İŞTE CHP!.. (7. Bölüm)

Milliyetçiler Marksist saldırılarla soykırıma uğratıldı

İktidardaki CHP’nin “anarşi ile mücadele” vaatleri lafta kalıyor milliyetçileri hedef alan cinayetlerin sonu gelmiyordu. MHP’nin İstanbul, Mardin ve Tunceli il başkanlarından sonra Manisa İl Başkanı da aynı akıbete uğradı. Şehit edilen 39 ilçe başkanıyla birlikte öldürülen parti yöneticisi sayısı ise 200’ü aşıyordu.

Ecevit liderliğindeki CHP iktidarının işbaşına geçmesinden sonra MHP’nin en küçük üyesinden ilçe ve il başkanlarına, belediye başkanlarına, milletvekillerine ve genel idare kurulu üyeliklerine kadar yüzlerce mensubu silahlı, bombalı saldırıya uğradı, çoğu yaralandı, birçokları şehit düştü. CHP iktidarının himayesiyle zemin bulan Marksist örgütler artık tamamen kontrolden çıkmış, devleti ve “faşist” diye yaftalayıp yapmayı planladıkları “halk devrimi” için kendilerine engel gördükleri milliyetçileri hedef alan terör eylemlerine hız vermişlerdi. Artık özellikle Türk milliyetçilerinin can güvenliğinin iyiden iyiye kalmadığı günler yaşanmaktaydı.

1-001.jpg

2-002.jpg

3.jpg

MHP Genel İdare Kurulu Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in başkanlığında 1-2 Ekim 1978 tarihinde toplanarak bir durum değerlendirmesi yaptı. Toplantının ardından yayınlanan bildiride ülkede can güvenliği, hürriyetlerin kalmadığı, okulların okunmaz, sokakların gezilemez, Kars ve Tunceli gibi bazı illerimize girilemez hale gelindiği devletin dahi kendi topraklarının bir kısmında bulunamadığı vurgulandı. “Bazı şehir, kasaba, köy ve mahallelerde komünist komiteler devletin yerine oturmuş vatandaşların hayatına hükmetmektedir” denilen MHP Genel İdare Kurulu bildirisinde, “Komünist yayılmayı gözleme ve himaye gayretinde olan iktidar zamanında; 711 vatandaşımızın öldürüldüğü, 4 bin 652 vatandaşımızın yaralandığı, ülkede 746 bombalı saldırı, 325 soygunun meydana geldiği, bu korkunç tablo karşısında gerçek suçluların himaye görüp masum vatandaşların karakollarda insanlık dışı işkencelerle suçlu ilan edilmeye çalışıldığı” belirtildi. Milliyetçi Hareket Partisi Genel İdare Kurulu bildirisinde “Bu gidişin önüne gecikmediği takdirde rejimin yıkılacağını vatan ve millet bütünlüğünün bozulacağı” belirterek vakit geçirilmeden sıkıyönetim ilanına gidilmesi çağrısı yapıldı.

MHP İSTANBUL İL BAŞKANI VE OĞLUNA SUİKAST!

4.jpg

5-001.jpg

MHP’nin bu çağrısının üzerinden henüz 24 saat geçmemişti ki 3 Ekim günü milliyetçi camia ve Türkiye kanlı bir suikast haberiyle sarsıldı. Akşam üstü MHP Beyoğlu İlçe Sekreteri Hüsnü Tepe’nin görev yaptığı Halıcıoğlu Postanesi’nde uğradığı silahlı saldırı sonucu şehit edilmesinin şoku atlatılmamışken Türk milliyetçileri aldıkları yeni bir acı haberle yıkıldı. CHP iktidarının himayesinde palazlanıp kontrolden çıkan Marksist teröristlerin bu defaki hedefi MHP İstanbul İl Başkanı Recep Haşatlı ve oğlu Mustafa olmuştu. Akşam 20.00 sularında geldikleri evlerinin önünde polis üniformalı bir kişinin işaretiyle durdukları anda Recep Haşatlı ve oğlu iki yandan açılan yaylım ateşle vuruldu. Recep Haşatlı olay yerinde hayatını kaybetti. Oğlu Mustafa ise ağır yaralı olarak kaldırıldığı SSK Göztepe Hastanesi’nde kurtarılamadı.

7.jpg

“KATİLLERİN BAŞI İKTİDARIN İÇİNDEDİR”

Saldırı başta İstanbul olmak üzere Türkiye’deki milliyetçi ve ülkücü çevreleri ayağa kaldırdı. Alparslan Türkeş düzenlemiş olduğu basın toplantısında başta Ecevit olmak üzere iktidarı sert bir dille suçlayarak şunları söylüyordu: “Katillerin başı iktidarın içindedir. Ecevit’in milliyetçileri hedef gösteren her televizyon konuşmasından sonra partililerimiz vurulmaktadır. Bu durum tesadüf ile izah edilemeyecek bir mahiyet kazanmıştır. Her gün artan devletin ve vatanın bütünlüğü kızıl şiddete dur demenin zamanı gelmiştir. Çare sıkıyönetimdir. Ecevit sıkıyönetimden korkuyla kaçmaktadır. Çünkü anarşiyle ortaktır ve varmak istediği yer açıkça ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet tehlikededir. Bu girişle hiç kimsenin can ve mal emniyetini devlete emanet edecek güveni kalmamıştır.”

