygı duyuyor. Bugün insanlar da ChatGPT’ye “Mazlum” muamelesi yapıyor. “Biraz karşılık ver, biraz sert ol” diyorlar. Ama unutulan bir şey var. Karşınızdaki bir insan değil, bir yazılım. Onun size kızması ya da hakaret etmesi bir “gerçeklik” değil, bir simülasyon olur.
Kısacası, insanlar yalnızlaştıkça “gerçeklik” hissini arıyor.