Muhalefet kalmak!
Kamuoyu araştırmalarında iktidarın oylarındaki düşüş durmuş görünüyor. Enteresan olan muhalefetin bu duruma şaşırmış görünmesi. Normal şartlar altında yapıcı bir muhalefetten yana olacak olan birçok kişi bugün yapılan ve belki de yapıcı olmaya çalışan muhalefeti zayıflıkla eleştiriyor bu sonuçların ardından.
Kendi içinde bir birlik tesis edemeyen hatta her bir partisinden ayrı ses yükselen muhalefet, daha da hatta ayrı ayrı her bir partisinin içinde bile ayrı sesler yükselen muhalefet, 20 küsur yıldır bulunduğu yeri yadırgamayan muhalefet, nedense bu sefer duruma şaşırmış görünüyor.
Düşünsenize daha ne olabilir ki diye tahmin yürütsek aklımıza daha fazlasının gelmeyeceği bir anda, bu ülkede ‘yenidoğan’ diye tanımlanan bebeklerin, sağlık çalışanları tarafından para için özel hastanelerde öldürüldüğünü öğrendik. Olayın daha da büyüyeceği görünüyor. Tam olarak ne demek istediğini anlamadım ama konu ile ilgili Sayın Sağlık Bakanımız da şöyle bir açıklama yaptı, o açıklamalara göre olay 1 senelik bir maziye dayanıyor. Sayın Memişoğlu, operasyonu gizli yürüterek bu bir sene içinde delilleri topladıklarını söylüyor. Ama yine de Sayın Cumhurbaşkanının “Sonuna kadar gidin” talimatının da altını çiziyor nedense. O talimat olmasa gitmeyecek misiniz? Diye soracak kimse yok nasıl olsa.
Olay daha da büyüyecek gibi görünüyor, haberlere bakılırsa birçok yeni ihbar geliyor. Faillerin kullandıkları özel hastanelerle ilgili tam olarak ne yapılacak belli değil. Sayın Cumhurbaşkanı tarafından verilen talimat, nereyi son kabul edecek o da şu aşamada muğlak.
Ama yine de iktidarın oylarındaki düşüş durdu öyle mi?
Sonrasında memleketin bir başka en önemli sorunu olan mülteciler meselesi ile ilgili bir başka habere tanık olduk. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alman Başbakanını kabul etti ve ardından iki lider basın mensuplarının karşısına geçti. Orada bir Alman gazeteci Erdoğan’a;
“Alman hükûmeti göç konusundaki iş birliğini geliştirmek istiyor, özellikle suç işlemiş olan Suriyelileri iade etmek için. Göç konusunda AB'ye nasıl destek olabilirsiniz?” diye sordu.
Erdoğan, “Suriye'den gelen mültecilere kapımız hep açıktır” dedi ve yetinmedi, “Bunların içerisinde Lübnan da var” diyerek el yükseltti. Bunu Alman Başbakanı ile görüşmesinden sonra bir Alman gazetecinin sorusu üzerine değil de İsrail’in işgalci politikalarını eleştirirken bir insanlık vazifesi olarak söylemiş olsa zaten kimse buna itiraz da edemezdi. Ama durum tam olarak Almanya’nın bu konuda elini rahatlatmak olarak algılandı.
Zaten gelenin bir türlü gitmediği bir yer oldu Türkiye. Muhalefet de bu konuda ana akım olarak çok net bir tavır koyamadı şu ana kadar. İnsanların zor zamanlarında gücümüz yettiğince onlara destek olmak ayrı, bu destek artık bizi zor duruma düşürmeye başlamışsa o desteğin anlamı ayrı diyemedi bir türlü. Anadolu’da bir söz vardır, “Eve lazım olan camiye bile haramdır” diye. İnsanların neredeyse temel ihtiyaç sıkıntısı çektiği bir ülke burası. Yine de İsrail’in zulmünden kaçanlara kucak açmakta tereddüt etmez, ama o insanların ülkeye yerleşip bir de ayrıcalıklı vatandaş olmalarına da tahammül edemez.
Neticede dikkat ederseniz biz bu mülteci politikasını daha çok Orta Doğu için değil bizi dışlayan AB’nin elini rahatlatmak için uyguluyoruz demek kullanılan ifadeler.
Türkiye freni boşalmış bir TIR gibi hemen her konuda yokuş aşağı giderken nasıl oluyor da muhalefetin oy oranlarındaki artış duruyor peki. Peki hâlâ nasıl oluyor da iktidar partisi kendi iç sorunlarına rağmen bir de durumunu koruyabiliyor.
İşte bunların birçok bahane ile izah edilebilecek açıklamaları olabilir ama bir toplumun davranış biçimini bunca yıldır analiz edemeyen ve ona göre siyaset ve dil geliştiremeyen bir muhalefetin açıklaması olamaz.
Bir de düşünün bugün seçim olsa, bu durum seçime doğru hafif kıpırdanan bir ekonomi bile muhalefetin bugün beslediği ümitleri tamamen yok etmeye yeter görünüyor. O bakımdan ideolojik saplantıları ve kötü kısa hafızası ve çok uzun da bir genetik davranış hafızası olan bir toplumdan oy isterken ideolojileri atlamamak önemli. İktidar meseleyi ne kadar o ideolojik çerçeveye çekmeye çalışırsa çalışsın muhalefetin oradan uzaklaşmayı başarması lazım kanımca.