5 Ekim 1978 Cuma günü yaklaşık yüz binden fazla ülkücünün kaldığı cenaze törenine başta MHP lideri Alparslan Türkeş olmak üzere milliyetçi çevrelere mensup fikir ve siyaset adamlarıyla on binlerce Ülkücü genç cenaze töreninin yapıldığı Beyazıt camiini ve meydanları doldurmuşlardı. Kılınan cenaze namazından sonra Ülkücü şehitler İstanbul Merkez Efendi mezarlığına defnedildi.

MANİSA İL BAŞKANI ECZANESİNDE KATLEDİLDİ

9.jpg

İktidardaki CHP’nin “anarşi ile mücadele” vaatleri lafta kalıyor milliyetçileri hedef alan cinayetlerin sonu gelmiyordu. MHP’nin İstanbul, Mardin ve Tunceli il başkanlarından sonra Manisa İl Başkanı Cemil Çöllü de aynı akıbete uğrayıp Ülkücü şehitler kervanına katılıyordu. Manisa İl Başkanı eczacı Cemil Çöllü 25 Haziran 1979 tarihinde Park caddesi üzerinde bulunan eczanesine baskın düzenleyen komünist militanlar tarafından kurşunlanarak şehit edildi. Daha önce de uğradığı saldırılar ve sürekli aldığı tehditler Başkan Çöllü’yü yolundan döndürmemişti. Katil, eczaneye girip ilaç istemiş, ilacı raftan almak için arkasını döndüğü anda silahını çekip ateş etmiş ve Çöllü’yü üç kurşunla vurmuştu.

Ankara’dan cenaze için Manisa’ya gelen heyetin başı MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak yaptığı açıklamada; o güne kadar 200 kadar MHP yöneticisinin öldürüldüğünü, bunlardan dördünün il başkanı olduğunun altını çiziyor CHP iktidarı ve Başbakan Ecevit’in bu cinayetlerin sorumlusu olduğunu söylüyordu.

“AKAN KANIN HEM SORUMLUSU, HEM FAİLİ ECEVİT’TİR”

30 Haziran akşamı MHP Genel Merkezi ve yakın olan MİSK (Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu) Eğitim Merkezi saldırıya uğramıştı. Kalabalık bir grubun silahlı ve bombalı saldırısında Alper Demirci ve Ömer Yüce adındaki Ülkücü gençler can vermişlerdi. Aynı gün İstanbul Zeytinburnu İlçe Başkanı Bekir Şendilmen evinin önünde pusuya düşürülerek şehit edilmişti. Avukat Şendilmen, MHP’nin şehit verdiği 39. ilçe başkanı oluyordu.

10.jpg

Saldırılarda hayatını kaybeden Ülkücü sayısının 1600’ü aştığını duyuran Alparslan Türkeş de “Yurdumuzda anarşi Ecevit iktidarıyla en az on misli tırmanış göstermiştir. Gittikçe cinayetler, çatışmalar artmakta, kendisi muhalefette iken “bir kişi öldüğü zaman batıda hükümetler istifa eder” derken, kendi iktidarı döneminde binlerce vatandaş öldüğü halde istifa etmeyi aklından geçirmemiştir” diyerek anarşinin bu derece artmasının sebebini Ecevit’in Türk milliyetçilerine uyguladığı “kin-garez politikası”na bağlıyordu. “Türkiye’de akan her kanın, saldırıya uğrayan her canın ve her yerin sadece sorumlusu değil, manevi faili de Ecevit’tir” diyen Türkeş devamla şunları söylüyordu:

“50 METRE ÖTEDEKİ KARAKOL SALDIRIYA MÜDAHALE ETMEDİ”

12.jpg

“CHP iktidarının başı Ecevit daima Türk milliyetçilerine yalan ve iftiralarla saldırmış, yine aynı Ecevit daima komünistleri ve bölücüleri himaye edip kanatları altına almıştır. CHP hükümetinin kurulmasıyla bölücü militanların anarşiye hız vermeleri sonucunda partimizin il, ilçe yöneticisi ile birlikte ülkücü gençler hedef haline gelmiştir. Gayri meşru Ecevit iktidarının memleketimizi ve demokratik rejimimizi sürüklediği ağır tehlikeler MHP Genel Merkezinin dün akşam uğradığı alçakça, vahşice saldırıyla yeni bir boyut kazanmıştır. Ankara’da parti genel merkezimiz ve MİSK Eğitim ve Kültür Sitesi dün akşam bombalı ve otomatik silahlı saldırıya uğramış, bu hadise sonucunda Parti Gençlik Kolları üyemiz Ömer Yüce ve Ali Alper Demirci şehit düşmüşlerdir. Hadise son derece vahim ve ibret vericidir. Parti genel merkezimize 50 metre mesafede bulunan Bahçelievler karakolunda 30’dan fazla güvenlik görevlisi bulunmasına rağmen olaya bir müdahalede bulunulmamıştır.”

