Türkiye’de son aylarda ekonomiyi en yakından hissedilen iki büyük başlık var: gıda fiyatlarındaki hızlı yükseliş ve kartlı ödemelerin patlaması. Ziraat Odaları Birliği (TZOB) verilerine göre, mutfakta yaşanan artışlar “dezenflasyon” söylemlerini gölgede bırakırken, öte yandan Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verileri halkın giderek daha çok kredi ve banka kartına yöneldiğini gösteriyor.

Bu tablo, bir yandan sofradaki fiyatların sürekli artmasını, diğer yandan da vatandaşın ay sonunu getirmek için kartlara daha çok yüklenmesini açıkça ortaya koyuyor.

Mutfakta yangın: Marul zirvede, patates cep yakıyor

Eylül ayı TZOB verileri çarpıcı:

• Marul fiyatı bir ayda %65,1 artarak 38,52 TL’den 63,58 TL’ye çıktı.

• Sivri biber %54 yükselerek 47,45 TL’den 73,06 TL’ye fırladı.

• Kabak %38,8 artışla 46,5 TL’ye ulaştı.

• Patates %37,7 zamla 19,08 TL’ye çıktı.

Yani sofranın en temel sebzeleri bile adeta lüks haline geldi. Patates ve soğanın bir zamanlar “dar gelirlinin dostu” olduğu günlerden, bugün pazarda tek poşet almak için bile hesap yapılır günlere geldik.

Orta düzeyde artışlarda da tablo pek iç açıcı değil: yeşil soğan %20, kuru soğan %19, kuru kayısı %16 zamlandı. Görece daha sınırlı artışlar bile çift haneli: ayçiçek yağı %10, patlıcan %8,8 yükseldi.

Bu rakamlar şunu gösteriyor: enflasyon rakamları düşüyor denilse bile vatandaşın hissettiği enflasyon mutfakta hâlâ çok yüksek.

Kart ekonomisinin patlaması: Herkes cebinde POS cihazı taşıyor

Aynı dönemde ödeme alışkanlıkları da hızla değişiyor. Türkiye’de kartlı ödeme verileri rekor kırıyor:

• 138 milyon kredi kartı, 216,6 milyon banka kartı kullanımda.

• Sadece Ağustos ayında kartlı ödemelerin toplamı 2,15 trilyon TL.

• Günlük 58 milyon işlem yapılıyor; yani saatte 2,4 milyon işlem!

• Online ödemelerin payı %30’a çıkarken, mağaza içi ödemelerin %80’i artık temassız gerçekleşiyor.

Bu tablo aslında şunu gösteriyor: vatandaş pazarda, markette, benzinlikte ya da restoranda artık nakit yerine kartı uzatıyor. Fiziksel cüzdan değil, cep telefonuna kayıtlı kart geçerli hale geliyor.

Kart ekonomisi büyüdükçe, toplumun ödeme davranışı da hızla dijitalleşiyor. Ancak burada kritik bir nokta var: kart kullanımının artışı, çoğu zaman harcamanın artması değil; borcun öteki aya devredilmesi anlamına geliyor.

İki veri seti birleşince: Vatandaş mutfakta zorlanıyor, kartla nefes alıyor

Bu iki veri seti üst üste konulduğunda tablo netleşiyor:

• Mutfakta yükselen fiyatlar, maaşlı çalışanı, emekliyi, dar gelirliyi zorluyor.

• Kart kullanımı, bu zorluğu aşmak için adeta “nefes borusu” oluyor.

Yani bir yanda TZOB’un ortaya koyduğu “patates %37 zamlandı, marul %65 arttı” tablosu, diğer yanda BKM’nin açıkladığı “kartlı ödemeler 2,15 trilyon TL’ye çıktı” haberi aslında aynı hikâyenin iki farklı sayfası.

Çünkü halk pazarda, manavda, markette fiyatlara yetişemiyor; ama evine erzak götürebilmek için kartına sarılıyor.

Dijitalleşme mi, borç sarmalı mı?

Kart ekonomisinin büyümesi, teknolojik açıdan olumlu bir dönüşüm gibi görünebilir: temassız ödemeler artıyor, dijital cüzdanlar yaygınlaşıyor, kayıt dışılık azalıyor. Ancak işin sosyal boyutuna bakınca tablo daha kaygı verici:

• Kartlar, tüketicinin nakit yetmediğinde sığındığı liman haline geldi.

• Aylık gelir gider dengesi bozuldukça, vatandaş borcunu “bir sonraki aya” devretmeye başladı.

• Bu da ekonomide görünmeyen bir borç balonunun şiştiğini işaret ediyor.

Özetle, kart ekonomisi aslında halkın “alım gücü kaybını ötelemek için kullandığı bir can simidi” haline dönüşmüş durumda.

Sonuç: Dezenflasyon söylemi mutfakta yok, kartta nefes var

Türkiye’de resmi söylemler “dezenflasyon süreci başladı, enflasyon düşecek” şeklinde olsa da, TZOB verileri sofrada tam tersini gösteriyor: gıda fiyatları hâlâ ateş pahası.

Bu ortamda kartlı ödeme rekorları aslında bir refah göstergesi değil, bir hayatta kalma stratejisi. Vatandaş fiyatlara yetişemediği için kartını uzatıyor, borcunu ileri tarihe atıyor.

Kısacası:

• Mutfakta enflasyon, markette zam, sofrada hesap var.

• Cüzdanda nakit yok, kart var.

• Ve bu tablo bize şunu söylüyor: Dezenflasyon söylemleri şimdilik kâğıt üzerinde, vatandaşın gerçekliği ise “her gün artan fiyatlar ve artan kart borçları.”