13.jpg

BAŞBAKAN ECEVİT SUSUYOR, İÇİŞLERİ BAKANI SUSUYOR

Hergün gazetesi yazarlarından Taha Akyol’un MHP Genel Merkezi’ne yapılan kanlı saldırı ile ilgili değerlendirmesi ise şöyleydi:

“Bölücülük hükümlüsü ve Ecevit kabinesinin Bakanı Şerafettin Elçi, Doğu bölgemize yaptığı bir seyahat sırasında “faşist güçleri yaşatmayın” diye konuşmuştu. Ecevit ise, muhalefette de, iktidarda da MHP’yi sürekli olarak faşist göstermekle, çok seviyesiz iftiralarda bulunmakla, komünistlerin “faşizme ölüm” kampanyasının cüret kazanmasına sebep olmuştu. Şimdi hiyanet manyakları, Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durumdan ve iktidarın sıkıyönetimi bile “sulandıran” aczinden o kadar cüret kazanmışlardır ki, MHP Genel Merkezi’ne ve MİSK Eğitim binasına bombalı, otomatik silahlı saldırı vuku bulmuştur. Ömer Yüce ve Ali Alper Demirci şehit düşmüşlerdir. MHP binasında 72 tane kurşun izi vardır. Ecevit susuyor… İçişleri Bakanı susuyor…”

“ÜLKÜCÜ GENÇLERE KARŞI HAÇLI SEFERİ AÇILDI”

Gelişmeleri değerlendiren gazeteci yazar Ergun Göze de Devlet Dergisi’ndeki “Ecevit’in tek hedefi” başlıklı yazısında şu tespiti yapıyordu:

Ecevit’in tek hedefi "Ülkücü Gençlik"tir. Nitekim iktidara gelir gelmez, bütün kuvvetiyle, "yandaşlarıyla" alenen ve resmen Ülkücü gençlere karşı haçlı seferi ilan etmiş kızıl bayrak çekerek üzerine yürümüştür. Bütün ülkücüleri bulundukları noktalardan atmak için hiç bir hak ve hukuk kaidesi tanımadan hareket eden Ecevit, üstelik ne kadar anarşik olay varsa, hepsini Ülkücü gençliğin üzerine yıkmak İçin akıl almaz, insaf kabul etmez bir "çaba" göstermiştir. Ecevit bu çabayı, antifaşizm edebiyatının fon müziği olarak kullanarak yürütmüştür. Yüzbinlerce genci, izlemiş, izletmiş, sorguya çektirmiş, tayin ettirmiş, sürmüş, sürdürmüştür.

Gazete sütunları, işkence olayları haksız "tutuklama" haberleri İle dolup taşmakta, bunlar insan olanın vicdanını karartmaktadır. TRT her Allahın günü “sağcı olduğu anlaşılan" diye başlayarak, polisin palas pandıras topladığı insanlara dair haberleri yalan yanlış vermekte ve fakat salıverilme haberlerini vermemektedir. Ecevit’in tek hedefi ülkücü gençliktir… Ecevit devri ülkücü gençliğin "ateşle imtihanıdır." Ülkücü gençlik, bu devirde en büyük sıkıntıları ve ızdırapları yüklenmiştir. Türk tarihinin hesabını vermiştir, yabancı ideolojilere ve onların maşalarına karşı…

CHP’NİN KABUS İKTİDARI ÖMRÜNÜ TAMAMLARKEN…

Bir yandan hız kesmeyen anarşi ve terör, günden güne kötüye giden ülke ekonomisine CHP’nin yamalı bohça iktidarı içinde çıkan huzursuzluklar da eklenince Ecevit’in başbakanlığının sona ereceği günler için geri sayım başlamış oluyordu.

Güneş Motel’de kurulan “mebus pazarı” ve sonrasındaki “bakanlık koltuğu” rüşveti ile kotarılıp işbaşına gelen CHP iktidarının artık sonu yaklaşıyordu.

DEVAMI: CHP'nin zulüm iktidarı sandıkta cezalandırıldı

ÖNCEKİ BÖLÜMLER:
İŞTE CHP! 1.BÖLÜM: CHP’nin Marksist ideolojisi

İŞTE CHP! 2.BÖLÜM: Türk milliyetçilerine saldırdılar
İŞTE CHP! 3.BÖLÜM: Bülent Ecevit Hükümeti
İŞTE CHP! 4.BÖLÜM: Komünist ideolojiye alan açtılar
İŞTE CHP! 5.BÖLÜM: CHP iktidarı işkenceci POL-DER’le insanlık suçu işledi
İŞTE CHP! 6.BÖLÜM: Büyük Yürüyüş’ün unutulmaz sloganı: ZULÜM, İŞKENCE; İŞTE CHP!